29 Ekim 2025
  • İstanbul11°C
  • Ankara9°C
  • İzmir16°C
  • Konya9°C
  • Sakarya10°C
  • Şanlıurfa20°C
  • Trabzon14°C
  • Gaziantep16°C

ADEM ÇAYLAK'TAN: IŞİD, ORTADOĞU'NUN ŞİDDETE DAYALI “HİZMETİ”DİR.

Türkiye’nin iç politikasında, istenen amaçlara ulaşmak için belirli uluslararası güçlerin tetikçiliğine soyunan ve bugünlere güçlendirilerek getirilen “hizmet” şebekesinin oynadığı rol ne ise, IŞİD’ın uluslararası alanda ve özellikle Ortadoğu’da gördüğü v

Adem Çaylak'tan: IŞİD, Ortadoğu'nun Şiddete Dayalı “Hizmeti”dir.

ademcaylak

Türkiye’nin iç politikasında, istenen amaçlara ulaşmak için belirli uluslararası güçlerin tetikçiliğine soyunan ve bugünlere güçlendirilerek getirilen “hizmet” şebekesinin oynadığı rol ne ise, IŞİD’ın uluslararası alanda ve özellikle Ortadoğu’da gördüğü ve göreceği “hizmet” odur. Uyguladıkları yöntem bakımından birbirinden taban tabana zıt bu iki örgüt, yerine getirdikleri ve getirecekleri işlev bakımından paralellik arz etmektedir. Nasıl ki, “hizmet” örgütü, özellikle Türkiye özelinde “rıza”, “gönüllü kulluk” ve “ılımlı İslam” üzerinden küresel hegemonyaya hizmet etmişse, IŞİD de “zor”, “tedhiş” ve “katliam” üzerinden Ortadoğu üzerinde büyük emelleri olan uluslararası güç odaklarına “hizmet” etmekte ve edecektir.

“Ilımlı İslam” ve “rıza”ya dayalı aparatlarla iş gören “hizmet” örgütünü kullanarak “model ülke Türkiye efsanesi” üzerinden Ortadoğu Müslüman halkları dönüştürmek ve kendine bağımlı kılmak isteyen İngiliz aklı ve New York Amerikası ile eklemli küresel hegemonya, IŞİD ile B planını devreye sokmuştur.IŞİD, Ortadoğu’da tarihsel İslami arka plan, Sünni İslam dünyasındaki yoksunluk ve yoksulluğun yaratmış olduğu radikalleşme ve koşulların ürünü olarak özellikle İngiliz aklı tarafından yaratılmış şiddete dayalı bir canavardır.IŞİD’ın ortaya çıkması Suriye sorunundan bağımsız düşünülemez. Suriye’de Esed’i yok etmek için devreye sürülen güçler üzerinden ortaya çıkan IŞİD’ın bu hale gelmesinde, Batılı güçler kadar “Suriye gazı”na gelen Türkiye’nin geçiş bölgesi olarak katkısı büyüktür. Özellikle Sünni bir örgütlenme olarak ortaya çıkması, Esed’i devirmek için kullanılan yapılanmalardan birisi olması ve kimi Sünni Arap aşiretlerinden destek alması kurgunun çok iyi hazırlandığını göstermektedir. Bölgedeki koşullar iyi koklanarak yaratılan canavar üzerinden bir operasyona girişilmesi, daha büyük hedefleri gerçekleştirmek içindir. Bu yüzden, yaşanan dram yüzünden aşırı duygusallığa kapılarak ve IŞİD’ın katliamlarına bakarak, ABD eksenli koalisyonun operasyonuna destek vermek, zalimler arasında tercihe zorlanmanın ötesinde bölgenin çok daha büyük bir çatışmaya sürükleneceğinin farkına varmamaktır. Bilinçli bir programlamanın ürünü olarak yaratılan IŞİD’ın, bölgedeki tüm Müslim ve gayr-i Müslim unsurlar üzerinde gerçekleştirdiği zulümler, bölgedeki Müslümanların IŞİD’ı yaratan zalim küresel güçlerin bölgeye operasyon düzenlemesini istemelerine yol açmaktadır. Türkiye’deki iktidarın ve iktidar yanlısı tavır alan bazı Müslüman kesimlerin de aynı tuzağa kapıldıkları gözlemlenmektedir. Aslına bakılırsa, IŞİD üzerinden küresel güçler, kedinin fareyle oynadığı gibi Ortadoğu halkları ile oynamakta ve  geleceğe dönük planlarını gerçekleştirmenin önündeki bütün engelleri kaldırmaktadır.

IŞİD, Ortadoğu’ya kendi çıkarları doğrultusunda nizam vermek isteyen küresel güçlerin, ikinci Sykes-Picot’u gerçekleştirmek için sahaya sürdükleri şiddete dayalı bir örgütlenmedir. IŞİD’ın yerelden destek bulmasının tarihsel, sosyolojik ve ekonomik sebepleri vardır. Bu koşullar dahi yıllardır küresel hegemonya tarafından ilmek ilmek dokunmuştur. Sykes-PicotI. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916'da Kut'ül Ammare kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli anlaşmanın adıdır. Anlaşma Londra’da imzalanmıştır. Anlaşmaya Rusya da onay vermişse de sonradan 1917 Ekim devrimi ile Lenin anlaşmadan vaz geçmiş ve gizli olan anlaşmayı dünya ile paylaşmıştır.

Sykes-Picot anlaşması ile İngiliz jeopolitik ve jeostratejik aklının 1916’da çizdiği sınırlar, yüz yıl (100) sonra kendi çıkarları için artık işlevsiz hale gelmeye başladığını çok önceden gören küresel güçler, “İKİNCİ SYKES-PİCOT”anlaşması önündeki engelleri ortadan kaldırmak için bir “yıkım ekibi” işlevi görecek IŞİD’ı sahaya sürmüştür. IŞİD gibi radikal örgütlerin makes bulacağı bir sosyo-ekonomik, psikolojik ve siyasal ortamın uzun yıllardır var olduğu Ortadoğu coğrafyası, 1916 Sykes-Picot anlaşması ile etnik olarak parçalara ayrılmışsa da, ikinci Sykes-Picot türünden düzenleme ile etnik ve mezhebi eksen üzerinden küresel güçlerin çıkarlarına uygun, küçük devletçiklere sahip  yeni bir Ortadoğu yaratılmak istenmektedir. Bu anlamda Irak’ta sadece Kürt, Sünni ve Şii üç “devletçik” öngörülmektedir. IŞİD’ın özellikle bölgede Kürtlere dönük saldırılarının ardında, bölgede Kürdistan’ın kurulması yönündeki engellerin ortadan kaldırılmasına matuftur. Kürdistan’ın kurulmasına karşı olunan bir halet-i ruhiyeden ziyade, bunun küresel hegemonyanın isterlerine uygun bir biçimde kurgulanmasından duyulan rahatsızlığı dile getirmekteyim. Etnik ve mezhebi mikro bölünmelerin esin kaynağı olacak devletçiklerin kurulması, İKİNCİ SYKES-PİCOT’un en önemli hedeflerinden birisidir. Müslümanları öğütecek değirmene su taşınmaması gerekir.

Tam yüzyıl sonra, Suriye çıkmazıyla birlikte kurgulanan Müslüman Ortadoğu’yu “İKİNCİ SYKES-PİCOT” planı ile paylaşmayı öngören “KUMPAS” ve “TEZGAH”ın şımarık ve şiddete dayalı bir çocuğu olan IŞİD’e operasyon üzerinden gerçekleştirilecek istenen kurguya Müslümanların ve özellikle Türkiye’nin prim vermemesi gerekir.Aksi halde, Öcalan’ın da hafta başında vurguladığı gibi bölge yoğunluklu bir çatışma ortamına sürüklenecek ve küresel güçlerin paylaşım için önündeki tüm engeller ortadan kalkacaktır.

Bu durumda ne yapılmalıdır?Eğer Türkiye İngiliz aklı ve New York Amerikası eksenli Ortadoğu politikasından vazgeçer, küresel güçlerle eklemli “Sünni bloku” terkeder, aynı şekilde İran, “Sünni blok” karşıtlığı üzerinden kendini Şii mezhebist kurarak, “Şii hilal”e oynamayı bir kenara bırakabilirse, bölgede Türkiye, İran, Kürt yönetimleri ve IŞİD’a destek vermeyen Arap halkları ve Rusya’nın işbirliğinde radikal bir “eksen dönüşümü” yaşanmadığı taktirde, Kürdü, Türkü ve Arabı ile Müslüman milletlerin gözyaşı, kanı ve IŞİD aparatı üzerinden “İKİNCİ SYKES-PİCOT” kumpası gerçekleşecek gibi gözükmektedir. Radikal eksen kaymasını göğüsleyecek yüreğiniz yoksa ve bu konuda hür değilseniz, zalimlerin çocuğu olan IŞİD’dan kurtulayım derken, katili yaratmış EFENDİ’nin kollarına kendinizi teslim edeceksiniz demektir. Böylesi radikal bir eksen değişimi sonucu ortaya çıkacak işbirliğinde Esed’li çözümü de kabul etmeniz durumunda kalabilirsiniz.Türkiye’nin İran’la ve gerekirse Esed’le işbirliği içinde zulüm gören Müslim ve Gayr-i Müslim milletleri ve özellikle bölgedeki Kürtleri IŞİD teröründen azade kılacak manevraları devreye sokması elzemdir.Ortadoğu’yu kendi çizdiği sınırlar etrafında köleleştirmek isteyen İngiliz jeopolitik akılla mücehhez küresel güçler ile onların yarattığı IŞİD benzeri zalim ve İslam’ı bağlamından kopartan örgütlenmelere, ancak ve ancak bu şekilde bir ders verilebilir.  Küresel güçlerin dümen suyunda hareket eden bir Ortadoğu politikası ile Türkiye’nin bu krizden başarılı ile çıkması olası olmadığı gibi iktidarından da olacak gelişmeleri tetikleyebilecektir. Türkiye, “İKİNCİ SYKES-PİCOT” tuzağını doğuracak koalisyonun görünür ya da görünmez ortağı olmaya devam ettikçe, aynen “Hizmet” şebekesinin tetikçiliğine maruz kaldığı gibi bu kez de gördüğü işlev bakımından aynı olan IŞİD üzerinden yaratılan kumpasın esiri olacaktır. Bizden söylemesi…

 

25.25.09.2014 Milat 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.