09 Kasım 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara12°C
  • İzmir19°C
  • Konya15°C
  • Sakarya19°C
  • Şanlıurfa24°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep20°C

ADNAN ZENTÜRK'TEN: İRAN’LA DANS

8 Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin bölgesel gücünü bir kez daha dünya başkentlerinin gündemine taşıyan ziyaret gerçekleştiriyor: Tahran!..

Adnan Zentürk'ten: İran’la dans

“İran’ın geleneksel dış politika stratejisi, çatışmayı her zaman kendi topraklarının dışında yaşama esasına dayanır. Lübnan ve Filistin’e dönük atakları bundan kaynaklanır. Aynı şekilde Irak’ta Şii siyasetçi Maliki’yi desteklemeleri de muhtemel bir Batı-İran çatışmasının Irak topraklarında gerçekleşmesini amaçlıyor. Ama gelişmeler İran’ın bu stratejisinin giderek çöktüğünü gösteriyor.”

Ankara’da bilgisine başvurduğumuz bir diplomatik kaynak, Davutoğlu’nun dün başlayan ziyareti öncesinde gelişmeleri böyle değerlendiriyordu. Aynı kaynağa göre, İran’ın Suriye’deki gelişmeler karşısındaki durumu da Rusya’dan farklı değil. Tahran da Moskova gibi, Suriye’deki muhtemel bir rejim değişikliğini, “son kalenin düşmesi” olarak değerlendiriyor.“Suriye’de yaşanılacak rejim değişikliği, İran’ın Lübnan ve Filistin’e müdahale imkanını ortadan kaldıracak. Irak’ta muhtemel bir istikrar, Tahran’ın çevresinde kurduğu savunma çemberinin sonlanmasına ve Batı’nın müdahalesinin doğrudan İran topraklarına dönmesine neden olacak...”

Diplomatik kaynağın bu görüşü, önümüzdeki dönemde Irak-Suriye-Lübnan hattında yükselmesi beklenen Sünni-Şii geriliminin asıl mekanizmasının nerede olduğunu göstermesi bakımından önemli.

“Tahran açısından hayal kırıklığı, Fas-Tunus-Libya-Mısır ve giderek Suriye’de şekillenen demokrasi arayışlarının, dini referanslara sahip olmalarına rağmen, İran’la hiçbir bağlantısının olmamasıyla doğdu. İran bugüne kadar dini referans alan sistemde kendini tek örnek olarak görüyordu ama Arap dünyasında yükselen Sünni ama demokratik partiler bu görüntüyü ortadan kaldırdılar.”

İran’ın “Arap Baharı”na soğuk bakmasının tek nedeni tabii ki bu değil. Rejimi eleştirdiği için eski cumhurbaşkanlarından Rafsancani’nin kızını bile hapse atmayı planlayan yapı,“demokrasi rüzgarının” bir gün kendi içinde daha hızlı esmesinden ciddi şekilde endişe ediyor. “Bu noktada Amerikalıları anlamak mümkün değil. Hürmüz Boğazı gerginliğinde İran’a sanki dolaylı destek oldular. İran’ın bütün dünyaya meydan okuduğu görüntüsünün pekişmesine, Tahran’daki rejimin muhalefete, ‘dünya ile boğuşurken siz de nereden çıkıyorsunuz’ demesi olanağını yarattılar.” Ankara’nın bu değerlendirmesi, bir başka endişe ile birleşince ortaya ciddi bir sorunu da çıkartıyor. Söz yine diplomatik kaynakta...

“Ortadoğu’ya yalnız İsrail’in güvenliği penceresinden bakan Amerika’nın giderek Arap Baharı’ndan uzaklaştığını görüyoruz. Çünkü İsrail, çevresinde demokrasiler geliştikçe yalnız kalıyor ve iktidara yürüyen yeni partilerin programlarından güvenlik endişesi taşıyor. Mesela, Suriye’deki gelişmelere Batı’nın uzaktan bakması, Amerika’nın Esad yönetimi ile bir şekilde temas kurma çabaları bunun tipik bir örneği...”

Yani... Ufukta gözüken, “dünya sisteminin” bir kez daha Arap halkına “baskıcı” ve “kontrol edilebilir” rejimler elbisesi diktiği yönünde... Buna “ilkesel” olarak karşı çıkan tek ülke ise Türkiye!..

Ben, Türkiye’nin bu konudaki “yalnızlığını” seviyorum...

05.01.2012 Star
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.