09 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara8°C
  • İzmir16°C
  • Konya9°C
  • Sakarya14°C
  • Şanlıurfa17°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep11°C

AKİF EMRE'DEN: 28 ŞUBATIN MAĞDUR "İTİRAFÇILARI"

Postmodern darbe mağdurlarından geçilmiyor meydan yerinde... Ne çok mağdur varmış meğer...

Akif Emre'den: 28 Şubatın mağdur "itirafçıları"

Postmodern darbe başta Refah Partisi çevresi olmak üzere muhafazakar kesimlerde cebrî bir etki yaptı. Önce inandıkları, sorgulamadan, içini doldurmadan yüksek sesle dillendirdikleri, sloganlaştırdıkları cümlelerin gerçekliğinden kuşku duymaya zorlandılar. Zor oyunu bozmuştu; postmodern darbe ilkeleştirdikleri iddialarının geçerliliğinden, dahası doğruluğundan şüphe duymaya başlamalarını sağladı.

Ödünç alınan kavramlarla yeni bir siyaset dili geliştirmeye çalışırken kendi hakikatlerine yabancılaşmaya, iddialarının geçerliliğinden kuşku duymaya başladılar. Her yenilgi eleştiriyi getirmeliydi. Ancak 28 Şubatla gelen yenilginin travmatik etkisi, kendi hakikatine yabancılaşmayı getirdi. Daha açık bir ifade ile özeleştiriden çok bir tür itirafçılık devreye girecekti. Zaten postmodern darbenin toplumun her kesimine yönelik kimyasını bozucu etkisi de buralarda kendini gösteriyordu. 

Nitekim özeleştiri yapmak kendisiyle hesaplaşmayı, bedel ödemeyi, kendini yenilemeyi gerektirir. İtirafçılık ise geçmişini inkar ederek muktedirlerin gözüne girmeyi, yani kaybedenlerden olmamayı ilkesel olarak hedefe koyan bir tutumu açık eder. 28 Şubat sonrasında yaşananlara bakıldığında, bu ikilemin en büyük etkisinin postmodern darbenin hedefi olan siyasal ve toplumsal kesimler üzerinde gerçekleştiği çok açıktır. Kaybetmeyi göze alamayanların itirafçılık yapmaları daha kolaydı. Sistem İslamcıları itirafçılığa zorladı.

İslamcılar, iddialarından vazgeçtikleri oranda sistem içinde kendilerine yer açılacağının işaretlerini aldılar. Türk siyasetini her dizayn dönemi, bu tür itirafçılık temelli alan açma örnekleri ile doludur. Söz gelimi 12 Mart'tan beri sol kadrolara "halkçılık iddiası"ndan vaz geçtikleri oranda sistemin merkezinde yer açılmıştır. İrtica ile mücadelenin boy hedefi sayılan değişik cemaatlerin, uysallaştırılmaları oranında, merkeze çekilmeleri gibi.

Ancak postmodern darbe sürecinde toplumsal meşruiyeti tükenen muktedirler, en güçlü göründükleri durumda en büyük zafiyetten malul haldeydiler. Buna rağmen kimi eski İslamcı ve geniş muhafazakar kesim bu durumu kendi zayıflıklarına, daha kötüsü kendi savundukları ilkelerinin zafiyetine vererek itirafta bulundukları ölçüde sistem içinde yer almayı öncelediler.

İslamcılığın da muhafazakarlaşma süreci başlamış oldu. Oysa İslami düşüncenin en büyük alameti farikası sistem karşısında muhalif olabilmesi idi. Bugünün siyasal iktidarının bile geniş halk kesimleri nezdinde hâlâ sistemin egemenleri nezdinde muhalif oldukları algısının meyvelerini devşiriyor olması bu durumun kanıtı olsa gerek.

24.04.2012 Yeni Şafak

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.