28 Ekim 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara19°C
  • İzmir23°C
  • Konya14°C
  • Sakarya15°C
  • Şanlıurfa19°C
  • Trabzon29°C
  • Gaziantep13°C

ALİ NECİP ERDOĞAN'DAN: ÇARPIK KENTLEŞMENİN ÇARPIK AHLAKI: GURBET KUŞLARI

Geçmişteki fiillerin sonuçlarını görmek bakımından, bugün önemli bir belge niteliğinde olan, 1962 yılında Varlık Yayınlarından yayınlanan Gurbet Kuşları, (*) Orhan Kemal’in köyden kente göç edenlerin “dramlarını” anlattığı romanıdır.

Ali Necip Erdoğan'dan: Çarpık Kentleşmenin Çarpık Ahlakı: Gurbet Kuşları

gurbetGeçmişteki fiillerin sonuçlarını görmek bakımından, bugün önemli bir belge niteliğinde olan, 1962 yılında Varlık Yayınlarından yayınlanan Gurbet Kuşları, (*) Orhan Kemal’in köyden kente göç edenlerin “dramlarını” anlattığı romanıdır. Halit Refiğ ile birlikte senaryolaştırdığı ‘Gurbet Kuşları’ aynı adla 1964 yılında, Tanju Gürsu, Filiz Akın, Özden Çelik, Pervin Par ve Cüneyt Arkın’ın oynamış olduğu bir filme de çekilmiştir.

Anlatıcının Anadolu’dan trenle çalışmak için İstanbul’a gelen köylülere verdiği isimdir Gurbet Kuşları. Haydarpaşa’da trenden inip İstanbul’la ilk karşılaşmalarını, yaşadıkları şaşkınlığı, kentin üzerlerinde bıraktığı etkiyi, “konuşmuyor, konuşamıyorlardı. Bakıyorlardı sadece.” gibi, son derece etkileyici ve yalın bir biçimde anlatır. Kent insanının, bu köyden gelen ‘gurbet kuşları’na bakışı da dramatiktir. Henüz yol yordam bilmeyen “..hep o sürü ılıklığı,..” (s.3) içinde hareket eden bu kaba köylüler, “Ayılara, hele ayılara!”, “Her gün bu, her gün bu. Köylerinden ne diye ürkütürler bu hayvanları bilmem ki?” şeklinde itilip kakılmaktadırlar.

Hal’de kabzımallık yaptığını söyleyen hemşehrisi Gafur’un kendisini ‘İş var’ diyerek çağırması nedeniyle, Sivas’ın bir köyünden, çalışmak için İstanbul’a gelen, okuma yazması olmayan İflahsızın Memed, Gafur’un kendisine “yüz vermemesi” nedeniyle koca İstanbul’da tek başına kalır.  Hamal Divriğ’li Veli’nin Abdülhamit döneminden kalma terk edilmiş, pansiyon olarak kullanılan bir konakta ayarladığı yerde, Hacı Emmi’ye günlük elli kuruş ödeyerek kalmaya, sonrasında da iş aramaya başlar. Gündeliği iki buçuk lira olan bir işe razıdır. Nihayet konakta kalmakta olan duvarcı Bekir Usta’nın yanında iş bulur. Balıkpazarı’nın yıkım işinde çalışacak ve gündelik 12,5 lira alacaktır. Yine konakta kalan Kastamonuludan da okuma yazma öğrenir.

“1955-1960 yılları arasıdır. Menderes hükümeti İstanbul’da yeni yollar açmak için yoğun bir kamulaştırma ve imar faaliyeti içindedir. Bu faaliyet nedeniyle İstanbul’da çok sayıda işçiye ihtiyaç duyulmakta, bu ihtiyaç Anadolu’dan gelen göçmenlerce karşılanmaktadır. Bu yıllar, kentleşmenin hız kazandığı, göçmen yığınlarının köylerinden kopup şehirlere akın etmeye başladığı yıllardır. Siyasallaşmanın yoğunlaştığı bir dönemdir. İktidar-Muhalefet ilişkileri gittikçe gerilmektedir.”(**)

İflahsızın Memed’in İstanbul’daki tutunma çabası, bugün hepimizin şikâyetçi olduğu çarpık ahlakın, dolayısıyla çarpık kentleşmenin, merkezi kuşatarak büyüyen kentlerle birlikte “merkezileşmesi” sorunudur. İstanbul’u yeniden imar faaliyeti, birçok yıkımı da beraberinde getirmiştir. Yıkım faaliyetleri için gerekli işçi Anadolu’dan temin edilmiş, bu da yoğun bir göç dalgasına sebep olmuştur (aslında köyden kente göç amaçlanmıştır). Köylerinden kalkıp İstanbul’a gelen ‘gurbet kuşları’ kentin yaşam pratiğine uyum sağlamak için yoğun gayret sarfetmişlerdir. İflahsızın Memed’e babasının verdiği tavsiyeler: “Sen sen ol şeher adamına dalaşma!”, “şeher adamı cin, bir cin!”.(s.6). Başka bir yerde, “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı di, sakala göre darak vur!”(s.23) şeklindedir.

İstanbul’un imar faaliyetleri sürerken, göçle gelen bu insanlar şehrin periferisinde mafya eli ile pazarlanan hazine arazilerinden yer alma gayretine girmiş, en büyük emelleri buraya bir gecekondu ‘dikivermek’ olmuştur. Yani İstanbul’un merkezi imar edilirken muhiti talan edilmiştir/edilmek zorunda kalınmıştır. “Büyüyen bu kentlerin işçi gereksinimi (inşaat işleri, çöplerin toplanması, kanalizasyon işleri,..) zaten bu göçü kaçınılmaz kılmaktaydı.” (Lütfi Bergen, Kenti Durduran Şehir). Kentin periferisinde, bacaları tüten gecekondularıyla yeni bir “kültür” oluşturmuşlar, imar etmek için geldikleri kenti dışarıdan kuşatarak “çarpık bir kentleşmeye” neden olmuşlardır. Bu çarpıklık, “köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek”le ve “sakala göre darak vurmak”la ortaya çıkmış ve “kendi çarpık ahlakını” da oluşturmuştur.

Romanda geleneği/köylülüğü temsil eden Boyalı Sakal Hocanın sesi İflahsızın Memed’in kulağında çınlamakta, çelişkiye düşmesine neden olmakta, gelişmekte olan kent yaşamının (modernite) eskiye galebe çalmasıyla yitip gitmektedir. Kaybolmakta olan sosyo-kültürel-dini yapıyı en bilgisiz haliyle temsil eden Boyalı Sakal Hoca’nın şu sözü merkeze alınmıştır: “Evli kadınlara dolanmayacaksın…kızgın saçlar üzerinde yakılacaksın..” İmparatorluğun başkentinden Cumhuriyetin rant şehrine dönüşen İstanbul’un serüveni İflahsızın Memed’in hayatında somutlaşmakta, “köklerimizden” kopuş bütün çarpıklığıyla gözler önüne serilmektedir.

Kent insanının nasıl bir ahlaka sahip olduğu da kabzımallıktan müteahhitliğe terfi eden Hüseyin Efendi üzerinden anlatılmakta, ikbal ve menfaat merkezli ahlakı, onun Nermin ile tanışmasına kadar uzanmakta; Opel marka otomobil kullanan, ihale takip eden Nermin karakteri ile pekişerek Hüseyin Efendi Demokrat Partinin milyonerlerinden birine dönüşmektedir. Nermin’in beklentisi Hüseyin Bey’in milletvekili olmasıdır. Ancak Hüseyin Bey gelenekselliğinden/köylülüğünden kurtulamamaktadır. Karısının evde olmadığı zamanlar beyaz gecelik entarisini giymek, öksüz ve yetim olan hizmetçi Ayşe’ye bulgur pilavı pişirtip, turşu ve ayran eşliğinde yer sofrasında yemek en büyük zevkidir.

Avrupa’ya öykünen kentlinin, kentliye öykünen köylünün yaşadığı değişimi gelenek-modern üzerinden okurken, mekânın değişiminin zihniyeti nasıl değiştirdiğine de şahit olur; yıkılanın külleri üzerinden yeşeren bu yeni yapının yarattığı sancıların izini süreriz.

   

Ali Necip Erdoğan

 

* Gurbet Kuşları, Orhan Kemal. Everest Yayınları, 2013 (10 Basım).

**(http://turgaygumeli.blogspot.com.tr/2011/10/orhan-kemalin-gurbet-kuslar-roman.html)

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.