- Hakkımızda
 - TYB Ödülleri
 - Genç Yazarlar Kurultayı
 - Kitaplık
 - Ahlâk Şûrası
 - Yazar Okulu
 - Mehmet Âkif Ersoy
 - Türkçe Şûrası
 - Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
 - Yayınlar
 - Söyleşi
 - Şube Haberleri
 - Salgın Edebiyatı
 - Haberler
 - Şiir Şölenleri
 - Mesnevi Okumaları
 - Kültür & Sanat Haberleri
 - Kültür Kervanı
 - Kırklar Meclisi
 - Duyurular
 - Biyografiler
 
04 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
 - Ankara20°C
 - İzmir21°C
 - Konya19°C
 - Sakarya21°C
 - Şanlıurfa25°C
 - Trabzon18°C
 - Gaziantep25°C
 
ARAP BAHARI BİR BATI PROJESİ DEĞİLDİ
Parti eski milletvekili gazeteci-yazar Resul Tosun, Milat Gazetesi için, Arap Baharı Anayasalarında; İslam, laiklik, demokrasi, insan hakları kavramlarını derinlemesine inceleyen bir analiz hazırladı… ARAP BAHARI ANAYASALARI- Resul Tosun Batı dünya

Diğer ülke yönetimleri de gösterilerin ülkelerine sıçramaması için benzer iyileştirmeler yaptı.
Arap halkları demokratik ülkelerdeki insan hakları ve özgürlüklerine gıptayla bakıyor kendi ülkelerinde uygulanan baskıcı yönetimlerden kurtulmayı arzuluyorlardı/arzuluyorlar.
Bu arzularının gerçekleşmesini sağlayacak gerekli adımı atmak için sosyal dokunun her ülkede yeterli olmadığı da bilinen bir gerçek.
Devrimin Tunus’ta başlamış ve başarılmış olmasının sosyal dokuyla doğrudan ilişkili olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Diğer beş ülkede de devrimin başlaması ama başarıya ulaşmamış olması da tek faktör değilse de sosyal dokuyla yakından ilişkili.
Arap Baharı’nın bir batı projesi olmadığının, yerli hareketler olduğunun, batının bu hareketleri etkisiz kılmak için sürekli devrede olduğunun altını kalın çizgilerle çizmek gerekir. Batı bırakınız Arap Baharı’nı organize etmeyi ya da destek olmayı batının ajanları canlarını zor kurtarmışlar, kendilerini ancak MİT’in yardımıyla kurtarabilmişlerdir.(27 Mart 20014 Takvim, Ergün Diler)
Tunus hariç diğer beş ülkedeki gelişmeler Arap Baharı’nı batının desteklemediğini aksine engellemek için gayret sarf ettiğini göstermektedir. Tunus’da da devrimin önünü kesme faaliyetlerini sürdürdüler. Tunusluların basıreti batının oyununu bozdu.
Bunun en canlı örneği Mısır’dır. Devrimin başarıya ulaştığı ve seçimlerin yapıldığı bir ülke oldu Mısır. Lakin seçilenler batının ve Ortadoğu’daki karakolunun hoşuna gitmemişti. Dün Mübarek yönetiminden müşteki olan Mısır bugün Mübarek yönetimini mumla aratacak bir baskı rejimine dönüştü.
Batı güdümündeki Körfez ülkelerinin Mısırdaki askeri darbeye destek vermeleri devrimin ülkelerine sıçramaması için devrimi başarısızı kılma amacına yöneliktir. Körfez ülkeleri iki korku arasında yaşamaktadır birisi devrimin ülkelerine sıçraması diğeri İran tehdidir.
Libya’da devrimin başarıya ulaşmaması için her gün yeni güvenlik problemlerinin zuhuruna şahit oluyoruz.
Yemen’de körfez ülkelerinin baskısıyla bir mutabakat sağlandı görünüyor olsa da orada da devrim amacına ulaşabilmiş değildir.
Bahreyn’deki durum diğerlerinden biraz farklı. Bahreyn, İran-Suudi Arabistan rekabetinin kızıştığı bir alana dönüştü. Suudi Arabistan Bahreyn yönetimini, İran ise tamamı şii olan göstericileri destekliyor.
Suriye ise devrimin bir batı senaryosu olmadığının en bariz şekilde tebellür ettiği ülke oldu. Suriye’de de devrim başarıya ulaşmış olsaydı tıpkı Mısır ve Tunus’da olduğu gibi İslami yönü ağır basacak iktidarlar ortaya çıkacağını gören batı dünyası Esed rejimini muhalefete tercih etti. Esed de batıyı haklı çıkarmak için sokak ortasında kelle alan IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) gibi bazı grupların önünü açarak muhalefeti batı kamuoyu nezdinde mahkum etmeyi başardı.
Körfez ülkelerinin muhalefeti desteklemesinin altında devrimi desteklemek değil, Esed’i destekleyen İran korkusu yatmaktadır. İran, körfez ülkelerini Irak ve Suriye’de yönetimler, Yemen’de Husiler ve Lübnan’da Hizbullah vasıtasıyla ablukaya almıştır.
Hülasa Arap Baharı adı verilen devrimden geriye sadece Tunus örneği kalıyor.
Önemli olan anayasa mı uygulayıcı mı?
22 Arap ülkesinden 14’ünde cumhuriyet diğerlerinde ise krallık emirlik sultanlık adı altında monarşi var.
Garip olan ise bazı monarşilerdeki vatandaşlar adı cumhuriyet olan rejimlerden daha mutlular, daha fazla insan hak ve özgürlüklerine sahipler.
Dolayısıyla sorun cumhuriyet ya da monarşi olmaktan kaynaklanmıyor.
Anayasa dersen 22 ülkenin hepsinin anayasası var. Bu anayasaların hiçbiri halk temsilcilerinin görüşü alınarak yapılmış anayasalar değil. Yukarıdan aşağıya dayatılan anayasalar. Bununla birlikte hemen hepsinde vatandaşlar önemli haklara sahipler. Lakin uygulamada bu haklardan eser yok.
Sorun uygulayıcılarda.
ILIMLI İSLAM PROJESİ
Öte yandan devrim hareketinin Ilımlı İslam projesiyle alakalı olma ihtimali de çok düşük. İslam ülkelerinin hiçbirinde hele Arap ülkelerinin hiçbirinde İslam sorunu diye bir şey kesinlikle yok, sorun tamamıyla uygulayıcılarla ilgili.
22 Arap ülkesinin 21 inde doğrudan ya da dolaylı olarak İslam zaten anayasa gereği teşri kaynağı. Ama buna rağmen uygulamada İslam aleyhtarlığının hâkim olduğu ülkeler hiç de az değil. Sorun dini değil sorun tamamen siyasi. Halka rağmen yönetim sorunu.
Bu bağlamda Arap ülkelerinin laiklik veya karşıtlığı diye de bir sorunu yok. Çünkü hiçbiri laikliği benimsemiş değil ve devrimcilerin de laiklik getirmek gibi bir isteği hiç olmadı.
Diktatör anayasaları bile devletin dininin İslam olduğunu kabul etmiştir.
Çünkü İslam topluluklarının hiçbirinin laiklik talebi yoktur, olmamıştır, bu yüzden baskıcı sistemler bile devletin dininin İslam olduğunu kabul etme ihtiyacı hissetmişlerdir.
Devrimden sonra anayasa yapan iki ülke Tunus ve Mısır anayasalarına devletin dini İslam’dır maddesini koymuşlar laikliğin yanına bile uğramamışlardır. Hatta askeri darbe yapan General Sisi’nin yaptırdığı anayasa İslam şeriatını teşri kaynağı olarak kabul etmiş ve İslami kimliği itibarıyla zahirde Tunus’tan birkaç adım ileri gitmiştir.
ARAP BİRLİĞİ ÜYELERİNİN DİNE BAKIŞI
Şimdi Arap Birliği üyelerinin dine bakışlarını anayasalarından yola çıkarak özet halinde ele alalım.
1-Bahreyn Krallığı مملكة البحرين
Başkenti Mename, nüfusu 1 milyon 234 bin, milli geliri 28 milyar dolar, fert başına 27.000 dolar düşüyor.
Anayasanın ikinci maddesi devletin dininin İslam ve temel yasama kaynağının İslam Şeriatı olduğunu belirliyor.
 
Bahreyn’deki durum diğerlerinden biraz farklı. Bahreyn, İran-Suudi Arabistan rekabetinin kızıştığı bir alana dönüştü
2-Birleşik Arap Emirlikleri دولة الإمارات العربية المتحدة
Başkent Ebu Dabi, nüfusu 7 milyon, milli gelir 179 milyar dolar, kişi başına 36.000 dolar düşüyor.
Anayasanın 7. Maddesi devletin dini İslam’dır, İslam şeriatı yasama kaynağıdır şeklinde.
 
3- Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti 'الجمهورية الجزائرية الديمقراطية الشّعبية'
Başkent Cezayir, nüfusu 34 milyon, milli geliri 233 milyar dolar, fert başına 6.800 dolar düşüyor.
Anayasanın İkinci maddesi: ”İslam devletin dinidir.”
4-Cibuti Cumhuriyeti جمهورية جيبوتي
Başkent Cibuti, nüfus 800 bin, milli gelir 619 milyon dolar, fert başına, 1.878 dolar düşüyor.
12 maddelik kısa anayasasında cumhurbaşkanı seçimi ele alınmış ve hiçbir dine vurgu yapılmamıştır.27 Haziran 1977 tarihli düzenleyici kanun anayasa olarak kabul edilmiştir.
5-Fas Krallığı المملكة المغربية
Başkent Rabat, nüfus 32 milyon, milli gelir 145 milyar dolar, fert başına 4.604 dolar düşüyor.
Anayasanın başlangıcında “Fas bağımsız bir İslam devletidir.” yazar.
Altıncı maddesi de: “ İslam, devletin dinidir.” şeklindedir.
6-Filistin Ulusal Yönetimi السلطة الوطنية الفلسطينية
Başkent Ramallah, Gazze, nüfus 4 milyon 136 bin, milli gelir 12 milyar dolar, fert başına 2.900 dolar düşüyor.
Dördüncü madde:” İslam Filistin’in resmi dinidir, İslam şeriatı ilkeleri yasamanın ana kaynağıdır.”
7-Irak Cumhuriyeti جمهورية العراق
Başkent Bağdat, nüfus 31 milyon, milli gelir 111 milyar dolar, fert başına 3.570 dolar.
İkinci madde:
“Birinci fıkra:İslam devletin resmi dinidir ve temel yasama kaynağıdır.
a.İslam ahkamının sabitelerine aykırı kanun yapılamaz.
b.Demokratik ilkelere aykırı kanun yapılamaz.
c.Bu anayasada belirtilen hak ve temel hürriyetlere aykırı kanun yapılamaz.
İkinci fıkra:Anayasa Irak halkının çoğunluğunun İslami kimliğini korumayı garanti eder. Aynı zamanda Hristiyan, Ezdi ve Saibi gibi diğer dinlere mensup olanların inanç ve ibadet dahil bütün dini hakları garanti altındadır.
2. bölüm yarın...
Milat Gazetesi
- Geri
 - Ana Sayfa
 - Normal Görünüm
 - © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
 
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.