- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
01 Kasım 2025- İstanbul20°C▼
- Ankara15°C
- İzmir25°C
- Konya20°C
- Sakarya21°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon19°C
- Gaziantep25°C
ATA ATUN'DAN: IŞİD KİM VE NE YAPMAK İSTİYOR (2)
IŞİD küresel cihadın bir parçası ve kontrol altına alınabilecek bir topluluk veya da güç değil.

IŞİD küresel cihadın bir parçası ve kontrol altına alınabilecek bir topluluk veya da güç değil. Belli bir inanca ve ideolojiye bağlı olması ve bu inanışların değişebilir olmaması nedeni ile çizdiği çizgi ve belirlediği hedefi çok yalın ve belirgin. Değişmesi ve çizgiden dışarı çıkması mümkün değil.
Bölgedeki varlığı ve hedefine ulaşması, iç çatışmaların devamı ile doğru orantılı. Bölgedeki iç çatışmalar bitmeye ve son bulmaya yüz tutsa bile, IŞİD hedefine ulaşmadıkça son bulması mümkün görünmüyor. Ya IŞİD kökten yok edilecek ya da bölgede “Irak Şam İslam Devleti” kurulana ve tanınana kadar iç çatışmalar ve kaos devam edecek. Bunun ortası yok.
IŞİD, Türkiye’nin demokrasi ile yönetilmesi nedeni ile Türkiye’ye pek sempatik bakmıyor ve arası da çok iyi değil. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’den Türkiye sınırları içine ulaşan top mermileri nedeni ile bu mermilerin kaynağı olarak tespit edilen IŞİD konvoyunu vurması -şimdilik- arayı daha da bozmuş durumda. Her ne kadar bu olay sonrasında IŞİD Suriye toprakları içinde yer alan ve Türk toprağı olarak uluslararası tanınmışlığı bulunan Süleyman Şah Türbesi’ne saldırı düzenleyeceğini açıklamışsa da, halen daha bunu gerçekleştirmiş değil. Şu anda Irak toprakları içinde hedeflediği yerleri ve bölgeleri ele geçirmek çabası içinde. Bu nedenle de önce başkent Bağdat’ın bazı mahalle ve bölgelerini ele geçirip taban oluşturmak ve sonra da Şii’ler için kutsal topraklar olarak addedilen Kerbela ve Necef’i ele geçirmenin hazırlığını yapıyor.
Buna ilaveten Türkiye’nin NATO gücü içinde yer alması da IŞİD’in canını sıkan bir başka konu. IŞİD, Avrupa’yı ve ABD’yi kâfir sınıfına koyduğu için onlarla işbirliği yapan ülkelere de çok sıcak bakmıyor, tabii şimdilik. Her ne kadar ideolojileri sabit ve tek yönlü ise de küresel çıkarlar bazen üzeri örtülmüş sahte davranışlar yapılmasına da neden olabiliyor.
30 Eylül 2013 günü Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin IŞİD’i terör örgütü listesine alması, Türkiye’nin de IŞİD’e sempatik bakmadığının net kanıtı.
IŞİD’in Suriye stratejisi çok açık ve net. Esad yönetimi ile iyi geçinmek, muhaliflerin Suriye yönetiminden kopardıkları toprakları ele geçirerek Suriye sınırları içinde kalıcı ve süreğen bir yönetim kurmak ve bu yönetimin sınırlarını uygun zaman içinde Irak, Ürdün ve Filistin toprakları içinde genişleterek kalıcı ve güçlü bir şeriat devleti kurmak.
IŞİD’ın ayakta durabilmesi ve etkinliğini sürdürebilmesi, üzerinde katıksız şeriata dayalı bir devlet kurup, 1916 doğumlu Sykes-Picot Anlaşması kökenli sınırları kaldırıp yerine yeni sınırları belirleyeceği topraklara bağlı.
Kerbela ve Necef de Bağdat gibi yutulması kolay olmayan lokmalar. Her ne kadar IŞİD, Basra yöresinde başarılı olmuşsa da, bu başarının arkasında eski Baascıların, Nakşibendî Tarikatı ordusunun ve yöredeki etkin Sünni aşiretlerin daha evvelden El Kaide’ye verdikleri desteği IŞİD’e vermeleri yatıyor. IŞİD’in Kerbela ve Necef’e saldırması Irak’ta büyük boyutta yeni bir kanlı mezhep çatışmasının başlamasına neden olacak.
Şimdilik IŞİD’in arkasında tüm parasal gücü ile Suudi Arabistan, Kerbela ve Necef’te yaşayan Şii’lerin arkasında da İran durmakta. Bağdat’ta ise bir ayağı çukurda Maliki yönetimi var.
ABD, Irak’a ve IŞİD’e insansız uçaklarla veya da kara ordusu ile müdahaleyi şimdilik düşünmüyor. ABD’ye göre Irak’ta her şey altüst olmuş durumda ve neresinden tutulup düzeltilebileceği de pek belli değil. Bu nedenle de olaylara uzaktan bakmayı ve bulaşmamayı tercih ediyor.
Ortadoğu içinden çıkılmaz bir kaos ortamına sürüklenmiş durumda. Taşların yerine oturması ve bölgeye barışın gelmesi epey uzun bir zaman alacak gibi...
12.08.2014 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.