- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ARDAN ZENTÜRK'TEN: İSLAM DÜŞMANLIĞI
Anne Frank, çocukluğumun anılarından süzülüp karşıma çıkıverdi!.. Televizyonumuzun olmadığı yıllardı ve radyoda “Arkası Yarın” vardı...

Bütün anıların yaşandığı Amsterdam’ın bir kanal boyunca uzanan Prinsengracht sokağındaki eve girdiğimde ruhumdaki ağırlığın arttığını hissetim. İki buçuk yıla yakın bir süre büyük bir umutla bu sığınakta yaşamış sonra toplama kamplarında yok olup gitmiş insanların sanki gölgelerinin arasından süzülerek yürüdüm... Kullandıkları mutfağa dokundum, gökyüzünü görebildikleri tek pencereden dışarının nasıl göründüğünü anlamaya çalıştım...
Nefretin... Ayrımcılığın... Şiddetin... Ne anlama geldiğini bir kez daha fark ettim...
Bir garip dünya
Liberal dostum, Hollanda reklam sektörünün önde gelen isimlerinden Jos Peters, günümüz Hollanda’sında yaşanılan garip gelişmeyi çok güzel anlattı: “Irkçılar ortaya çıktılar, Müslümanlar başta diğer kültürlerden bu ülkeye gelenlerin Avrupa kültürünü yok ettiklerini, geleceğimizin tehlike altında olduğunu söylediler. Zamanla gördük ki, asıl, kendi kültürümüz ile baş başa kalma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Ötekinin olmadığı bir dünya, bizim için diktatörlüğün başlangıcıdır...”
Hangi kitap, efsanevi “Hollanda hoşgörüsünü” Jos’un bu sözleri kadar net anlatabilir?..
Vatikan’ın dini radikalizmine karşı durmuş, Protestan düşünce geleneğinin kalesi olmuş Hollanda, aslında, yaşam karşısında hoşgörülü olmanın sembolü olarak tanınıyor...
Ama, bu ülkede ırkçı partinin seçmen desteği yüzde 30’lara tırmanıyor!..
Oysa, işgal günlerinde, bu ülkenin liman işçileri, Yahudiler’in bir gecede toplanıp trenler ile meçhule doğru gönderilmesini 2 günlük grevle protesto edecek kadar yürekli insanlardı... Torunları nasıl ırkçı olabildi...
Geert Wilders denilen adam
Hollanda’nın geleceğindeki en önemli siyasi aktör olarak değerlendirilen ırkçı Özgürlük Partisi’nin lideri Geert Wilders bütün stratejisini şu slogana dayandırdı: “Ben Müslümanlar’dan değil, İslam’dan nefret ediyorum...”
Ona göre, Avrupa’nın karşılaştığı en büyük tehdit İslam’dan kaynaklanıyor ve Avrupa ülkeleri Müslümanlar’ı topraklarına kabul ederek bu tehdidi sokaklarına taşıyorlar. Wilders’a göre, eğer Müslümanlar Hollanda’da yaşamak istiyorlarsa, Kur’an-ı Kerim’den ayrılmak zorundalar!..
Avrupa, Hollanda topraklarında, İslam’ın bir din değil, diktatörlük amaçlı bir siyasi hareket olduğunu söyleyecek kadar alçalan bir ırkçının, rezil bir düşünce yapısının yükselişine sahne oluyor...
Yahudi lobisi bağlantısı
Geert Wilders iki yıl İsrail’de yaşamış. İsrail’in sınırlarını genişletmesini, Ürdün’ün Filistin devletine dönüşmesini ve İsrail’deki Müslümanlar’ın da Ürdün’e gönderilmesi gerektiğini savunuyor!.. İddialar, partisinin Amerika’daki Yahudi lobisinden hatırı sayılır mali destek aldığı yönünde... 16 Ocak 2011’de yaptığı açıklamada bakın ne diyor: “Eğer bir gün Kudüs Müslümanlar’ın eline geçerse, kısa zamanda Atina ve Roma’nın da düşeceğinden emin olabiliriz. Yahudiler’in Kudüs’te sürdürdükleri haklı savaş bir toprak savaşı değil, ideolojik savaştır...”
Anne Frank’ın kenti Amsterdam’a faşizm başka bir kılıkta girmiş durumda... O, artık Yahudileri değil, Müslümanlar’ı hedef alıyor...
Yarın, Ayşe, Fatma, Emine veya Muhammed, Ali, Ömer’in hatıra defterleriyle karşılaşmak istemiyorsak, dikkatli olmak zorundayız...
14.07.2011 Star Gaz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.