M. Ali ABAKAY
Cevabı, "Yok!.." şeklinde, oldukça kısaydı. Hiçbir zaman hasta olduğunu söylemiyordu.
Huzurevi Sahibi, arada bir kendisiyle konuşmaya çalışırdı:
-Amca, çocukların işi var. Biliyorsunuz, kaldıkları şehirler oldukça uzak.
O, çocuklarının bir bayram geleceklerini söylüyordu:
-Bayram günü geleceklerdi. Kaçıncı bayram oldu?
Sandalyesi, pencerenin önündeydi. Dışarısını oldukça iyi görüyordu.
Doktoru, sallanan sandalyeyi tavsiye etmişti. Oturduğu yerde bir-iki kez sırıtını sandalyeye dayadığında elektronik sandalye bir gidip geliyordu. Sandalye, yatakta daima kalan yaşlı adamın vücuduna hareketlilik kazandırıyordu.
Her gün beklediği kızı ve oğlu idi. O. pencereye bakıp duruyordu.
Kızı ve oğlu gelecekti, bir bayram günü.
Ellerinde devasa çiçek buketi olacaktı.
Babalarını görüp, ellerini öpeceklerdi, sırayla.
Kızından, oğlundan torunlarını soracaktı.
Yaşlı Adam, son kez pencereye bakmak istedi. Felçli eline diğer elini destek yapmak istedi. Gözleri uzaklara daldı.
Kızı ve oğlu caddedeydi.
Arabaları masmavi renkliydi.
Merdiveni alelacele çıkıyorlardı. İki basamağı bir atlayışla geride bırakıyorlardı..
Babalarını çok özlemişlerdi.
Ellerinde büyükçe çiçekleri vatrdı. Babalarının çok sevdiği kadifemsi güllerle geliyorlardı.
Yaşlı Adam, sandalyede bir iki hareket etti.
Sandalye hareketlendi.
Yere düşen cansız bedeni oldu, sadece. Son hareketi buydu. Gözleri adeta pencereye dikili kalmıştı.
10.01.2013
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.