04 Kasım 2025
  • İstanbul21°C
  • Ankara19°C
  • İzmir25°C
  • Konya22°C
  • Sakarya20°C
  • Şanlıurfa25°C
  • Trabzon18°C
  • Gaziantep25°C

ALİ UĞUR’U UĞURLADIK...

D. Mehmet DOĞAN

Siyah kapaklı bir kitap... Adı yok, yazarı yok... Sağ alt köşede küçük bir bukalemun resmi...

İşte Ali Uğur’un “Görünmeyen Önderler” kitabının kapağı!

Ali Uğur görünen bir önderdi. Talebelik yıllarında “Başbuğ Ali” olarak anılmış, sonraki yıllarda onu tanıyanlar da bu sıfatı ondan eksik etmemişti

Ankara’da 1970’lerin sonunda, Yazarlar Birliği’nin kuruluş yıllarında tanışmıştık. Sıcak, samimi, zekasının parlıklığı üç beş cümlelik konuşmasında bile hissedilen, durduğu yerde durmak bilmeyen bir “delikanlı”. Bu delikanlı sıfatı yatağa düştüğü günlerde bile ondan ayrılmadı.

Ali Uğur, 1970’lerin mücadeleli ortamında millî-dinî değerlerin savunucusu bir gençlik ve kanaat önderi oldu. Seyit Ahmet Arvasi’nin milliyetçi camiada meydana getirdiği dini duyarlılığı benimsedi. Siyonizm, masonluk ve emperyalizm karşıtı yazılarından dolayı takibata uğradı, sıkıntılı günler geçirdi.

Türkiye’nin yönetim sisteminde belirleyici olan uluslararası güçler ve içeride oluşturduğu oligarşik yapı onun vazgeçilmez konusu idi.

Cevval bir düşünce ve hareket adamı olan Ali Uğur, fikrî ve edebî çalışmalarını son ana kadar aralıksız sürdürdü. Fikir yanında şiiri de ihmal etmezdi. Çok güzel şiir okur, bilhassa Ahmet Haşim’in şiirlerini hakkını vererek okurdu. Kendi şirlerini Leylâname adlı bir kitapta toplamıştı.

Son görüşmemiz Türkiye Yazarlar Birliği’nin İstanbul Şubesinde bir fitne kazanı kaynatmak isteyenlerin üzerine celadetle yürüdüğü günlerde oldu.

Yazarlar Birliği’nin ilk üyelerindendi. Birlik Ankara’da değişmez mekânlarındandı. Hatay sokağındaki 40 metrekarelik “genel merkez”e günde kaç kere uğrardı? Hesabı güç.

12 Eylül darbesinden sonra genel merkezi bir yayınevi adına tuttuğumuz için kapatılamamıştı. Onun memleketinden getirdiği zeytinleri satıp kâr elde etme arzusu, bizim binaya kamufle etme niyetimizle birleşince, Havran zeytinlerinin kendine mahsus kokusu Yazarlar Birliği’nin resmi esansı haline gelmişti.

Elbette Ali Uğur bu ticaretten de kâr edemedi. Epey beklettikten sonra zeytinleri ucuz fiyata elden çıkardı!

Entelektüel yetenekleri tartışılmaz bir şahsiyet olan Ali Uğur, “sakıncalı piyade” olarak askerlik yapmış, orada kendisiyle zıt düşünen başka entelektüellerle de tanışıp dost olmuştu.

Hayatının sonraki dönemlerinde de, farklı düşünen fakat kaliteli dostlardan uzak kalmadı.

Bir davası, mücadelesi vardı. Bunun için elinden geleni yaptı. Hayatını mücadelesine hasretti. Bu yüzden ne işte, ne bürokraside muvaffak olamadı. Zaten böyle şeylerde muvaffakiyet de aramadı!

Halis niyetle, mücadele etti, dostluklar kurdu. Dostuklarının halisliğinden herkes emindi. Bir garip olarak ölmüştü ama, cenazesinde çok sayıda garip dostu vardı!

Allah rahmet etsin! Kavuşuncaya kadar onu çok özleyeceğiz!

02.01.2010 Yeni Akit

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.