- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
07 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara12°C
- İzmir16°C
- Konya10°C
- Sakarya14°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep18°C
AKİF EMRE'DEN: GÖNÜL-DAĞI
'Gönül' kelimesine sahip başka bir lisan var mı acaba yeryüzünde? Sadece 'gönül' kelimesine ve onun çağrışımlarına sahip olmak bu dili sevmek için yeter...

Dağ haşmetin, gönül sonsuzluğun ufku...
Haşmet ve haşyet duygusunu birleştiren terkip... gönül dağı.
Dağlar hep çarpar insanı, ondan kaçamazsınız. Haşmeti karşısında ezilir, yüceliği idrak eder, yücelerin yücesini hatırlarsınız... Sonsuzluk düşüncesidir bende dağ... Her dağa tırmanışımda yaratılışı, Yaradan'ı ve yüceliğini daha bir idrak etmişimdir. Benliğimin tüm zerreleriyle Yaradan'a daha çok yaklaştığımı düşündürür dağ... O yüceliği yaratanın büyüklüğü, azameti, adeta titretir.
Dağ ne kadar müşahhas, ne kadar görünür halde ise gönül o kadar kendini saklar. İçimizde saklıdır gönül; kendimize sakladığımız gerçek benliğimizi, varoluşumuzun adeta sırrını besleriz orda... Çünkü, sonsuz bilinmeze yol açar gönül...
Biri haşmet ve haşyet duygusuyla sonsuza açılır, diğeri ilahi sırrı keşif yolculuğuna çıkartır...
Yüceliğin ve derinliğin ufkunda kainatı idrak edişin, kainatla iç içe oluşun ifadesi, bu denli çarpıcı bir terkibi, bu toprakların insanına özgü bir zenginlik sayıyorum... Çölün ıssızlığında gelişen muhayyile, deniz ufkunda sonsuz bilinmezlere yelken açan tecessüs, nasıl kaçınılmaz olarak ötelerden birer işaret peşinde insanoğlunu koşturmuşsa Anadolu bozkırında dağın yüceliğinden tenha gönlünün sessizliğine sığınan insanımızın Allah-evren-insan ilişkisini şekillendirmiştir az çok.
Yaşadığı coğrafyanın, iklimin inanç tezahürlerini, kainatla iç içe mistik bir duyguyla özümseyen insanımıza özgü bir terkip: Gönül dağı...
Ya bir de bu 'gönül dağı' viran olursa?
Sanki kainat göçer, ahenk bozulur, gönül katılaşır, yüce dağ üstümüze düşer...
Gönül dağı viran olmadan, gönül dağını viran etmeden gönül yapan gönül erleri neredeler?
29.09.2012 Yeni Şafak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.