- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
06 Kasım 2025- İstanbul17°C▼
- Ankara14°C
- İzmir16°C
- Konya13°C
- Sakarya16°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep20°C
AHMET VAROL'DAN: EL-BUTİ CİNAYETİ
Bana bundan birkaç gün önce güvendiğim arkadaşlarım vasıtasıyla bizzat Muhammed Said Ramazan el-Buti’nin akrabalarından aldıklarını söyledikleri bir bilgi ulaşmıştı. Bu bilginin onlar tarafından uydurulmuş olması ihtimali yok.

Başta şunu ifade edeyim ki, Şeyh Muhammed Said Ramazan el-Buti’nin Baas diktasına karşı savaşanların öldürülmesine cevaz veren ve bu rejimin yanında savaşılmasının gerekliliğine hükmeden fetvalarına rağmen Suriye’deki direnişin onu öldürmeyi planlamış olacağını sanmıyorum. Çünkü böyle bir cinayet direnişe hiçbir fayda sağlamayacağı gibi tam tersine her yönden olumsuz sonuçlar doğuracaktı. İddia edildiği gibi bir “intihar saldırısı” planlanmış olsaydı bir can feda etmek için direnişe her yönden zarar getirecek türden değil onun önünü açacak bir eylem planlanırdı.
Cinayetin intihar saldırısıyla işlendiği söyleniyor. Ama olayın arka planını bilmiyoruz. Tamamen Beşşar rejiminin gözetiminde olan bir camide gerçekleştirilmiş. “İntihar saldırısı” iddiasının asılsız olması kuvvetle muhtemeldir. Camiye önceden yerleştirilmiş bir bombanın patlatılması suretiyle işlenmiş olabilir. Bunu da ancak o camiyi ve çevresini sıkı denetim altında tutan Baas diktasının adamları becerebilir.
Bilindiği üzere direniş grupları eylemi kesinlikle reddetti ve kendileriyle ilgisinin olmadığını duyurdular. Böylesine hunharca bir eylemi, kimliği ve duruşu ne olursa olsun bir kimseyi camide ders verdiği sırada hedef almayı onaylamak asla mümkün değildir ve bunu İslâmi direniş adına işleyen ya da kabullenen biri olsa olsa o direnişe zarar vermeyi amaçlamış olabilir. Ama Baas rejimi açısından bu konuda bir engel olmadığını, işlediği katliamlar ve vahşi cinayetler gözler önüne seriyor.
Kendisini yakından tanıyanların söylediğine göre el-Buti rejimin adamları tarafından sıkı takip altındaydı. Ama görünüşte bunu izleme değil sürekli ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğu, her an bir saldırıya hedef olabileceği iddiasıyla koruma amaçlı yapıyorlardı. Bu da onun çok güçlü bir şekilde korunması, herhangi bir eylem tehdidine karşı sürekli tedbir alınması anlamına gelir. Ayrıca verilen bilgiler eylemin gerçekleştirildiği caminin bulunduğu mevkinin çok sıkı koruma altında tutulduğunu gösteriyor. O şartlarda dışarıdan giden birinin böyle bir eylemi gerçekleştirmesinin çok da kolay olmayacağı anlaşılır.
Devrimin başladığı tarihten bu yana Esed’in en yakınındaki adamlarının bile kaçtığı biliniyor. Dolayısıyla artık o kimseye güvenmiyordu. Yakın çevresindeki bazı kişilerin kaçmasını engellemek için ailelerini rehin tuttuğuna dair bilgiler var. Bundan önce kaçan üst düzey yetkililer rejimin bazı sırlarını açığa çıkardılar. Şeyh Buti muhtemelen onların bildiklerinden fazlasına muttali olmuştu ve kaçması rejimin önemli ayıplarının, kusurlarının açığa çıkmasına sebep olabilecekti. O yüzden kontrolün elden çıkması halinde kaçması ihtimaline karşı onu imha etmiş olması hiç de ihtimal dışı değildir. İmha işlemini çok vahşi bir cinayetle yaparak muhalif güçlere karşı karalama aracı çıkarmak suretiyle bir taşla iki kuş vurmayı planlamış da olabilir.
Ne yönden bakarsak bakalım, ayıyla yatağa girmenin sonu Şeyh Buti açısından çok kötü oldu. Sağlığında düştüğü duruma doğrusu çok üzülüyorduk. Sonunun böyle olmasını ise hiç arzulamazdık. Keşke yanlışını görüp de düzeltmeye, hatalarından dönmeye fırsat bulsaydı.
23.03.2013 Yeni Akit
Yorumlar
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.