- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
06 Kasım 2025- İstanbul18°C▼
- Ankara18°C
- İzmir22°C
- Konya21°C
- Sakarya19°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep23°C
AHMET VAROL'DAN: YENİDEN ÖZBEKİSTAN
Baas rejiminin ve onu ayakta tutmaya çalışan iyice gözlerini kan bürümüş güçlerin vahşi katliamları sadece Suriye’de veya Ortadoğu olarak adlandırılan bölgede değil tüm İslâm âleminde olan bitenleri gölgede bıraktı.

İslâm coğrafyasının merkezinde bütün bunlar yaşanırken, Arakan’da Müslümanların evlerini yakan, kendilerini ya öldüren veya yurtlarını terk etmeye zorlayan Myanmar diktatörlüğünün zulümleri ne kadar dikkat çekecekti!
İşte böyle bir zamanda Özbekistanlı kardeşlerimiz, ülkelerindeki dikta rejiminin gerçekleştirdiği Andican katliamının sekizinci yıl dönümünde bu olayı gündeme taşımak ve orada hâlâ bir zulüm rejimi olduğunu hatırlatmak için uluslararası toplantı düzenlemek istemişler. Andican katliamının yıl dönümüyle ilgili olarak dün bir basın açıklaması yaptılar. O katliamı gözünüzün önüne getirip de Baas diktatörünün vahşi katliamlarıyla karşılaştırdığınız zaman biri küçük biri büyük görünse de “zalimler ne de çok birbirine benziyormuş!” diyorsunuz. Çünkü en ortak yönleri insana zerre kadar değer vermemeleri ve saltanatlarını sürdürebilmek için karşılarına çıkan her canlıyı öldürmeye hazır görünmeleri. “Kendimizden başka bütün insanları öldürüp sadece mezar taşlarını yönetmek zorunda kalsak da biz yine saltanatımızı bırakmayız” diyorlar adeta. Bunlar mı devletin beş temel görevi sayılan “can, mal, akıl, din ve ırz güvenliğini sağlama” sorumluluklarını yerine getirecek olanlar.
Sovyetler’in dağılıp Özbekistan’ın sözde bağımsız devlet olmasından sonra ülkenin başına çöreklenen ve insanlara sırf inançlarından, dinî kimliklerinden dolayı zulmettiği için adından başka İslâm’la bir ilgisinin olmadığı düşünülen İslâm Kerimov da bu ülkede yirmi iki yıldan beri polis gücüyle iktidarını sürdürüyor.
Özbekistan’ın 31 Ağustos 1991’de bağımsızlık ilan etmesinden kısa süre sonra, 29 Aralık 1991’de gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kerimov bu makama seçildi. Göstermelik düzenlenen ve sonucu önceden belli olan seçimler aynı zamanda cumhurbaşkanlığı makamının, yaşadığı sürece Kerimov’a tapulanması amacı taşıyordu. Sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tümü bu tapunun vizite işlemidir.
Özbekistan diktatörü ülkede kendisiyle rekabet edecek, karşısına çıkabilecek siyasi muhalefet yer almaması için tüm farklı düşünce ve görüşlerin siyasi yapılanmalarını engelledi. Böyle bir şeye kalkışanları ya karanlık bir cinayetle ortadan kaldırdı, ya hapse attı ya da tamamen ülkeyi terk etmek zorunda bıraktı.
Şimdi diasporada yaşayan Özbeklerden bazılarının öncülüğünde “Özgür Özbekistan” sloganıyla ikinci uluslararası konferans düzenleniyor. Bağlarbaşı Kongre Merkezi’nde düzenlenecek konferansa Türkiye’den de önemli şahsiyetlerin katılması bekleniyor.
11.05.2013 Yeni Akit
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.