28 Eylül 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara22°C
  • İzmir23°C
  • Konya24°C
  • Sakarya19°C
  • Şanlıurfa28°C
  • Trabzon20°C
  • Gaziantep27°C

ANKARA; KOYU GRİ RENKLİ ŞEHİR

Fahri TUNA

ankara0001Ankara; Koyu Gri Renkli Şehir

 

A.

Anka.

Ankara.

A, yani ilk, yani baş, yani Cumhuriyetin ilki, Cumhuriyetin başı, başkenti.

Cumhuriyetin mabedi, mabet şehir.

Belki de ondan, mabetsiz şehir.

Ata-şehir.

Kulesi bile Ata-kule.

Plan şehir; planlanan, planlı şehir.

Düz, düzen, düzenli şehir.

Mem-şehir, memur şehir, memur şehri.

Ankara; planlı, düzenli, memur şehir.

Hatta mâmur şehir.

Her tarafından “devlet” kokusu yükseliyor.

Buram buram, duman duman, sisli puslu “devlet” kokuyor.

Soğuk şehir, demir şehir.

Adını “Angora keçisi”nden almış derler; özgürlüklere yeniliklere farklılıklara karşı “inatla direnişi” ondan mı dersiniz.

Meclisi var, güya “milletin meclisi”; güya “milletin vekilleri”yle dolu meclis; güya “milletin mutluluğu”nu esas alan meclis. Sanırsınız ki kanunlar Mardin’deki belediye emeklisi Şeyhmus amcanın, Muğla’daki SSK emeklisi Hatice teyzenin, Kars Arpaçay’dın dağ köyünde yaşayan Karabey emminin mutluluğunu düşünerek, hissiyatını hissederek çıkartılıyor; acaba bir istatistik yapılsa, kaç kanun AB isteğiyle, kaç kanun bilmem ne kurumunun isteğiyle, yüz de az bilmem kaçı da milletimizle ilgili çıkartılmış son elli yılda, ortaya çıksa.

Bir meclis düşününüz; adı da “millet meclisi” üstelik, milletinin bayanlarının üçte ikisi başörtü taksın ama mecliste – yanlışlıkla bile- tek bir başörtülü milletvekili olamasın. Bu ucube meclisin bulunduğu şehrin adıdır Ankara işte. O meclis ki ona bir Ermeni, bir Süryani, bir Rum milletvekili bile giremesin. Onda ana muhalefet partisi genel başkanı – zavallıcık- “Kürt” ve/veya “Alevi” olduğunu bile söyleyemesin.

Hükümeti de var ya, sanırsınız ki “Ankara’ya hâkim” hükümet; - ki en güçlüsü de bu hükümet olduğu hâlde – yapabileceği “Ankara’nın müsaade ettiği” sınırlar çerçevesinde “hükümetçilik” oynamak.

Demokrasi diyeceksiniz, ağzınızı her daim özgürlükle açacaksınız, vekillere hukukun üstünlüğü diye bas bas yeminler ettireceksiniz ama; milletin seçtiği Başbakan bir akşam eşini de alıp ülkenin en yaşlı/büyük tiyatro oyuncusuna “geçmiş olsun”a gitmeye kalkacak, “senin eşinin başı örtülü” diye hastanenin kapısından sokulmayacak, üçüncü sınıf vatandaş muamelesi görecek; adına da “çağdaş  demokrasi” diyeceksiniz.

Yok Ankara yok.

Buram buram hukuk, buram buram adalet, buram buram bürokrasi, buram buram para kokan Ankara.

“Milletin temsilcisi gidip” de “milletin temsilcisi dönenemeyen”lerin şehri Ankara.

“Para”nın, “güç”ün ve “entrika”nın çoğu kez “hukuka”, “millete” ve “vefaya” galip geldiği şehir Ankara.

Kulakları “menfaate”, “çıkara” daima açık, “fakirin”, “kimsesizin” sesine daima kapalı Ankara. Bir gün “milletin hükümeti” mi geldi, “fakirin sesine kulak kabartan” bir başbakan mı geldi, “öksüzlerle yetimlerle şehit çocuklarıyla iftar açan bir Cumhurbaşkanı mı seçildi, ona da “tez zaman”da ve türlü “Bizans oyunları”yla haddini bildiren, hizaya sokan Ankara.

Caddelerinde “diplomasi”, koridorlarında “taktik”, kulislerinde “menfaat”lerin konuşulduğu, bölüşüldüğü, üleşildiği şehir Ankara.

Üzerine karaların çöktüğü, kargaların uçuştuğu, kartalların üşüştüğü, şehir Ankara.

Suyun bilinmediği, martıların görülmediği, boğazın geçilmediği şehir Ankara.

Yahya Kemâl merhumun diliyle; “İstanbul’a dönüşü” hep en güzel şehir Ankara.

Halbuki “Hacı Bayram” sendedir; “Mustafa Kemâl” senledir; “ilk meclis” senindir.

Yemen’den Bosna’ya, Taşkent’ten Üsküp’e; bütün bir “millet”in gözü, gönlü, duası “sana”, senle” ve “senin için” ey Ankara.

İtiraf et; koyu gri renkli bir şehirsin sen Ankara.

A-kara, Ma-kara.

En-kara.

Ankara.

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.