08 Kasım 2025
  • İstanbul17°C
  • Ankara8°C
  • İzmir16°C
  • Konya11°C
  • Sakarya14°C
  • Şanlıurfa17°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep17°C

ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU'NDAN: DİNDAR GÖRÜNENLER, ATEİSTLERİN KUYRUĞUNA TAKILIRSA..

“Sadece biz gazeteciyiz. Bizi kutsamayan kimse, gazeteci olamaz. Biz, PKK’nın elebaşısının ayağına gider, süklüm büklüm notlar alırız. Soramayız, ‘İnsan öldürerek, nereye varacaksınız?’ diye..

Ali İhsan Karahasanoğlu'ndan: Dindar görünenler, ateistlerin kuyruğuna takılırsa..


Bu ikiyüzlülüğün adı gazeteciliktir.


Bunun adını, ‘PKK’ya övgü düzmek’ diye tanıtanları ise, bir kaşık suda boğarız..”


Diyorlar ki;


“PKK karakol basıp, 10’ar 15’şer asker şehit ettiği günlerde, gideriz PKK’nın başı Apo’ya.. Apo kravatını takar, geçer karşımıza.. Proletarya devriminden başlar, halkların kardeşliğinden çıkar.. Bize nutuk çeker.. Biz de döner, günlerce röportaj yayınlarız, Apo’yu halka sevdirmek için. Bunun adı, ‘gazetecilik mesleğini ifa’ olur..


Ama aynı örgütte yıllarca yöneticilik yapan bir başka PKK’lı, bir gazeteye mektup yazıp, düşüncelerini açıklarsa, onu yayınlamak suçtur. Hedef göstermedir.”


Diyorlar ki;


“Biz ‘Çözüm Apo’suz olmaz’ deriz. Farklı düşüncede olanları, Apo’nun sözleri ile tehdit eder, Karayılan’ın tehditleri ile susturmaya çalışırız.. Karayılan, bizden aldığı destekle, ‘Türkiye sadece doğuda değil, artık batısı ile de güvenlik içinde değildir. Her yerde eylemlerimizi bekleyin!’ tehditlerini, pervasızca dillendirmeye başlar.


Olsun, Karayılan’ın yaptığı da, bizim Karayılan’ı destekleyen açıklamamız da, düşünce açıklamasıdır.


Ama Şemdin Sakık görüş açıklayamaz. Boğarız onu! Sadece biz düşünürüz, biz açıklarız. Başka kimsenin, düşünmeye de, açıklamaya da hakkı yoktur!”


Diyorlar ki;


“Kimse bize eleştiri getiremez. Biz eleştiriden muafız. Eleştiri hakkı, sadece bizimdir. Bizim sabah akşam devlet görevlilerini, bakanları tahkir etmemiz, gazetecilik görevi gereğidir. Ama bir başka gazeteci bize eleştiri getirirse, onun adı ‘hedef gösterme’dir.


Taksim’de bomba patlar, ‘PKK’nın işi değil’ der, PKK’yı temize çıkartmaya çalışırız. Devleti suçlarız. Bizim yaptığımız bu suçlama, devleti hedef göstermek, devlet görevlilerini hedef göstermek değildir.


Ama birisi bize, ‘PKK’yı temize çıkarıyor’ diyerek, yapmak istediğimizi yüzümüze vurursa, bu ‘hedef gösterme’dir.


Hrant Dink öldürülür. Katili hemen o gün yakalanır. Bu bize yetmez;bir cinayetten 5.000 fail çıkartmamız gerekir. Başka türlü tatmin olamayız. Vali, emniyet müdürü, emniyet amiri, komiser.. hepsinin sıraya dizilmesini isteriz.. ‘Bunlar suçlu, niye yargılanmıyorlar’ deriz. Bizim bu iftiramız ‘hedef gösterme’ değildir. Suçsuz kamu görevlilerini hedef gösterme değildir..


Ama birisi bize, ‘PKK’yı övüyor’ dedi mi.. Gözümüz kimseyi görmez. Tüm mahalleyi toplar, yargısız infaza gideriz.”


Diyorlar ki,


“Vatandaşa kötü muamele eden bir polis gördük mü, günlerce hakaretlerle yazarız.


Ama PKK’lılar onlarca askeri öldürür.. İki kelime ile eleştirmeyiz.


Sabah ‘Hrant’ deriz, öğlen tekrarlar, akşam ‘Hrant.. Hrant’ diye uykuya dalarız.


Hrant’ın hücreleri kadar insan cezaevine girmedikçe, kinimiz bitmez. Her tarafa nefret saçarız..


Devletin bir polisi mi öldürülmüş?


‘Ölecek tabii. Niye maaş alıyor’ der, zalimliğimizi ilan ederiz.


Vatani görevini yapan asker şehid mi edilmiş?


‘O da askere gitmeseydi’ der, yine onu suçlarız.


Her şeyi biz biliriz.Bizden başka kimse, hiçbir şey bilmez!”


Diyorlar ki;


“Biz ne yazarsak, o gazeteciliktir.


Biz polisi hedef gösteririz. Bu gazeteciliktir. Biz Başbakan’ı hedef gösteririz, bu gazeteciliktir. İçişleri Bakanına ‘Odun’ deriz, bu gazeteciliktir.


Ama ‘Hoop dedik, yeter beee!’ diye birisi çıkıp da bize iki kelime ederse, onun yaptığı ‘hedef gösterme’dir. Onun susturulması gerekir. Susturulması için, kapitalist-ateist-dindar jargon kullananlar; farketmez, herkesle işbirliğine soyunuruz.


Çünkü gazetecilik bizim tekelimizdedir. Mahalleye kimseyi sokmayız.


Suç duyurusu yaparız.Yetmez; susturmak için siteler açarız, her gün küfrettiğimiz bakanlardan/Başbakan’dan/Cumhurbaşkanı’ndan yardım talep ederiz.”


Ne denir bunlara?


“Geçti Bor’un pazarı, sürün eşeğinizi Niğde’ye!”

18.08.2012 Yeni Akit

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.