08 Kasım 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara20°C
  • İzmir22°C
  • Konya20°C
  • Sakarya21°C
  • Şanlıurfa27°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep23°C

AKİF EMRE'DEN: KUDÜS'TE RAMAZAN

Orucun mekanla, coğrafyayla ilişkisi ruhun bedenle ilişkisinden izler taşır sanki. Göğün, ayın, güneşin kozmik alemin oruca doğrudan etkisi olduğunu pek düşünmemişizdir.

Akif Emre'den: Kudüs'te Ramazan

Peygamberlerin izleri orda... Hz. İsa nasıl göklere çekildi ise, Hz. Muhammed nasıl göklere buradan yükseldi ise Kudüs'ün göklere açılan her müminin kalbine çıkan kapısı dikenli tellerle çevrili.... 

Zincire vurulsa ne olur; Kubbetü's Sahra'nın altındaki kaya hala orada değil mi ki? Mescid-i Aksa kapısında işgalin karabasanları dolaşsa da nebevi hakikatin kutlu mekanı orası...

Kudüs'ün çarşıları kadim dünyanın tüm izlerini taşırken o, insanlığın varoluş serüveninde var olan şeyin ne olduğunun işaretlerini verir. İnsanın ayak izlerini sürersiniz Via Dolorosa'da... Kıyamet Kilisesi reformasyon öncesi Doğu Hıristiyanlığının tüm izlerini barındırsa da hala bir Ömer adaletini simgeler. Penceresinde asılı duran merdiven Osmanlı düzeninin son basamaklarıdır...

Bir Ermeni patriğinin tabiri ile 'Batı bid'atı' ne kadar nüfuz etmeye çalışırsa çalışsın Kudüs hala Doğulu... Batı Hıristiyanlığı da meşruiyetini Kudüs'te aramıştı, yok sayamazdı.

Kıyamet Kilisesi'ndeki Osmanlı düzeninin son basamakları Yahudileri de Ağlama Duvarı'na getirmişti. Zeytindağı'ndan şehre bakmaktan öte sürgünlerini aşamayan Yahudiler, Ağlama Duvarı önünde Kanuni sayesinde saf tutabileceklerdir. 

Kudüs çarşısı; yaşayan Kudüs'ün, Müslüman Kudüs'ün, o muhteşem Mescid-i Aksa avlusunun etrafını kuşatan hayatın içindeki şehrin kalbidir. Unutulmuşluğa terk edilmiş Kudüs'ü, asli halini yaşatan, direnen Kudüs'ün hayat bulduğu daracık sokaklardaki hareketliliklerde anlarsınız. Tezgahının başındaki Arap esnaf sadece rızkını aramaz, Kudüs'ü savunur orda.

İşgale, Siyonizm'e, yalıtılmışlığa, baskıya, her an işkenceci sorgucunun önünde hesap verme tehlikesine karşı savunur. Tehlikeli bir ticarettir Kudüs çarşısında ayakta kalabilmek. Hayatın bedelini peşin ödemektir Kudüs'te yaşamak.

Yıllar önce belki de Türkiye'nin ilk Kudüs belgeseli için çekimlere gittiğimde, bir sahur sofrasında Kudüslü Araplarla biraraya gelmiştim. Hemen hepsinin en az bir kere zindan deneyimi vardı ve her an basılıp götürülmeyeceklerinin bir garantisi yoktu. Bu hal, havf ve reca arasında oruç tutmak, yani yerle gök arasında gerilmiş Kudüs'te yaşamak demekti.

Çarşıdaki esnafın Kudüs'ün hangi köşesinde ne olduğuna dair, mesela bizim hangi köşede işgal askeriyle sorun yaşadığımızı, tartıştığımızı daha sonra bize anlatabilen bir dikkat üzere olmaları hep şaşırtmıştır.

Tüm gün belki de hiç satış yapamayan ve hiç tanışmadığımız esnafın her gün kepenk indirirken mutlaka evine iftara çağırmasındaki cömertliği, zenginliği, yürek büyüklüğünü hiç unutmayacağım.

Bir de, Şam Kapısı'na yakın bir yerde, eski Arap konağından dönüştürülmüş, kaldığım oteldeki görevli gencin sözlerini... Sahur için uyandırıldığımda arkadaşımdan başka kimsenin sahura kalkmadığını (müşterileri Batılı Hıristiyan turistlerdi) görünce, sırf bizim için zahmet olduğunu söylememe karşılık; 'önemli değil, yeter ki oruç için hizmet edelim, Yahudilere bile hizmet etmek zorunda kalıyoruz' demişti.

28.07.2012 Yeni Şafak

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.