- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul15°C▼
- Ankara10°C
- İzmir17°C
- Konya10°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa18°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep15°C
BATI TRAKYA’DA YEDİ GÜZEL İNSAN

Fahri TUNA
08 Kasım 2016 Salı 09:30
Hüzün, onur ve mutluluk gözyaşlarının pek kurumadığı gezimizde İpsala sınır kapısından Dedeağaç'a girerek başladık Batı Trakya gezimize. Düne kadar bizim olan Rodop Dağları eteklerindeki bodur minareli Türk köylerini seyrederek ilerlerken, dünkü topraklarımızda pasaportla vize ile dolaşmanın hüznü kapladı içimizi.
ÇEPELLİ KÖYÜ’NDEN CEVRİYE ABLA GERÇEK BİR FENOMEN
Gümülcine Çepelli Köyündeki 'Mustafa'da, annesi Fatma Teyze’mizin el yapımı, lezzetine doyulmaz ürünlerle dolu sofrasındaki kahvaltılarımızın ardından şehir merkezine ilerlerken, köyün çıkışında bir el kalktı bize. Aldık otobüsümüze. Yüz yıllık karşılıklı bir hasretle lafladık.
‘Elveda Rumeli’ filminden çıkıp gelmiş giyimli ve edalı bu Osmanlı kadını kendini şöyle tanıttı: “Ben Çepelli Köyünden Kömürcü Süleyman'ın karısı Cevriye. 1955 doğumluyum. Büyük oğlumu okuttuk Çanakkale'de. Çıktı bilgisayar mühendisi. Küçüğü okur Edirne'de. Olacakmış o da ekonomist. Tütüncülük ederiz, geçinir gideriz. Ne olur ne olmaz diye aldık çocuklara Bursa'dan iki daire. Sıkışırsa başları, giderler oraya diye. Biz Gümülcine'nin yüz yirmi üç küyü, epiciğimiz Müslümanız, epiciğimiz Türk’üz elhamdülillah. Yüz yıldır sapmadık bir adım iç Türklükten. Çok severiz buraları da anavatanımız Türkiye'yi de. Çok selam götüresiniz albayrağımıza. Bilesiniz onun kıymetini.”
Oradan 1928'de kurulan Gümülcine Türk Gençlerbirliği Derneği'ne geçtik. Başkanı Koray Hasan. Koray benim yakın dostum Trakya Üniversitesi'nde tarih doktorasını bitirmek üzere. 1981 doğumlu. Merkeze bağlı Salmanlı Köyünden. 1.90 boyunda yüz yirmi kilo yiğit bir adam. Mücadelesi ve azmi de fiziğinden geri kalır gibi değil. Lozan Antlaşması'na rağmen Yunan devletinin her türlü kapalı açık baskılarına, sinsi kalleş taktiklerine boyun eğmeyen Ağrı Dağı yürekli bir adam. Birçok Gümülcineli gibi.
ÇAYA FATURA KESMEDİ İDDİASIYLA İKİ AYA HAİPS YİYEN YİĞİDİMİZ KORAY HASAN
Bir yanıyla dernek, diğer yanıyla Türklerin toplanma merkezi olan tek katlı bir geniş binanın bahçesinde kıraathane olan bu kurumun başı olarak Koray Hasan, Yunan mali polisinin üç sene önce bir bardak çaya fatura kesilmediği için şahsını mahkemeye verdiğini ve iki ay hapis cezası aldığını anlatıyor.
Bir yandan Koray Hasan'ın ikram ettiği enfes kahveyi yudumlarken diğer yandan onun anlattıklarına hüzün sağanağına yakalanmış kalplerimiz zor tahammül ediyor. “Şu gördüğünüz kapının etrafındaki boyalar nedeniyle Yunan polisi dört kere bastı derneğimizi. Dört kere daha bassa sonuç değişmeyecek. Biz varız, Türk’üz ve Müslümanız. Böyle de kalacağız.
Binin üzerinde gencimiz Türkiye'de üniversiteyi bitirdi. En büyük sorunumuz Türkiye'de üniversite okuyan gençlerimizin yüzde 64'ünün geri dönmemesi.
Bir başka sorunumuz Yunan üniversitelerine giden gençlerimizin meslek edinseler bile ruhen Yunanlaşması. Birer Yunancı kimliğine dönüşmeleri. Zaten bir kısmı da tarihimizde hiç örneği olmadığı şekilde Yunanlılarla evleniyor. Onları birer birer kaybediyoruz… Yunan parlamentosunda bölgemizden dört Türk milletvekilimiz var güya. Bana sorarsanız hiçbiri bizim milletvekilimiz değiller. Yunan partileri Türklük düşmanı politikalarını destekleyecek fikirden adamları aday gösteriyorlar. Onlar da bizi savunacaklarına Yunan zulüm ve oyunlarını destekliyorlar.
Ama umutsuz değiliz. Yüz yıldır direniyoruz. Yine direneceğiz. Türkiye'nin de desteğiyle bu sorunlarımızın da üstesinden geleceğiz.”
GÜMÜLCİNE MÜFTÜSÜ İBRAHİM ŞERİF: ‘TÜRKİYE SENDELERSE BİZ YÜZÜKOYUN YERE DÜŞERİZ’
Dernekten sonra Gümülcine seçilmiş müftüsü, kırk yıldır Batı Trakya Türklüğünün öncüsü, Dr. Sadık Ahmet'in hapishane ve dava arkadaşı İbrahim Şerif'in yanında alıyoruz soluğu.
İbrahim Ağbi benim çok eski arkadaşım. 2000'lerin başında tanıştığımızda ikimiz de saçları siyah, umutları ak birer delikanlıydık. Zaman içinde birçok platformda ortak çalışmalar yürüttük. Görüşmeler, ziyaretler gerçekleştirdik. Şimdilerde ikimiz de ak saçlı, aksakallı birer orta yaşlıyız.
Görür görmez “Ooo, gel bakalım, bu uğurda benim gibi saçını sakalını ağartmış arkadaşım” diye takılıyor, kucaklaşıyoruz. Gözlerinde ve yüz çizgilerinde sükûnet ve hüzün hâkim. Yarım asra ulaşan mücadelesinin sonunda “acıyı bal eylediği” aşikâr olan müftü İbrahim Şerif bir latife ile sözlerine başlıyor. Çikolata ikram ediyor, “Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım” diyerek.
Bir dokun bin ah işit cinsinden, hüzün yorgunluk ama iyi niyet dolu bir ses tonuyla konuklarına Batı Trakya’nın son elli yılını özetledi Şerif Ağbi. 1951 doğumluydu. 1960 sonrasını çok iyi hatırlıyordu. Ziyaretçilerine özetle şunları söyledi: ‘Biz yüz yıldır iki şeye sarılarak ayakta kalabildik: Dinimiz ve dilimiz.’ Türkiye’den aldıkları maddî ve manevî desteklerin çok ama çok önemli olduğunun altını çizen Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, konuklarını şu sözlerle uğurlarken, misafirlerin gözyaşlarını tutamadıkları görülüyordu: ‘Siz dik durun! Türkiye dik durursa biz de dik dururuz. Siz sendelerseniz biz yüzükoyun düşeriz. Bunu unutmayın…’
ŞAFAK DERGİSİ’Nİ SIRTLAMIŞ İKİ KAHRAMAN: RAHMİ ALİ, MÜCAHİT MÜMİN
Batı Trakya Türk edebiyatı denilince ilkin Şafak Dergisi gelir benim aklıma. 2002 yılında dönemin Sapanca Kaymakamı Hasan Duruer ve Belediye Başkanı İbrahim Uslu ile birlikte Struga Şiir Akşamları’na gözlemci olarak katılmak üzere Balkanlara ilk seyahatimizde ziyaret etmiştik Şafak Dergisi’ni. Batı Trakya Türk edebiyatının kalbiydi dergi; edebiyatın nabzı orada atıyordu. Türkçeyi yaşatmayı onuru bilmiş bir avuç aydın çırpınıp duruyordu, dizeler satırlar sayfalar arasında. Şiir öykü araştırma deneme folklorik yazılar vardı daha çok Şafak’ta. İki yiğit adam sırtlamıştı senelerdir dergiyi. Malatya Akçadağ İlköğretmen Okulu mezunu iti Gümülcineli öğretmen, Rahmi Ali ve Mücahit Mümin. Biri yazı işleri müdürüydü, diğeri genel yayın yönetmeni.
Şiirleri hikâyeleri araştırmaları vardı Rahmi Ali’nin. 1941’de Gümülcine Çepelli Köyü’nde doğmuş Rahmi Ali. Batı Trakya’da yayımlanan Birlik, Öğretmen, Şafak dergilerinde, Akın, Azınlık Postası ve İleri gazetelerinde yayımlanmış yazıları. ‘Ay ve Güneş’ adlı hikâyesiyle Töre Dergisi hikâye birinciliği ödülüne değer bulunmuş. ‘Ay ve Güneş’, ‘Zor İş’ ve ‘Annem Okşarken Saçlarımı’ adlı yayımlanmış kitapları var. 2004 yılında Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları’na davet etmiştik, ‘İnsanımı Düşünüyorum’ başlıklı bir şiirini okumuştu, yürek sızlatan dizelerle doluydu şiir. Gümülcine, Batı Trakya insanının yüz yıllık yürek sızılarına tercüman oluyordu dizeleri: ‘İnsanımı düşünüyorum / Umutlarını tüketiyordu zaman’ ve ‘Onlar her zaman korkuluydular / Bilmeden belki nedenini’ veya ‘Kasetler ne çalarsa çalsın boş / Yüreklerde hep aynı acı hava’ sonra ‘Kadınlar kapı önlerinde oturur akşamları / Dantel mi örerler kader mi bilinmez / Hüzünleri bir tamam.’
Mücahit Mümin 1944 doğumluydu. Gümülcine Narlı köyünde doğmuş. O da yakın dostu Rahmi Ali gibi Malatya Akçadağ İlköğretmen Okulu mezunu. Ömrü öğretmenlikle eğitim hizmetinde geçmiş bir mücahit. Ve Batı Trakya edebiyatının hizmetinde. Batı Trakya gençliğinin Türkçe eğitimi yanında başta Şafak Dergisi olmak üzere bazı dergilerin kurucuları arasında yer almış, genel yayın kurulu üyeliklerini üstlenmiş. Şafak’ın genel yayın yönetmeniydi tanıştığımızda. Şiirler öyküler yazmış. Bildiriler araştırmalar yayımlamış .
Mücahit Mümin ile Rahmi Ali bugün yaşı yetmişleri aşmış emekli bir öğretmen olarak köylerine köşelerine çekilseler de Mustafa Tahsinoğlu ile birlikte Batı Trakya Türk edebiyatına son yarım asırda damgasını vurmuş gerçek birer kahramandırlar benim gözümde.
İKİ ZARİF ŞAİR: SEVKAN TAHSİNOĞLU, SİBEL GÜLİSTAN
Benim Batı Trakya’daki kahramanlarımdan bir diğeri ise 1972 yılında İskeçe’de doğan Sevkan Tahsinoğlu’dur. Batı Trakya Türk edebiyatı denilince akla gelen efsane isimlerden Tahsin Mustafa’nın kızıdır bizim Sevkan. İskeçelidir. İlk ve orta öğrenimini İskeçe’de tamamlamış, ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Psikoloji Bölümünü bitirmiştir. Hâlen İskeçe’de öğretmenlik yapmaktadır. Şiir ve denemeleri başta Balkan Türküsü dergisi olmak üzere, değişik edebiyat dergileri ve gazetelerde yayımlanmıştır.
Sevecen, çalışkan, fedakar, içli, hisli, dürüst, vatansever, ilkeli, mücadeleden yılmayan bir şairdir Sevkan Tahsinoğlu. Tıpkı ‘Yüreğimin Sesi’ şiirinde dediği: ‘Bir kavgadır burada hayatımız / Ekmek kavgasından / Benlik kavgasına uzanan / Yaptığımız işten konuştuğumuz dile / İnandığımız fikre / Saygı duyulmayan / Hakkı verilmeyen bir azınlığız biz / Bir kavgadır hayatımız / Ve / Biz her kavgada can bulanlarız.’
Genç şairler genç öykücüler de var Batı Trakya’da. Benim içlerinde en umutlu olduğum isim Sibel Gülistan. Batı Trakyalı bir ailenin çocuğu olarak 1983’de Bursa’da doğmuş Sibel. Eğitiminin tamamını Anadolu’da tamamlamış. Yeniden Gümülcine’ye yerleşmiş ailesi. O da tabii. Mesleği grafikerlik. ’Adressiz Mektuplar’ adlı bir şiir kitabının da sahibi bizim Sibel kızımız.
Onun yüreğini hislerini kalbini kelimelere hükmedişini en iyi ‘Üç Hece Bir Adım’ şiirinde gözlemleyebiliriz sanıyorum: ‘Hayat alacaklı ellerimden / Sızlıyor tüm yaralarım / Korkuyorum gelecekten (…) Filmlerden de bıktım / Olmayan gerçeğe sürükledikleri için / Hangi serüvendeyiz ki sonumuz mutlu bitsin / Beyaz atlılar kırgın bana / Ne de ben rapunzelim mesela / Aynı dipsiz kuyuda / Farklı hikâyelerin kahramanlarıyız biz / Hiçbir filme konu olmayacak türden (…) Susuyorum / İnceden bir telaş kaplıyor odamı / Mıhlara bürünüyor renkler / Kararıyor gün / Her şey birbirine karışık (…) Kaç kurşuna gider anılar / Bir ömür kaç kurşuna değer.’
Genel Batı Trakya, özelde Gümülcine ve İskeçe, yüz yıllık bir trajedi, yüz yıllık bir direniş, yüz yıllık bir destanın adıdır. Yüzlerce kahraman, yüzlerce güzel insan barındırır içinde. Ama bendeniz size aralarından seçtiğim, bir diğer ifade ile kaderin benim önüme çıkarttığı yedi güzel insandan söz etmek, sizlere tanıtmak istedim. Onları siz de bilin tanıyın sevin istedim. Onlar sevilmeye teşekküre takdire bin kez layıklar zira.
Selâm olsun Batı Trakya. Selâm olsun Gümülcine, İskeçe, Dedeağaç.
Selâm olsun yüreği güzel insanlar diyarı.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.