“ANDIMIZCI”LAR “PARTİ KAPATILMASIN” MI DİYOR?

Dünya hızlı dönüyor ve son haftanın cepheleşmeleri bize fikirlerimizi netleştirme fırsatı sunuyor. Önceki yıllarda andımızın uygulamadan kaldırılmasını isteyen bazıları âniden hızlı “andcı” olduverdiler.

Bir zamanlar totaliter döneme mahsus bir uygulama olarak gördükleri andımızı başlarının tacı yaptılar.

Buna sırf siyasetin cilvesi mi diyelim?

Tesadüfe bakın ki bunların ekseriyeti, Refah Partisi kapatılırken, “oh olsun” diyenlerdi; en özgürlükçüsü konuyu geçiştirenlerdi. Şimdi bunlar külliyen “parti kapatılmasıncılar” safında yer aldı.

Hele parti başkanlığı ile mest hanımağa gürül gürül andımız okuduktan sonra, “parti kapatmak da neymiş” demesin mi?

Elbette parti kapatılmasın! Bizim de temel fikrimiz bu!

Siyasetin sâlim sularda seyredebilmesi için bu gerekli.

Samimi fikrimizi açıklayalım: Bahsi geçen gerçek bir “parti” ise kapatılmasın!

Bu “Parti”nin ne olduğunu, Diyarbakır anneleri bütün çıplaklığı ile fâş ettiler. O annelerin ahı ayyuka çıktı. Bunlardan tık çıktı mı? Ellerinden gelse, Diyarbakır’daki parti merkezlerinin önünde bekleyen anneleri bir kaşık suda boğacaklar.

Çocukları teröristlere teslim eden örgüt şimdi bize partiymiş numarası çekiyor!

Aslında onların numara çektikleri filan yok. Çünkü PKK da “parti”! İşte Türkçe açılımı: Kürdistan İşçi Partisi! Onların ideal partisi!

Bu noktada “parti kapatılmasın” demek, oraya kadar gidiyor.

Şöyle düşünelim: Faraza yahut varsayalım ki, bir güzide partimiz IŞİD’e eleman temin ediyor. Masum yavrularımızı alıp onlara teslim ediyor…

Bu parti kapatılmasıncılar yine koro halinde “parti kapatılmasın” mı diyecekler?

Kapatma davası açılan parti gerçekten “demokrat” mı? Gerçekten “Türkiye’nin partisi” olabildi mi? Terör konusunda net bir fikir ortaya koyabildi mi?

Hadi önce bu soruyu cevaplayalım.

Elin Alamanı bile bu sorunun cevabını biliyor: “Almanya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, 'HDP'nin, AB'nin terör örgütü listesinde yer alan PKK ile arasına net şekilde mesafe koymasını bekliyoruz!” denildi.

Türkiye’nin hangi milli konusunda bu “Parti” Türkiye lehinde bir görüş beyan etti? Doğu Akdeniz konusunda mı? Kıbrıs konusunda mı? Suriye konusunda mı?

Ermenistan’ın saldırgan tavırları karşısında bu partinin Azerbaycan’ın yanında durduğunu gören var mı? ABD Suriye’deki savaş aygıtı PYD’yi üzerimize saldığında bunlar Türkiye’nin yanında mı saf tutacaklar, yoksa ABD’nin mi?

Mesele burada düğümleniyor. Her defasında düşmanın sesinle ses veren, hem de Meclis içinde, bunlar değil mi?

Amerikan saldırganlığı Türkiye’ye karşı iki sopa kullanmak için hazırlık yapıyor. Birincisi kapatma davası açılan partiyle paralel çalışan Suriye’deki “parti”, ikincisi, Yunanistan.

PYD’nin açılımı nedir? “Demokratik Birlik Partisi”! 

ABD iki yere yığınak yapıyor: Suriye’ye ve Yunanistan’a.

Yeni ABD başkanı, Türkiye’yi iki taraftan sıkıştıracak. Güneyden ve batıdan. Aslında üçüncü bir taraf vardı, kuzey doğuda Ermenistan. Ermenistan Azerbaycan’a saldırmak hatasını işledi ve ölümcül bir hamle yaptı. En azından şu sıralar Türkiye’ye karşı kullanılabilme yeteneğini kaybetti.

Türkiye’nin hiçbir iç meselesi tam mânasıyla “iç mesele” değildir!

Mesele şudur: ABD içeriden hangi âletleri kullanarak ülkemize nizamat vermek isteyecek? Hangi partiler? Hangi dernekler, vakıflar, sendikalar?

ABD’nin harim-i ismetimize uzanacak sopalarını kırmak için tedbiriniz nedir?