- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul20°C▼
- Ankara20°C
- İzmir22°C
- Konya20°C
- Sakarya21°C
- Şanlıurfa27°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep23°C
AYHAN DEMİR'DEN: ARAKAN NEYİMİZ OLUR?
Birçok kişinin ismini bilmediği, hatta telaffuz ederken bile zorlandığı Myanmar, 1989 yılına kadar Burma adıyla tanınan bir Güneydoğu Asya ülkesi.

Arakan'da Müslümanların dini eğitim alması da yasak. Dini eğitim gizli veriliyor. Âlim ya da hoca olduğu anlaşılanlar, birçoğu faili meçhul olarak kalan cinayetler neticesinde şehit ediliyorlar.
Arakan'da, cami inşa edilmesi ya da onarılması yasak. Her türlü bakım ve onarım için resmi makamlardan izin almak gerekiyor.
Sakallı ve takkelilerin, toplu taşıma araçlarını kullanmaları ve devlet dairelerine girmeleri yasak.
Arakanlıların, resmi makamlardan izni almadan evlenmeleri de yasak. Evlilik başvuruları, altı ay ila üç yıl arasında değişen sürelerde ve genellikle olumsuz neticeleniyor. Evlenmek isteyen gençler genellikle Bangladeş'e gidiyorlar. Ancak devletten izinsiz evlendikleri için bir daha Arakan'a dönemiyorlar.
Evlenme izni alabilenler için ise yeni bir yasak başlıyor: En fazla çocuk sahibi olmak! Budist ailelerin çocuk yapması teşvik edilirken, Müslümanlara sınır getirilmesinin tek gayesi bölgedeki dengeleri değiştirmek.
Arakanlı Müslümanlar, tabak, bıçak gibi ev eşyalarını resmi kurumlara bildirmek zorundalar. Budist cunta askerleri, istedikleri zaman evlerde arama yapabiliyorlar. Ellerindeki kayıtlardan fazla eşyaya sahip olanlara, hapis cezası veriliyor.
Arakanlı Müslümanlar, bayındırlık hizmetlerinden de mahrum bırakılıyor. Müslüman köylerinde telefon hattı bulunmuyor, elektrik verilmiyor. Buna rağmen, kuzulayan her hayvan için vergi ödemek zorundalar.
Budist cunta askerleri, köylerden topladıkları Müslüman gençleri, 15-20 günlük sürelerle köprü ve yol yapımı inşaatlarında ücretsiz çalıştırıyorlar.
Arakanlı Müslümanların, Arakan ismini kullanmaları bile belaya davetiye çıkarmaları adına yeterli bir sebep.
Yakın geçmişe kadar Arakan'da dört milyon civarında Müslüman bulunurken, baskı ve zulümler sebebiyle, nüfusun yarısı vatanlarını terk etmek zorunda kaldı.
Arakanlı Müslümanların en yoğun olarak sığındıkları Bangladeş'teki kamplarda 600 bin mülteci açlık, sefalet ve hastalığın pençesinde yaşam savaşı veriyor. Bunun dışında, Malezya, Tayland, Pakistan, Suudi Arabistan ve Hindistan'da toplam bir buçuk milyon Arakanlı mülteci bulunuyor. Buna rağmen, Malezya, Endonezya ve Bengaldeş gibi Güneydoğu Asya ülkelerinin, Arakan'da olup bitenlere sessiz kalmaları oldukça manidardır.
Arakan meselesinin çözüme kavuşturulmasında, tıpkı Somali'de olduğu gibi, Türkiye'nin öncülüğünde, Malezya, Endonezya ve Bengaldeş'in, aktif ve yapıcı katkı sağlamaları gerekiyor.
Acil müdahale ile Arakan'daki Müslümanların yanı sıra, Bengaldeş, Arakan-Bengaldeş sınırı, Tayland ve Malezya'daki mültecilerin, gıda, sağlık ve eğitim ihtiyaçları giderilmeli.
Bir sonraki aşamada, Arakan'daki Rohingyalı Müslümanlar başta olmak üzere, Shan, Karen ve Kaçin gibi diğer etnik azınlıklara uygulanan baskı ve zulümler, uluslararası arenaya taşınmalı. Ancak bu şekilde, ülkedeki tüm etnik unsurların, eşit vatandaşlık, dini ve kültürel aidiyet, eğitim alma, ülke içinde serbest dolaşım ve çalışma gibi temel insan hakları, yasal garanti altına alınabilir.
Aksi halde, artık haritada bile yeri bilinmeyen, Arakan'daki Müslümanların tarih sahnesinden çekilmesine seyirci kalmak vebaliyle baş başa kalırız.
31.07.2012 Yeni Akit
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.