- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
AHMET DOĞAN İLBEY: MİLLETLE İKTİDAR OLAN YORULUNCA DEĞİL, ATATÜRKÇÜLÜĞE ÖZENİNCE YIKILIR
20 Kasım 2017 Pazartesi 09:24
İktidar yanlısı televizyon ve gazetelerde köpürtülen “Milletimizin gönlündeki Atatürk ile sonradan kavramlaştıran Atatürkçülük farkı ortaya çıkmıştır. Sorun bir zihniyetin Mustafa Kemal'i kendi ideolojik amaçlarının simgesine dönüştürmüş olmasıdır” şeklindeki sözler yakın tarihte yaşanan gerçeklere göre son derece fahiş bir hatadır!
“Atatürk aslında şöyleydi böyleydi…” şeklinde gerçeklikten uzak, sun’i ve saçma sapan yazılar ve konuşmalar nezdimizde pespayelikten başka bir şey değil. “Atatürk ayrı, Atatürkçülük ayrı” iddiası çok gülünç ve gerçeklerden uzak. Atatürkçülüğün temellerini M. Kemal uygulamalarıyla bizzat kendisi atmıştır.
İktidar mensubu muhafazakâr-mukaddesatçı bilinen bâzı gazeteci, yazar, milletvekili ve parti başkanları tarafından yapılan “Atatürk’ü Kemalistlere ve CHP’ye bırakmayalım” yollu konuşmalar gündemi hayli işgal etti ve zihinlerde soru işareti bıraktı.
“Oyun mu?” ,“Taktik mi?” , “Uluslararası siyasetin bir manevrası mı? Hâlâ bir netlik yok. İktidara gönül vermiş kitlelerin zihinlerindeki soru işareti gittikçe burukluğa dönüşüyor.
Atatürkçü olmadığına kanaat ettiğimiz reisicumhurun bir manevrası olduğunu sanıyoruz. Devrin Fetö’sü olan Jöntürkler üzerinden Sultan Abdülhamid Han’a yapılanlar gibi, düşman devletlerin içerdeki Atatürkçü derin güçleri ve kuruluşları “manipüle” ederek kargaşa ve istikrarsızlık oluşturma niyetlerinin önünü kesmek gayesi taşıyor olabilir.
Yüz çivisinden çoğu yerinden çekilememiş, oynatılamamış Atatürkçü bir rejim karşısında açık tavır göstermenin zorluğu elbette hesaba katılabilir. Fakat iktidar mensuplarının reisicumhurun tavrının neticesini beklemeden, fosilleşmeye başlayan Atatürkçülüğe oynamasının hiçbir mânası yok. Din ü devlet ve mülk ü millet düsturumuza yabancı olan Atatürkçülüğü kendi hâline bırakmak gerek. M. Kemal, Millî Mücadele’deki anlayışını 1924’den sonra bırakmış, bile isteye “Kemalist” yahut “Kamalist” olmuştur. O kadar.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.