05 Mayıs 2024
  • İstanbul13°C
  • Ankara11°C

ALİ ERYILMAZ: UMUDU KENDİ DIŞIMIZDA ARAMAKTAN YORULMADIK MI? UMUDUN PSİKOLOJİSİ

Günlük yaşam içerisinde en çok kullandığımız kavramlardan biri de umuttur. Ancak umut kavramını, doğru bir şekilde yapılandırmak gerekir.

Ali Eryılmaz: Umudu kendi dışımızda aramaktan yorulmadık mı? Umudun psikolojisi

26 Mayıs 2023 Cuma 13:34

 Kimi insanlar umudu kendi dışlarında arayıp dururlar. Ancak umut, kendi dışımızda aranacak bir psikolojik özellik değildir.  

Umut, nasıl tanımlanır? Psikolojik açıdan umut, belirli bir hedefe ulaşma beklentisidir ve bu hedefe ulaşma yeteneğine olan inançtır. Bir başka deyişle umut, bireyin belirli bir hedefe ulaşmak için gerekli çabayı göstereceği ve gerekli stratejileri bulabileceği inancını içerir.  Snyder'in Umut Kuramına göre, umudun üç önemli somut bileşeni vardır. Bunlardan ilki, bireylerin çeşitli alanlarda amaçlara sahip olmalarıdır. İkincisi, amacı gerçekleştirme yollarının olmasıdır. Üçüncüsü ise, kişisel etkililiktir. Kişinin, amaçlarını gerçekleştirebileceğine yönelik olumlu inançlara sahip olmasıdır. Umutlu olmak, çok önemli bir psikolojik özelliktir çünkü umut duygusu, motivasyonu artırarak kişinin hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur. Aynı zamanda stresle başa çıkma becerilerini güçlendirir ve zorlu durumlarla mücadele etmeyi kolaylaştırır. Umut, umutsuzluk ve çaresizlik duygularının yerine olumlu düşünceleri ve çözüm odaklı yaklaşımları getirerek kişinin daha olumlu bir bakış açısına sahip olmasını sağlar. 

Umudumuzu neler azaltır? Birincisi,  stres ve kaygı yaşamaktır. Kronik stres ve sürekli kaygı, bir bireyin gelecekle ilgili umutlarını ve beklentilerini azaltabilir. Bu, bireyin hedeflerine ulaşma yeteneğine olan inancını zayıflatabilir. İkincisi, depresif duygu durumunda olmaktır.  Depresif kişiler genellikle gelecekle ilgili olumsuz düşüncelere sahip olurlar ve genellikle hedeflerine ulaşabileceklerine dair umutlarını yitirirler. Üçüncüsü, travmatik deneyimlere sahip olmaktır. Geçmişte yaşanan travmalar da umudu azaltır. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan bireyler, genellikle geleceğe dair olumsuz bir bakış açısına sahip olurlar ve bu bireylerin umut düzeyleri düşüktür. Dördüncüsü, kronik hastalıklardır. Kronik hastalıklar, fiziksel ya da ruhsal, bireyin yaşam kalitesini ve gelecekteki beklentilerini etkiler, bu da umudun azalmasına neden olur. Beşincisi, düşük özgüvene sahip olmaktır. Bireyin kendine olan inancı düşükse, bu genellikle hedeflere ulaşma yeteneğine olan inancını da etkiler ve umudu azaltır. Altıncısı, toplumsal yalıtılmışlıktır. Toplumsal yalıtılmışlık ve yalnızlık da umudu azaltır. Sosyal destek, zorluklarla başa çıkma ve hedeflere ulaşma konusunda önemli bir motivasyon kaynağıdır.

Devamı: https://www.yenisoz.com.tr/yazarlar/umudu-kendi-disimizda-aramaktan-yorulmadik-mi-umudun-psikolojisi--9743/

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.