- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul18°C▼
- Ankara18°C
- İzmir19°C
- Konya17°C
- Sakarya16°C
- Şanlıurfa24°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep21°C
AKİF EMRE'DEN: UYGURLARIN BİR YOL HARİTASI VAR MI?
Bugün Urumçi katliamının yıldönümü. Bundan üç yıl önce Doğu Türkistan'ın Urumçi şehrinde Uygurlara yönelik Çin "güvenlik güçleri" tam bir kıyım gerçekleştirmişti.

Doğu Türkistan'daki Uygurların devasa Çin gücüne, tek başlarına karşı koyma imkanlarının olmadığı çok açık. Ancak Uygurların güçlü aidiyet bilincini ve temel haklarını elde etme çabalarını da kırabilmiş değil Çin. Sorunun uluslararası alana taşınması ise belli sınırlar içinde Amerika'nın ilgisine bağlı görünüyor. Rabiya Kadir'i siyasal baskı ile hapisten çıkarabilen Amerika için Doğu Türkistan'da yaşananlar bir insan hakları ihlalinden ileri değil. Hatta Amerika'nın Uygurların yüz yüze oldukları sorunlara yaklaşımı bir Dalay Lama'ya gösterilen ilgi ve önem düzeyinde bile değildir.
Gelinen noktada Doğu Türkistan meselesinin bölgesel ve küresel olarak durumunun sağlıklı bir şekilde analiz edilmesi gerekmektedir.
- Doğu Türkistan; sürekli ve istisnai olmayan baskı ve asimilasyon politikalarına maruz kalmakta; eğitim, dil, kültür bağlamında kimliğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
- Baskılardan dolayı sürekli olarak beyin göçü vermekte; buna karşın diasporadaki varlığı, küresel ölçekte sesini duyuracak etkinlikten mahrumdur.
- ABD'nin Uygur sorununa sahip çıkma biçiminin, kendi kontrolünde belli sınırları aşmayan bir propaganda malzemesi olarak meseleyi ele almasından başka anlamı yoktur.
- Uygurların taleplerinin tümüne sahip çıkmadığı gibi, bu taleplerin büyük kısmına bizzat Amerika'nın kendisi karşıdır.
- Uygurların karşı karşıya oldukları işkence, özgürlük arayışı ve asimilasyon sorunu Amerika'nın insafına bırakılmayacak kadar hayati önemdedir.
- İslam dünyasında ve Batı'da yayılmış olan Doğu Türkistan diasporasına, başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasının sahip çıkması, onlara destek olması ve taleplerini dünyanın gündemine getirmeleri bir zorunluluktur.
- Türkiye bir yanda küresel rekabette yükselen bir güce yaklaşırken diğer tarafta Uygur meselesinin bu yükselişi zedelememesini önceleyen bir politika izlemeye başlamıştır. Daha önce kısık sesle de olsa verilen desteğin bir tür Çin'i ikna etmeye yönelik stratejiye evrildiği izlenimi verilmektedir.
- Bu süreçte Doğu Türkistan davasına sahip çıkan, gündeme getirmeye çalışan gerek diaspora gerekse dayanışma içindeki güçler meseleleri soğuk kanlılıkla teşhis edip, uzun vadeli bir strateji geliştirmek zorundadırlar.
- Bağımsızlık ideali için slogandan ileriye gitmeyen etkinlikler yerine, kısa vadede baskıları kaldırmaya, orta vadede başta eğitim olmak üzere ekonomik ve sosyal konumlarının iyileşmesini sağlayacak bir yol haritasının oluşturulması gerekir.
- İslam dünyasının konuya ilgisi çekilmeden, bir yanda fırsat buldukça dışarıya göç veren, içerde ise Çin göçünün demografik baskısı karşısında Uygur kimliğinin mevcudiyetinin korunması zordur.
- "Batı Türkistan"daki bağımsız ülkelerin Çin baskısı karşısında duyarsızlıkları meseleyi coğrafi bir destek alanı oluşturmaktan uzaklaştırmaktadır. Bu imkanın kullanılması için Türk cumhuriyetlerinde zemin oluşturulması gerekir.
- Türkiye'nin konuya dair öncü rol beklentisi ile Türkiye'nin gelecekteki denge hesapları çatışmaktadır. Bu açmazın giderilmesi için yol haritasının çizilmesi, Japonya'dan önce Türkiye'de bir Uygur Kongresi'nin toplanabilmesi önemlidir.
05.07.2012 Yeni Şafak- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.