- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul20°C▼
- Ankara20°C
- İzmir22°C
- Konya20°C
- Sakarya21°C
- Şanlıurfa27°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep23°C
AKİF EMRE'DEN: MAĞDURİYET VE MAĞRURİYET SÖYLEMİNİN KURBANLARI
Her zaman verili gerçekliğe tekabül etmesi gerekmese de mağdurluk duygusunu ve buna bağlı söylemi ortaya çıkaran bir zemin mutlaka vardır. Kendisini Tüm dünyadan alacaklı gören bu mağduriyet psikolojisinin tatmin olma imkanı yok gibidir.

Mağduriyet duygusunu gittikçe ötekileştiren söylem, seküler Türk seçkinlerini her türlü rasyonaliteden kopardığı gibi temsili tabanından da, tarihsel bağlamından da uzaklaştırmaktadır.
Mağduriyetle mağruriyet diline, en somut olarak Suriye'deki gelişmelerde tarafların kullandığı söylem iyi bir örnek olabilir. Geçen haftaya kadar esas olarak Suriye'deki rejimle muhalifleri kısmen Türk dış politikasını eleştiri unsuru olarak kullanmaktan öte anlam taşımazken birden medyada tezahür ettiği şekliyle beyaz Türk klasiğine dönüştü.
Suriye'nin kuzeyinde "Kürtler"in elde ettiği pozisyona ilişkin kullanılan dil tam da bu iki psikolojinin çakışması ve de çatışmasının kıvılcımlandığı nokta oldu. "Kürtler" diye başlayan ve hemen hepsi itham edici, aşağılayıcı, küçümseyici ve de ötekileştirici olan vurgunun rengi çok "sekter".
Bu coğrafyada varlığımızı mümkün kılan tarihi birikimi, kültürel atlasın çizgilerini hatırlayacak kadar yerli olmayan bu "beyaz Türk" bakışı, Saddam'ın çöküş sürecinden itibaren yaşananlardan da ders almamış görünüyor. Ders almasını engelleyen bir faktör de kültürel atlası okuma miyopluğunda kendileriyle yarışacak düzeyde olan mağduriyetin siyasal aktörleri olsa gerek. Mağduriyet ve mağruriyet söylemi kendi hakikatinden koptukça, batılılaştıkca varoluş şartlarından uzaklaşıyor, uzaklaştıkça akıl tutulması yaşıyor ve modern kelimelerle kurulan yapay ve cılız kardeşlik şarkıları mesafeyi derinleştiriyor.
Kaderini bölge dışı aktörlerin müdahalesine bağlayan mağdurların kekremsi halkçılıkları ile uysallaştıramadıklarını dizginlemek için küresel aktörlere bel bağlayanların "deli gömlekleri" aynı kumaştan ne yazık ki.
Bu coğrafyanın kültürel atlasını birlikte çizen, derin seziş, idrak sahibi sessiz kitleler ise arada şaşkın. Hakkını aramakla istismar edilmek arasında kalan, mağrurların dilinin kendilerini de mağdur ettiği Anadolu insanı... Tüm hikaye bu insanı yeniden kendi sesine kavuşturmak; bir ses kılmak...
31.07.2012 Yeni Şafak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.