- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
07 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara15°C
- İzmir18°C
- Konya13°C
- Sakarya16°C
- Şanlıurfa23°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep19°C
ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU'NDAN: YARINKİ DİLİPAK DAVASI BİR İLK OLSUN!
28 Şubat araştırılıyor.. 28 Şubat sorgulanıyor...Hatta 28 Şubat yargılanıyor...

Ama görüyoruz işte, medyadaki sivil generaller, hiçbir şey yokmuş gibi.. Geliyorlar Araştırma Komisyonu’na.. AK Partili milletvekilleri eşliğinde ifadelerini veriyor, çoğu konuda bir de utanmadan dönemin sivil iktidarına çamur atıyorlar.. “Erbakan dik dursaydı 28 Şubat olmazdı” türünden terbiyesizce suçlamalar yapıp, “Nerede kalmıştık” türünden, işlerinin başına dönüyorlar..
Kimsenin cezaevinde olması, bize bir şey kazandırmaz.
Ama insanlarla alay edilmesi..
Mağdur olan dönemin sivil başbakanının, suça zemin hazırlayan isim gibi gösterilmesi..
Generallerle hayatını tehlikeye atarak mücadele eden bir Başbakan’a, “Tankın üzerine çıkmadı” türünden, mücadeleden kaçmış gibi nitelemeler yapılması..
Ağırıma gidiyor..
“Bir kaç günah keçisi bulundu.. Onlarla mı yetiniliyor?” diye tereddüt ediyorum.
Yarınki sembol davamızda, 28 Şubat sürecinin üzerine gidilmesi konusuna, devletin temel dinamiklerinde ne kadar önem verildiğini test etmiş olacağız.
Bakalım, ne karar verilecek?
Daha önce hatırlatmıştık.
Sembol davamızın konusu, Abdurrahman Dilipak’ın evinin satılmasına sebep olan, “Hakkımızı helal etmiyoruz” manşetini tazminatla sonuçlandıran mahkeme kararının, yeniden gözden geçirilmesi.
Kararı veren mahkeme, hükmü yeniden gözden geçirip, “Hakkımızı helal etmiyoruz” yorumunun, “saygın bir komutana hakaret” mi, yoksa “görevini aşan bir generale yapılması gereken eleştiri” mi olduğuna karar verecek.
Biz de, 28 Şubat sürecinin gerçekten sorgulanıp sorgulanmadığını anlamış olacağız.
Bir kaç ismin cezaevine atılıp, darbenin uzantılarının affedildiği bir süreçle, “konunun kapatılmak istendiği” yorumlarının ciddiyetini görmüş olacağız.
Olayın karmaşık hiçbir boyutu yok.
Bizim Erkaya ile ne sorunumuz var?
O bir amiral..
Biz sivil gazetecileriz.
O vazifesini yapsa, biz vazifemizi yapsak..
Ne bizim “Güven Erkaya” ismini ağzımıza almamız..
Ne de onun ailesinin, bizi dava etmesinin imkan ve ihtimali yoktu..
O vazifesini aştı.. Biz de kendisine, eleştirimizi yönelttik.
Sorun bu..
Vazifenin aşıldığına dair somut bulgular ortada..
Erkaya neyin yasaklanmasını istemiş ise, hepsi sandıktan çıkan “sivil iktidar” eli ile, yeniden hayata geçirildi.
İmam Hatipler kapatılmak istendi.. Sandıktan çıkan netice, o okulları yeniden açtırdı.
Erkaya, “Kur’an kurslarının, 15 yaşından sonra gidilebilecek eğitim yuvaları olduğu”nu iddia etti. Sandıktan çıkan irade, buna da son verip, tercihi vatandaşın özgür iradesine bıraktı.
Erkaya, başörtünün tüm kamuda yasak olmasını istedi.
Sandıktan çıkan sivil iktidar, şimdilik üniversitede o kıyafete serbestliği tanıdı.
O halde?
O halde, bu değişimin gereği, yargı tarafından kabul edilmeli.
Sadece Dilipak davası değil… O süreçte siyasi kararlarla sonuçlandırılan tüm davaların yeniden gözden geçirilmesi sağlanmalı..
Dilipak davası başlangıç olsun..
Yanlış kararlar, geri alınsın!
09.10.2012 Yeni Akit
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.