ALİ URAL'DAN: ZAMAN BİLİNCİ VE KANDİL

"Hayati önem" daha başka nasıl ifade edilebilirdi! "Receb Allah'ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır." demiş Peygamber efendimiz. Zamanın mutlak sahibi, son elçisi ve O'nun yeryüzünü imarla sorumlu tutulan takipçilerinin vaktin kutlu halkalarından her çağda yeni bir mutluluk zinciri oluşturabileceğinin müjdesi değil mi bu! Bu zincirde bir halka olmak isteyenler ellerini bağlasın. Duaların geri çevrilmeyeceği beş geceden dördü bu aylarda. Bu zincirde bir halka olmak isteyenler ellerini çözsün. Özgürlük Allah'tan başka büyük tanımamakta.

Ay! Ay! Hakikatli ay! Diyoruz biz. Takviminin bütün zamanlarında gezdiriyor üç ayları. Adaletli bir taksimatı var; güneşin hareketine göre belirlenen aylara nispetle on bir gün önce tamamlıyor seneyi. Bunun için kameri sene, şemsi seneye göre otuz üç senede bir sene daha fazla devrediyor. Nerede mi adalet? Kameri aylar, şemsi aylarda olduğu gibi senenin aynı mevsimine değil değişik mevsimlerine rastlıyor. Böylece Receb, Şaban ve Ramazan bütün aylara ve mevsimlere konuk oluyor. Böylece zamanın her kesiti kutsalın ruhuyla mis gibi kokuyor. Zamanın pusulası Kâbe'nin içi Mutluluk Çağı'ndan bu yana Recep ayında ve Ramazan'da yıkanıp buhurlanıyor.

Yolculuğa çıkmak üzere olanların hayatlarını alıştıkları üzere devam ettirmeleri düşünülebilir mi! Hazırlıksız yola çıkmaya cüret edenlere cesur diyebilir miyiz? Ramazan tacını başımıza koymak için geldi Receb ve Şaban. Sultan olmaya hazırlamak için bizi. Özgürlüğüne zihnen hazır olmayanların azat edildikten bir süre sonra efendilerine geri döndüklerini kaydeden tarihçilerin tutkularından kurtulmak için Ramazan'ı bekleyenlere de söyleyecek bir şeyleri olmalı. Bu baş bu tacı hak ediyor mu? Zihnen ve ruhen hazırlanamazsak Ramazan'a, sefil köleler gibi sahte mabutlarımıza geri dönmeyeceğimize kim kefil olabilir.

Üç aylar "Birey" olmayı teklif ediyor bize. Bütün mazeretlerimizi elimizden almak için yineliyor teklifini yaz, sonbahar, kış ve ilkbahar. Müslüman birey inşa edilmeden Müslüman bir toplumun inşasının hayal olduğunu sezdiriyor bu teklif. İyi insan olmayı sağlamayan bir imanın sahiciliğini sorgulatıyor. "En iyimiz kim?" sorusunun cevabını bencillikle, hırsla, yarışla ararken birey olamayan biz, "İnsanlara en çok yararı dokunanınız!" diyen O Sevgili Peygamber'i nasıl anlayacağız!

Dağ, taş, ırmak ve deniz şikâyetçi bizden. Temiz kalmak için direnen tabiata, çöplerle, sanayi artıklarıyla ve plastikle saldırılarımızı sürdürürken "Birey" olduğumuzu söyleyebilir miyiz! Köpekler, kediler, kuşlar, balıklar ve arılar şikâyetçi bizden. Aldatmanın çıtasını hayvanlara kadar çıkartmışken "Birey" olduğumuzu söyleyebilir miyiz! Komşumuz, ortağımız, arkadaşımız, müşterimiz şikâyetçi bizden. "İnsan"ı çürüterek "Birey" olduğumuzu söyleyebilir miyiz!

Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü gibi taze zaman. Çamuru kurumamış âdemlere gündüzlerini ve gecelerini gönderiyor. Her gün sıkıca kavranabilecek bir ip, her gece dalgaların arasında inip çıkan bir filika... Dönüş vakti ilan edilirken hoparlörlerden hâlâ saatine bakıyorsun. Hafızayı güncellemek için geldi üç aylar, sahte programlarına el konulmak üzere. Bütün ertelemeler bitti, alacaklıların kapıda, hâlâ hesaplarını toplayıp çıkarıyorsun. Gel bir milat olsun hayatımızda, doğalım. Kandil simidini bırak şimdi, bak kandilleri yandı minarelerin. Mesaj çekmeyi bırak, şimdi dua vakti...

Peygamber Efendimiz üç ayların başında şöyle dua ederlerdi: "Ey Yüce Allahım! Receb-i Şerifi ve Şaban-ı Şerifi hakkımızda hayırlı ve bereketli kılıver. Cümlemizi/cümle ümmet-i Muhammedi sağlık ve afiyetle Ramazan-ı Şerife eriştiriver."

27.05.2012 Zaman