01 Kasım 2025
  • İstanbul10°C
  • Ankara9°C
  • İzmir12°C
  • Konya3°C
  • Sakarya2°C
  • Şanlıurfa12°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep8°C

AİLENİN EĞİTİM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Ailenin Eğitim Üzerindeki Etkisi

17 Eylül 2025 Çarşamba 13:48

Ankara’da eğitimin ve başarının simgesi haline gelmiş Kızılay Final Premium Kurs’un kurucusu Lokman Karataş ile 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesi hasebiyle Gülfem Akyıldız ‘‘Ailenin Eğitim Üzerindeki Etkisi’’ üzerine bir röportaj gerçekleştirdi.

*2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesi sizce ailelerin eğitim sürecindeki rollerini yeniden düşünmeleri açısından bir fırsat olabilir mi?

Evet ailenin eğitim sürecindeki önemi, ailenin eğitim sürecindeki katkısı ve ailenin çocukların geleceğe hazırlanmasındaki rolü tabii ki önemli. Buna dikkat çekilmek için 2025'in aile yılı ilan edilmesini olumlu karşılıyorum.  Eğitim camiası açısından baktığımızda şu ana kadar şöyle bir kopukluk var. Okul ya da kurs merkezi bir şeyler yapıyor. Çocuk bir yerde bir mücadele veriyor ama eve geldiği zaman bu yapılan çalışma ailenin katkı ve desteğiyle artırılırsa bunun bir anlamı önemi oluyor. Artırılmazsa bir anlamı önemi olmuyor. Maalesef son yıllarda teknolojinin hayatımıza bu kadar girmesiyle birlikte ailenin sürece dahil olması aslında bir nevi koptu. Ailenin eğitim boyutu noktasında işin içerisine çok daha fazla dahil olması lazım. Son dönemlerde ailelerin temel prensipleri ya da temel bakış açıları şu oldu; Ben üzerime düşen maddi ve fiziksel yeterlilikleri yerine getireyim ama devamında bir şey yapmak gibi bir kaygımız olmasın. Parasını vereyim okuluna göndereyim servisi tutayım, Sosyal faaliyet için özel hoca tutayım ama çocuk benden bağımsız büyüsün. Belki buna dikkat çekilmesi yönüyle 2025'in aile yılı olması önemli bir duyarlılık örneği.

 *  Yıllardır eğitim sektöründesiniz. Eğitimin simgesi haline gelen ve başarılarıyla söz ettiren  Kızılay Final Premium Kurs’un da kurucususunuz. Tecrübelerinizden yola çıkarak anne-baba tutumlarının (örneğin otoriter, demokratik ya da ilgisiz yaklaşımların) çocukların eğitim sürecinde nasıl sonuçlar doğurduğunu gözlemliyorsunuz?

  Ben yapı itibariyle demokratik ya da ilgisiz ya da çok hoşgörülü bir yapının olmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Yani gelenek dediğimiz şey, aile bireylerinin içerisinde babanın bir otorite olarak kabul edilmesi gerektiğini yani geçmişte olduğu gibi olması gerektiğini düşünenlerdenim. Çocuğun elbette şımaracak bir zamanı olmalı, elbette bir sınıra kadar o sınırları zorlayacak bir yapısı tutumu davranışı olmalı. Ama işte toplumumuzda ‘‘biz çocuğumla, oğlumla, kızımla arkadaş gibi bir babayız, arkadaş gibi bir anneyiz’’ gibi söylemler var. Anneden babadan arkadaş olmaz. Hani demokratik dediğimiz şey belki bu. Kararlar demokratik olarak alınmaz ama kararlar teokratik olarak alınır ama fikirler tartışılabilir. Örneğin kendi aile yapımda gördüğüm bir şey vardı. Babamın sofra başına beraber oturma gibi bir zorunluluğu vardı. Yani o yemeğe herkes gelecek. İster tok ol, ister aç ol, ister canın istemesin ama o sofraya oturulucak. Bu zorunluluk aslında birçok şeyin paylaşım olarak o sofra başında gerçekleştiğini, oradaki fikirlerin aile reisine bir karar verme noktasında yardımcı olduğunu gösteriyordu. Mesela ben aile içerisinde hiçbir zaman o sofra başında karar aldığını hatırlamıyorum babamın. Sonrasında kararını söylerdi ama o sofra başında herkes derdini söylerdi. Bazen tartışmalar çıkardı, kavgalar çıkardı. Ama sofradan kalktığımızda biz sadece sofrada yemek yediğimizi zannederdik. Ama yaş ilerleyip belli bir noktada belli şeyler gördükten sonra  o sofraya birlikte oturmanın çok önemli olduğunu gördüm. Demokrasi dediğimiz şey o sofra başındaki sohbet, demokrasi dediğimiz şey evin liderinin buna yönelik ailesi için, çocuğunun eğitimi için, çocuğunun geleceği için attığı adımlar. Aslında bu yönüyle bir yönüyle demokratik, bir yönüyle gelenekçi diyebilirim ben.

*Sizce 2025’in “Aile Yılı” olması, toplumda “aile-eğitim iş birliği” bilincini artırmak açısından kalıcı bir etki yaratabilir mi?

Yani işin aslında başarı olarak baktığınızda başarının en önemli etkeni süreklilik. Bu üniversiteye hazırlanan bir çocuk için sürekli soru çözmektir. Bir el işiyle uğraşan bir zanaatkar için sürekli aynı şeyi yapmaktır. 2025 yılı Türkiye'de en çok boşanmanın olduğu yıl. Aslında biraz bu anlamda manidar. En çok boşanmanın olduğu yıl olduğu için doğru bir adım. Ama eğitime katkısı olabilmesi için 2026'nın da bu işte ayağının devam etmiş olması lazım. Nasıl ki hedef 2030, 2053 gibi vizyonlarımız var ise bunun gibi aslında 2026, 2027, 2030 gibi hedefler , süreklilik ortaya koymak lazım.

*Aile içindeki iletişim biçiminin, öğrencinin ders motivasyonu ve okul başarısı üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geleneksel yapımız bizim kalabalık bir aileydi. Yani aslında dede, çocuk, torun üçgeninde düşünürsek aile buydu. Tanzimat döneminden başlarsak, buna en iyi örnek olarak Yakup Kadri'nin Kiralık Konak adlı kitabı var. Orada konak hayatından apartman dairesine geçişe anlatıyor. Bunu düşünürsek aslında geleneksel büyük aileden çekirdek aileye geçtik. Şu anda da ülkemizde çekirdek aile bireylerden oluşan aileye dönüşmeye başladı. Onun için aile içerisindeki yemek yeme, iletişim ve birlikte bir şey yapma, çocuğun birlikte bir şey yaparken sizden öğrendikleri…Bunların hepsi çok etkili. O çocuk için bilgi dediğimiz şey her an her yerde ulaşılabilir. Ama ilgi dediğimiz şey hiç ulaşılamayacak bir şey olabilir. Bugün halanın çocuğu, dayının çocuğu, amcanın çocuğu, teyzenin çocuğu ifadesini sorsak toplum içerisinde, bugünkü lise düzeyindeki çocuklara birçoğu bilmez. Çünkü kuzen diye bir kelime var hayatımızda. Aile dediğimiz şey bunun da iletişimini sağlamak. Yani amcanın bizim hayatımızdaki yeri, büyük amcanın bizim hayatımızdaki yeri aslında bizim yetişmemizi sağlıyor. Bizim birey olarak belli bir noktaya gelmemizi sağlıyor. Her şey bilgi olarak öğretilmiyor. O bilgi olarak öğretilen kısım akademi. Bunlar okulda müfredatlarda var. Ama bir de sosyal öğrenme dediğimiz olay var. O sosyal öğrenme dediğimiz olay işte senin amcanın çocuğuyla aynı sofrada yemek yerken ki tavrın. Onun annesinin çocuğuna tavrıyla senin annenin sana karşı tavrını çocuğun kıyaslaması. Bunların hepsi aile dediğimiz kavramın iletişimini oluşturuyor. İletişimi oluşturan bu şeyler de kişinin yetişmesini sağlıyor aslında.

Böylelikle birlik ve beraberliğimizin güçlendiği, sevgi ve dayanışmanın daim olduğu güzel bir aile yılı diliyorum. Teşekkür ederim.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.