- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ALAATTİN KARACA: GOGOL’E, MÜFETTİŞ’E VE MİZAHA DAİR…
12 Nisan 2021 Pazartesi 13:52
Gogol’un “Müfettiş”i (Çev. Koray Karasulu, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 2017) başarılı bir oyun değil bence. Çünkü daha başta Hlestakov’un kasabalılarca müfettiş sanılacağını ve tüm oyunun bu ‘yanılma’ üzerine kurulacağını tahmin ediyorsunuz. Ve sonra beklenen olaylar peş peşe diziliyor…
O hâlde önce şunu belirteyim: Bir roman, öykü veya oyunda olacakları daha başta tahmin etmek, o metni sonuna kadar okuma isteğini ve metinden alınacak hazzı azaltıyor. “Müfettiş”in en önemli kusuru bu! Dediğim gibi kasabaya bir müfettiş geleceğini öğrendikten sonra ve Hlestakov’dan bahsedildiğini okuyunca, hah diyorsunuz beklenen adam bu, tüm kasaba erkanı ve eşrafı onu müfettiş sanacak ve olaylar çorap söküğü gibi beklenen şekilde peş peşe dizilecek. Sonuçta metin bizi yanıltmıyor, ters köşeye yatırmıyor, sürpriz yok!.. Oysa özellikle mizahî eserlerde; daha doğrusu mizahın, nüktenin temelinde, deyiş yerindeyse okuru/ muhatabı ters köşeye yatırmak, sağ gösterip sol vurmak vardır. Mizah bu itibarla bir zekâ oyunudur, zekânın bütün ihtişamıyla kendini göstermesidir. Ben meselâ bizde Ömer Seyfettin, Refik Halid ve Haldun Taner’de böyle bir zekâ bulurum. Bu bağlamda Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” çok beğendiğim bir hiciv örneğidir. Eserde hicvi sağlayan asıl vasıf anlatıcı Hayri İrdal’ın -o saf, fazla bir şey okumamış, hatta cahil intibaı veren İrdal’ın- safça ve gayet ciddi, güya nesnel bir dil kullanmasıdır. Ama bu saf ve biraz cahilce görünen ciddi dilin altında okur sürekli gülünç ve alaycı bir gizli yüzün varlığını hisseder; ciddiyetle söylenen her sözün altını kazıdığında -bunu kazıyıp görmek de ayrı bir zekâ ister- alaycı bir ima, gülünç de olsa bir gerçek bulur. Bana kalırsa işte bu ‘örtük dil’dir mizahı oluşturan, bu yanıltmaca; bu ters köşe. Ama meselâ Tahsin Yücel’in “Yalan”ı da benzer bir hiciv olmasına rağmen, belki de yazarın Tanpınar’daki o örtük imalı alaycı dilin inceliklerine vakıf olamaması nedeniyle o denli kuvvetli bir ironik atmosfer veya etki oluşturamaz.
Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/alaattin-karaca/gogole-mufettise-ve-mizaha-dair-1589109
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.