- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
AYDINLARIN BÜROLARI GİBİYDİ KIRAATHANELER
Kıraathaneler, geçmişte en önemli iletişim merkezleri arasındaydı, hatta kamuoyu oluşturan mekânlardı. Ayhan Çiftçi yazdı.

20 Ocak 2016 Çarşamba 14:08
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Kaç nesil ve kaç terbiye burada birleşirdi” dediği kıraathaneler, geçmişte en önemli iletişim merkezleri arasındaydı, hatta kamuoyu oluşturan mekânlardı. Adını kıraathane isminden alarak “Küllük” isminde dergi dahi çıkarılmıştı. Farklı kuşakları bir araya getirmiş, usta-çırak ilişkileri kurmuş, büyük âlimlerin sohbet halkalarına mekân olmuştur buralar. Akademisyen ve yazarların sevenleriyle, öğrencileriyle buluşma noktası olan kıraathaneler “ikinci üniversite”, “akademi” gibi tabirlerle de anılmıştır.
Kahvehaneler İstanbul’a 1550’li yılların başlarında gelmiş, buradan da diğer şehirlere yayılmıştı. İlk olarak ticaretin merkezi olan Tahtakale’de açılmış, Suriçi’ne yayılmış, Eyüp ve Üsküdar’a kadar uzanmıştı. Sosyalleşme ortamı olarak mahalle kahvehaneleri çoğalmış, zamanla da türlere ayrılmıştı. Esnaf, meddah, yeniçeri, tulumbacı, aşık, semai kahvehaneleri olarak yaygınlaşmıştır. Özelliğine ve gelenlerin profiline göre ritüeller oluşmuştu buralarda.
Aydınların hem büroları hem tanışma yerleri olmuşlardı
Esnaf kahvehaneleri tüccarların büroları işlevini görürken, mahalle kahvehaneleri mahalle sorunlarının görüşülmesine imkân tanımış, üniversiteye yakın alanlardaki kahvehaneler de aydınların fikir alışverişinde bulundukları, gençlere bir nevi akşam eğitimi verdikleri mekânlar olmuşlardı. Hatta kahvehaneler, 19. yüzyılın ortalarında “kıraathane” adıyla anılmaya başlamış, okuma yerleri anlamında tanınmıştı. Dergi, gazete, yazma eserler gibi yayınlara ev sahipliği yapmışlardı. Tanzimat sonrası Batıda eğitim görenlerin uğrak yerlerinden olmuş, memur-bürokrat etkileşmesine kaynak teşkil etmişlerdi. Bu dönemle birlikte Paris kafelerinin esintileri Beyoğlu’ndaki pastanelerde gözlenmişti. Aydınların hem büroları hem tanışma yerleri olmuşlardı. Halit Refiğ, Kemal Tahir’le Baylan Pastanesi’nde tanışmıştır mesela. Keza Oktay Akbal da Attila İlhan’la Elit Pastanesi’nde tanışmıştır.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/Manset/22833/aydinlarin-burolari-gibiydi-kiraathaneler.html
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.