- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
AYŞE ŞENER: BÜYÜK HİKÂYENİN SONU
27 Haziran 2020 Cumartesi 13:03
Göbek bağımız toprağa gömüldüğünde, anne eşiğinden dünyaya -bir zahmet- atladığımız sırada tabiat bizim düştüğümüz ikinci rahmimizdi. Yaratılmışlığın ve her an yeniden yaratılıyor oluşun karşıladığı daima taze, daima tazelenen bahçe…
Uçsuz bucaksız merhamet ocağı…
Dağına yaslandık. Ağacına tırmandık. Hele bahar, hele erik dalına… Göğü çattık, kanadına kanadına. Güneşinde ısındık, çalıştık, terledik. Denizinde serinledik. Geceleri ayı yaktık. Efkarlandık yazdık çizdik.
Tabi bahçemizin ekolojik dengesine saygı duyarak onunla iş birliği ve dostluk yaptık. Sonra bu dostluğu bozan ilk biz olduk. Dostumuzun üstüne endüstriyle yürüdük. Kabaydık. Sanayiyi sürdük. Devdik. Bir tanker tekerinin altında kalan çaresiz bir çiçek kadar nahif olan gönlünü üzdük. Çaresiz değildi. Güçlüydü. Ancak “Sen beni öldürecek olsan da ben sana el kaldıracak değilim.” Ahlakı vardı onda. Son ana kadar gücünü, öcünü kullanmaz, adeta öldürülmeyi göze almak suretiyle öldürürdü muhatabını. Malum düzensiz göçler, yerleşik hayatın her yeni çevreyi tüketmeye yönelik alışkanlıkları, kentleşmenin getirdiği istif ve yığılmalarla da her neresine gitsek tabiatın omuzlarını çökertmeyi başardık.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/ayse-sener/buyuk-hikyenin-sonu/haber-242361
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.