- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ADEM’İN İNSAN OLMASI
“Âdem, insan değil miydi?” ki, diye bir soru aklımıza gelebilir. Bence hepimiz gibi O da insan olmaya çalışan bir “insandı.”
25 Ocak 2023 Çarşamba 13:30
Oluş, olup-biten bir şey değil, süregelen/süregiden bir şey.
İnsan = Âdem, Rabbi/miz tarafından potansiyel kapasiteler/imkânlarla yaratıldı ve Rabbimiz bu imkânları insanın kendisinin kullanmasına izin verdi. Nedir bu imkânlar? Akıl ve irade… Akıl ve irade dışındaki diğer tüm imkânlar, diğer canlılarda da var.
İnsana, “fücur ve takvâ” üflendi/ilham edildi. = “fe elhemahâ fücûrehâ ve takvâhâ.” (91/8.) ve seçim, insanın kendisine tevdî edildi/verildi.
Fücûr ve takvâ, iyilik ve kötülük demek. İnsanı iyilik iyi; kötülük kötü yapar. İnsan için iyilik hak; kötülük zulüm/haksızlıktır. İnsan, kötülük yapınca zulmeder; bu zulüm kendine de olabilir, başkalarına da. Nitekim “sadece” Âdem varken, bu zulüm Âdem’in kendine idi ve Âdem, kendi hakkı olanın dışında bir şey yapınca = şeytanın hakkı olan “o yasak ağacın meyvesinden yiyince”, “Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ = Rabbim nefsime zulmettim.” (7/23.) dedi. Allah-u A’lem, buradaki nâ (nahnu) zamiri, bize/biz Âdemlere ve ilk Âdem’e de gider.
Zulüm, “yasaya aykırı” hareket etmektir. Zulmün olması için “âdil bir yasanın”, dolayısıyla da ‘Yasa Koyucu’nun olması şarttır. Herkes kendine (= kendi kafasına) göre yasa/kural koymaya kalksa, hak da zulüm de izâfîleşir. Yasayı, Allah (= Yaratıcı) koymuş; herkesin hakkını da O belirlemiş; ‘âdeta”, Ey Âdem! senin hakkın şu; ey şeytan! senin hakkın da şu; demiş, her varlığa hakkını vermişti…
İnsanın (= Âdem’in) insan olması için de onun içine insan olma ile insan olmamayı (= insanlıktan çıkıp başka bir şey olmayı) koymuş/yerleştirmiş; seçim yapması için de ona akıl ve irade vermişti.
Bu dünya hayatı, bizler için insan olmanın veya olmamanın (= başka bişey olmanın!) sahnesi ve imkânı. Âdem, (o gün!) kendine (ve başkalarına!) haksızlık etmeseydi, insan gibi = insan olarak cennette yaşayıp gidecekti ama O, insanlığına (= kendine) zulmetti ve (daha sonra!) içindeki insanlık, Onu pişmanlığa = tövbe etmeye sevk etti; “Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ” dedi.
Hâlâ insan ol(a)mamada ısrar edenler, zulmetmeye, haksızlık etmeye devam ediyor. İnsan olmayı seçenler, zulmü, haksızlığı terk ediyor, reddediyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.