- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
AHMET DOĞAN İLBEY: KALPLERE GELEN İNKIRAZ
İnkıraz, meş’um, yâni uğursuz bir kelime. Yokolma, zeval bulma, tükenme, sönme…
03 Ağustos 2018 Cuma 14:58
Recüliyetini kaybeden beylerin, şirazesinden çıkan toplumun, istikametini bozan devletlerin, ahlâkın, seciyenin, kalplerin, gönüllerin, erdemin düşmanıdır. Bu hassalarını kaybedenleri vurur geçer. Bundandır ki inkıraz yıkıcı ve bölücüdür...
Kalplere, gönüllere gelen inkıraz modern zaman âfetlerinde ilk sırada yer alıyor. Kalbe ve dostluğa gelen inkıraz âfetlerin en büyüğü, ne sel âfetine benzer, ne ekonomik âfete… Sinsi bir sosyal tehlike…
Kalbini, gönlünü koruyamayıp inkıraza uğrayanlar cemiyetin içinde bir virüs… Hızla yayılıyor. Bir dost bir dostun muhabbetine ihtiyaç hissetmiyorsa, birinden birinin yüreğini inkıraz vurmuştur. Dostluğa, dostluklara inkıraz geliyorsa, ya bir tarafın kalbine leke düşmüş, ya da o dostlar câmiasının gönül pınarları kurumuştur.
GÖNÜL GÖZLERİNİ İNKIRAZ VURMUŞ...
Kalp, yürek, gönül: Hazret-i insana bahşedilen ulvî emanet… İnsan olmanın merkezi… Duygu, yâni his, şefkat, merhamet, sevgi, aşk, dostluk, alâka, istek, arzu, meyil bu ulvî merkezden neşet eder. Bu merkezi inkıraz vurursa geriye ne kalır? İnkırazdan en başta korumamız gereken gönül ve kalpten başka neyimiz var?
Çarşı pazar ve kamuyu dolaşın; gönül gözü, gönül diline bakın insanların; çoğunun gönlüne inkıraz gelmiş. Farkında değiller inkıraza uğradıklarının. Elbisenin ve sûretin içinde sözde yaşayan bir ölü…
İlim ve san’at erbabının ticaret ve para ehli olma yoluna meyletmesi inkıraz alâmetlerindendir.
ŞAİR VE ÂLİMLERİN KALEMİ İNKIRAZ BULURSA…
Ediplerin kalemine inkıraz gelmesi, “kelimelerin etini tüketmelerinden” ve paralı yazı yazmalarındandır.
Şairlerin şiirlerinde mâna ve hikmet ateşinin düşmesi, gönüllere ve sadra şifa olacak mecallerinin kalmayışı kalplerine düşen koyu inkıraz gölgesindendir.
Şair, derviş ve âlimlik yolunda yol katedip de o yolun icaplarına mugayir iş tutmak, gönül ve mâna âleminde de inkıraz başlamış demektir ki bu tür inkırazın tâmiri güçtür.
Bu ağır inkırazı durdurmanın çâresi “Gönül mü yeğ Kâbe mi yeğ / Eyit bana ey aklı eren / Gönül yeğ durur zîra kim / Gönüldedir dost durağı” diyen Yunus Emre Hazretlerine varmaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.