27 Nisan 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara21°C

ATİLLA YAYLA'DAN: HDP’NİN DİLEMMASI

Şiddet ile uygarlık arasında zıt bir ilişki var. Şiddetin artması uygarlığın gerilemesi, azalması uygarlığın ilerlemesi sonucunu veriyor. Bu durum, hem grup içi hem de gruplar arası şiddet bakımından geçerli.

Atilla Yayla'dan: HDP’nin dilemması

01 Ağustos 2015 Cumartesi 10:37

Bununla beraber, şiddetin toplumsal hayatta sıfırlanması neredeyse imkânsız. Gerek tabiatlarından kaynaklanan gerekse dışardan gelen faktörlerin tesiriyle insanlar birbirlerine karşı tek tek veya topluca şiddete yönelebiliyor.

 

İnsanlık tarihinde şiddetin bazen arttığını bazen nispeten gerilediğini biliyoruz. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi, şiddetin tarihteki en düşük seviyeye düştüğüne şahit olmakta. Ancak, dünya coğrafyasında yer yer yoğunlaşmış şiddet yaşanmakta. Şu sıralarda Ortadoğu böyle bir manzara veriyor.

 

Ne yazık ki, Türkiye de uzunca bir süredir özellikle Kürt meselesi etrafında bir şiddet sarmalında salınıyor. İnsanlar ölüyor. Öfkeler kabarıyor, nefretler derinleşiyor. Bu çok üzücü bir durum.

 

HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde barajı geçmesi başka birçok kimse gibi benim de sözünü ettiğim şiddet sarmalından çıkılacağı yolundaki umudumu kuvvetlendirmişti. Demokratik siyaset şiddetin dışlanmasına dayanır; sorunların konuşularak, alıp vererek çözülmesini gerektirir. Kürt meselesinde bunun yapılamamasının iki cepheli sebepleri vardı. İlki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin konuyla ilgili politikalarının siyasetçiler değil güvenlik bürokrasisi tarafından belirlenmesiydi. İkincisi ise, Kürt hareketinin politikalarını belirleyenlerin hareketin silahlı kesimi olmasıydı.

 

2007 seçimlerinden itibaren yaşanan gelişmeler siyasî rejimimizde ilk defa politikacıların güvenlik bürokrasisine üstün konuma geçmesini sağladı. Oslo görüşmeleri ve nihayet barış/çözüm süreci bu sayede gerçekleşebildi. Kesin bir sonuca ulaşabilmek için benzer bir gelişmenin Kürt hareketinde de vuku bulması gerekirdi. Öcalan'ın öncülüğünde bu istikamette bazı adımlar atıldı. Bu çerçevede, HDP doğru bir projeydi. Sanırım Öcalan'ın istediği sadece Kürt meselesine odaklanmayan ve Kürt meselesinde siyaseti kullanan, Türkiye'nin her sorunuyla ilgilenen ve her yerde varlık gösteren bir siyasî parti oluşturmaktı. 7 Haziran seçimlerinin sonuçları projenin bir anlamda başarılı olduğunu gösterdi. HDP oylarını ikiye katlayarak TBMM'ne girdi. Bütün sorunlara rağmen bu gelişme Kürt tarafında da artık iplerin silahlı adamların elinden çıkıp siyasetçilerin eline geçeceğinin bir işareti olarak yorumlanabilirdi.

Devamı için: http://www.yenisafak.com/yazarlar/atillayayla/hdpnin-dilemmasi-2018426

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.