- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
AKİF BEKİ'DEN: TRT TAVRI'NDA İLAHİLER
İcrada 'TRT Tavrı', bir ön kabule dayanıyor: Müzikte beynelmilel olmanın şartı çokseslilik. TRT’nin çoksesliliğe şartlanması kadim bir yanlış. Tasavvuf musikisinin TRT modasına ayak uydurması ise daha acıklı bir yanlış.

Halil Necipoğlu’nu tanırım. Musiki ilmine vakıf, şan sanatına hâkim bir din ve tassavvuf ehlidir. Cesaret kırıcı olmaktan kaçınıyorum, fakat tek kelimeyle olmamıştı. Teknik olarak da olmamıştı, kıvam olarak da.
Büsbütün uyumsuz bir uğultu, büsbütün ahenksiz bir gürültü değildi belki. Ruhsuz da demeyelim. Ama orkestra düzeni ile vokali ve bestesi yakışmamışlardı. Devlet arabeski tadında renksiz, heyecansız, yavan...
İlahinin arabeskleşmesi
Necipoğlu’nun modern bir form denemesi takdire şayan. Ancak ‘yeşil pop’ gibi müzikal bir ucube var önümüzde. İlahileri bari arabeskleşmekten korumayalım mı?
İcrada ‘TRT Tavrı’, bir ön kabule dayanıyor: Müzikte beynelmilel olmanın şartı çokseslilik. Ayrıca, şarklı Arap’a, Acem’e aittir şarkı. Türkü ise yüzünü Batı’ya dönmüş Türk’ün malı.
Şarki’yi reddedip Türki’yi de terbiye ve ıslah ile şehir müziği yapma hamlesi, bu ön kabulden hareket ediyordu. Olan Türkülere oldu. Batı müziği tarzında Türkücüler yetiştirme projesinden arabeskçi bir nesil çıktı. Trajik sapma!
Arafta kalmış bir tür
Çoksesli halk müziği korolarının hangisi bir Neşet Ertaş’ı, bir Mahzuni Şerif’i dinlemenin zevkini verdi peki? Arafta kalmış, nereye gideceğini bilemeyen nevzuhur bir tür. Ne hüznü hüzne benziyor, ne neşesi şen şakrak bir neşeye.
‘Düm-tek fasallığı’ denilerek horlanan klasik Arap müziğinin Batılı form ve icralarını dinleyin bir, bir de bizdeki arabesk istilasını. Hangisi teknikte daha ileri, hangisi altyapıda daha modern, hangisi daha cevval, daha canlı, görürsünüz.
Müziğimiz, TRT patronajında düm-tek’ten öteye kaç arşın gitmiş, bakın bakalım.
TRT Tavrı bozdu
Uyuşuk dedikleri Arap müziğinin Ümmü Gülsüm’ü, Abdülvahab’ı, Abdülhalim Hafız’ı, Feyruz’u, Asala Nasri’si var. Bizden kaç beynelmilel türkücü peydah oldu? Kala kala yeraltı arabeski ile popçu arabeske, Can Bonomo ile Serdar Ortaç’ın eline kaldık.
Türkülerin otantik yapısını TRT Tavrı bozdu. Bir ara devlet arabeski icat ederek onu da bozmaya yeltendi. Neyse ki muvaffak olamadı.
Abdülvahab, Arap müziğinde orkestral reformun başını çekenlerden. Bizden farkları, izledikleri evrenselleşme usulünün müziklerini başkalaştırmaması.
TRT Tavrı’nın yozlaştırıcı, deforme edici etkisi ortada. En büyük yanlıştan başlayalım düzeltmeye. Müziğin resmi ideolojisi olmaz, devlet müziği olmaz.
Mutlaka bir hayrı dokunsun isteniyorsa can çekişen otantik formları bozmadan yaşatsın TRT. Başka ihsan gerekir mi?
07.02.2012 Radikal
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.