10 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara8°C
  • İzmir14°C
  • Konya8°C
  • Sakarya13°C
  • Şanlıurfa16°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep9°C

BERİL DEDEOĞLU'NDAN: KIBRIS’A BİR YILLIK SÜRE

Kıbrıs sorunun aşılması yolunda atılan adımlara yenileri ekleniyor gibi gözüküyor.

Beril Dedeoğlu'ndan: Kıbrıs’a bir yıllık süre

“Kıbrıs’ı kaybetmeme” anlayışının, stratejik nedenlere bağlanması hala mümkün, ancak sadece askeri stratejik gerekçelerle ve araçlarla “elde tutuma” siyasetinin mutlak biçimde kaybetmek anlamına geldiği biliniyor. Dolayısıyla Türkiye, çözüm üreterek “elde tutma” siyasetine yönelmiş gözüküyor.

Çözüm üretmeden kastedilen ise Türkiye’nin olabildiğince adil bir anlaşma metnini sonuna kadar destekleyen taraf olduğuna AB’yi, NATO’yu ve Rum kesimini ikna etmesi. Bir yıl içinde üzerinde uzlaşılması beklenen bir metin var, zira daha onlarca yıl taraflar arası görüşme sürdürülmesi söz konusu olamaz. Bu metin üzerindeki konularda anlaşma sağlanabilir mi, öncelikle bu kısmı şüpheli. Türk tarafı razı olsa bile Rum tarafında uzlaşmaya gerek olmadığını savunanların tepki göstereceği düşünülebilir. Davutoğlu’nun Kıbrıs ziyareti ve açıklamalarının hemen ardından Rum tarafındaki bir askeri üste patlamalar olması, bu düşünceyi güçlendiriyor.

Metin konusunda anlaşmaya varıldığını varsaydığımızda, bu sefer de referandum konusu gündeme gelir. Her iki tarafın da birleşme ve birleşmenin yol haritası konusunda olumlu tutum sergileyeceğinden emin olmak zor gözüküyor. Türk tarafı “evet” dese bile Rum tarafının “havet” diyeceği öngörülüyor. Rum tarafına olumlu yönde baskı yapan bir AB de söz konusu değil, Türk tarafıyla uzlaşmanın kendilerine kazanç getireceğini umanların sayısı da düşük.

Ada’dan AB’ye

Bu süreçteki temel belirleyici, çözüm yolları değil çözüm olmaz ise ne olacağı. Davutoğlu’nun verdiği bir yıllık süre, aslında AB’ye verilmiş bir süre. Müzakerelerin tıkanma nedenlerinin başında gelen Kıbrıs konusu ve çözüm yoluna girerse müzakere başlıklardaki blokajın kalkması talep edilecek. AB, bu talebe olumlu yanıt verirse en az sekiz başlıkta müzakereler açılacak ve Türkiye AB’ye bir adım daha yaklaşacak. AB, bu yakınlaşmadan rahatsız olacak ise ya Kıbrıs blokajına devam edecek, ki bu konuda elinde hukuki kart kalmamış olacak, ya da meselenin Kıbrıs’la ilgili olmadığını itiraf edecek.

Ortak metinde anlaşma olmaz ya da referandumda taraflardan biri hayır dediğinde ise yolları ayırma aşamasına geçilecek. Kısaca Kosova, Güney Sudan ya da belki o zamana kadar olumlu gelişme olursa Filistin modeli denebilecek bir benzetimle, KKTC’nin bağımsızlığının tesciline ağırlık verilecek. Türkiye, bu durumda da dönüp AB’ye aynı soruları sorabilecek. KKTC ayrı bir devlet olunca, Türkiye-AB ilişkilerinin ortasından çıkabilecek ve bloke edilmiş başlıklar konusunda AB’den tavır beklenecek. Belki, iki Kıbrıs devleti eş zamanlı NATO’ya üye olabilecek ve konu KKTC ile Türkiye’nin eş zamanlı AB üyeliğine gelip takılacak.

15.07.2011 Star Gaz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.