15 Mayıs 2024
  • İstanbul10°C
  • Ankara1°C

AİLE MEKTEPLİ BİR MUHARRİRE: EMİNE IŞINSU, ARZU BOSNEVİ

Halide Nusret Zorlutuna’yı tanıyıp, eserlerini okuduktan sonra gönlümüze öyle bir iz bıraktı ki, o kokuyu, o ruhu, o üslubu başka kimde buluruz arayışına daha girmeden hayrü’l halefi kızı Emine Işınsu’ya doğru yola revan olduk.

Aile Mektepli Bir Muharrire: Emine Işınsu, Arzu Bosnevi

20 Aralık 2023 Çarşamba 10:19

SancıHacı BayramBukağı çok seneler önce okuduğum ve hararetle tavsiye ettiğim kitaplardı.

Yakın zamanda ebedi âleme göçen Emine Işınsu (1938-2021) Paşa bir babanın ve muharrire-muallime bir annenin kızı. Edebi ilmini, yazma ilhamını daha çok annesinden alarak çok okumuş, babası Aziz Vecihi Zorlutuna’nın mesleğinden dolayı da hem Anadolu coğrafyasını hem de cephede olan biteni anlamış. Dedesi Kerkük mutasarrıfı Avnullah Bey’dir. Tümen Komutanı olan babasının şark hizmeti gördüğü Kars’ta dünyaya gelmiş. Kars’ın ışın ışın parlayan karlı gecelerinden mülhem Işınsu adı verilmiş. Emine Işınsu Hanım annesinden dolayı bir iltimas olmasın diye de ilk iki ismini kullanmış.

Emine Işınsu, zengin Türkçe’mizi koruyan, eserlerine dokuyarak işleyerek dil mücadelesini vermiş yazarlarımızdandır. Milli duyguların aksettiği enfes romanları vardır. Türkçemiz ne kadar zengin olursa kendi medeniyetimizin değerleri de o kadar anlaşılır hale geliyor. Merhum Cemil Meriç’in şu sözünü de unutmamalı: “Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır. Her mukaddesi yıkan Fransız İhtilali, tek mukaddese saygı göstermiş: kamusa” 

Bir söyleşisinde büyük merak uyandıran tasavvufa yönelişini şöyle anlatıyor: “Çocukluğumdan beri, annemden dolayı olsa gerek, tasavvufa meraklıyımdır. Bu merak beni, Yunus Emre’yi yazmaya yönlendirdi ve Yunus’dan sonra tasavvufa karşı daha bir sevdalı oldum. Böylece birkaç erenimizi daha yazmayı istiyorum, kısmet olursa tabiî.”     

Hacı BayramBir Ben Vardır Bende Benden İçeri (Yunus Emre), Bukağı (Niyazi Mısri), Hacı Bektaş-ı Veli gibi tasavvuf büyüklerini roman üzerinden anlatarak onları bizlere tanıtıyor. Zaten yazarın gayesi de o büyükleri ve o değerleri gençlere tanıtmak ve hikâye, roman, menkıbe tadında okutarak sevdirmek. Eserlerini yazarken bir akademik ödevi yerine getirircesine kaynaklara da başvuruyor. Annesi Halide Hanım’ın eserlerinde de bunu görüyoruz.

Tasavvuf kültürü, âriflerin menkıbeleri, zengin Türkçe, tarih bilgisi bir araya geldi mi medeniyet hazinesinin kapıları açılıyor. Geçmişinde büyük olan bir milletin geleceği de büyük olmalıydı.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.