- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ALİ SALİ İLE RAMAZAN DİKMEN ÜZERİNE KONUŞTUK
Ramazan Dikmen, sevdiklerinin en güzel hatıralarında saklı kaldı vefatından beridir. Dikmen’i sözlerde, satırlarda, şiirlerde, öykülerde, anılarda yeşertti dostları/okurları.

14 Nisan 2016 Perşembe 15:34
Ramazan Dikmen'i yakından tanıyanlardan Ali Sali, ona dair Hatice Ebrar Akbulut'un sorularını cevapladı.
İnsan, ömrün bir göz kapamasıyla sona ereceğini bildiği zaman, bir daha göğsünün nefes alıp vermek üzere hareket etmeyeceğini bildiği zaman, iki dudağının arasını bir nefesçik olsun aralayamayacağını bildiği zaman, bir yaşama belirtisi olarak herhangi bir parmağını bile hareket ettiremeyeceğini bildiği zaman, hayat ne kadar güzel, ömür ne değerli şey oluveriyor. Ölüm hayatı anlamlı kılıyor. Sevdiklerimizle aramıza giriyor ölüm. Bir gün, kendi ölümümüz de girecek tüm sevdiklerimizle aramıza. Bir kalbimiz var ki, ölümün hak olduğunu biliyor. Ölümün bütün mahlûkatın yazgısı olduğunu biliyor. Ölümün sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, aşkı, ıstırabı, derdi, tasayı, ağlamayı, gülmeyi, sevinmeyi ne denli bereketli ve değerli kıldığını biliyor kalbimiz. Bilmeseydi eğer, ömrümüzün fihristine iri puntolu harflerle yazılan sevdiklerimizin ölümlerine nasıl katlanabilir, nasıl yaşayabilirdik? Ramazan Dikmen, sevdiklerinin en güzel hatıralarında saklı kaldı vefatından beridir. Dikmen’i sözlerde, satırlarda, şiirlerde, öykülerde, anılarda yeşertti dostları/okurları. Ölümün insanı değerli kılışını, Dikmen’in dostlarına bakınca bir kez daha anlıyor insan.
Ramazan Dikmen’i en güzel anlatanlardan birisi Alaeddin Özdenören’dir. Dikmen’in her zaman yanında taşıdığı tenhalığını anlatır Özdenören. Bu tenhalıkta, ne dostluklar, ne heyecanlar, ne coşkular, ne hüzünler gizlidir. Bu yönüyle Dikmen, tanındıkça keşfedilen bir kişiliktir. Tenhalığının ardında renkli bir kişilik saklıdır. Alaeddin Özdenören’in şu sözlerini bu mealde okumak gerekir: “Genel konulardan söz açardı ama içinden geçenleri umulmadık bir şekilde sezerek konuşurdu. Kendine özgü, renkli bir dil kullanırdı. Bu yüzden görüşlerini benimsemeseniz bile sevgi duyardınız.” Yine Özdenören, arkadaşlıklarına ve yakınlıklarına binaen Ramo diye seslendiği Dikmen’in kabına sığmayan bir vefa duygusu taşıdığını söyler.
Dikmen’in solgun bedeni ve naif ruhu bir kanser hastalığına yenik düşer. 10 Nisan 1997’de Hakk’ın rahmetine kavuşur. Ardında kalan eserleri, kendisine bir Fatiha gibidir. Zihnimiz onu öyküleriyle hatırlar en çok. Dikmen, az öyküsüyle çok uzun öyküler anlatıyor bana, sana, bize, hepimize…
Ramazan Dikmen’in bilinen yönlerini, bilinmeyen yönlerini, kısa ömrüne sığdırdıklarını, dostluklarını, yalnızlığında gizli olan coşkunluğunu, dinginliğini, öykülerini şair Ali Sali ile konuştuk. Söyleşimiz, bir şairin anlattıklarının yanında, bir akrabanın yakınlığını ve özlem dolu sözlerini içeriyor. Önden giden iyileri bir vesile ile anmak istedik. Ali Sali ile yaptığımız söyleşi, Ramazan Dikmen’e bir vefa olsun için, onu tanımak ve tanıtmak üzere bir yâd ediş olsun içindir.
Giden bir insanın ardından konuşmak, onu anlatmak zor olmalı… Ramazan Dikmen’in gidişi, Ali Sali’nin hayatında nasıl bir boşluk bıraktı?
Doğru, özellikle önden gidenlerin ardından konuşmak, onlar hakkında bir şeyler söyleyebilmek o kadar zor ki! Bizden önce gittikleri için zaten giden diyebiliyoruz. Onlar hakkında ne söylersek söyleyelim, söylediklerimizin hepsi onlar için taşıdığımız hisleri ifade etmenin ötesine geçemeyecek. Onları, onlarla birlikteyken nasıl görmüşsek, onlar hakkında olumlu/olumsuz nasıl hisler taşıyorsak söylediklerimiz bir yerde o hislerin ifade edilebilmesi gayretini taşır her zaman ve o gayreti taşıyacak da. Muhtemelen hislerimizi dile getireceğimiz, hislerimizde de her an yanılabilme ihtimalini taşıdığımız için olsa gerek kültürel hafızamızda yer etmiş, geleneğimizde önemli bir yer tutan “ölenin arkasından kötü konuşulmaz” sözü de bu nedenle söylenmiş olmalı. Bu söylediğim bir durum tespiti yapmaya yönelik, yoksa merhum ve mağfur Ramazan Dikmen için olumsuz his taşıdığımı ve bunları da dile getiremediğimi söylemek gayesini gütmüyorum.
![]() |
| Ramazan Dikmen |
Merhumun benim için taşıdığı anlam farklıydı. Her şeyden önce aramızda kan bağı vardı. İlaveten benim edebiyatla, şiirle bağ kurmamı temin eden üç kişiden biriydi. Bunların ötesinde ben Ankara’ya 1 Kasım 1982 tarihinde geldim. Ramazan Dikmen ise benden sadece üç yıl önce gelmişti Ankara’ya. Benim Ankara’yı tercih etmemin en önemli sebeplerinden biri de merhumun da içinde yer aldığı alabildiğine hasbi, alabildiğine samimi bir ortamın bu şehirde onlar tarafından tesis edilmiş olmasıydı. Bu hasbi ve samimi ortam 28 Şubat sürecine kadar varlığını sürdürdü Ankara’da. Neyse, bunlar bir başka bahs –i diğer. 28 Şubat süreciyle ilgili bir şeyler söylenmesi gerektiğinde dile getiririz bunları.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/soylesi/23793/ali-sali-ile-ramazan-dikmen-uzerine-konustuk
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.