21 Ekim 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara15°C
  • İzmir20°C
  • Konya15°C
  • Sakarya17°C
  • Şanlıurfa21°C
  • Trabzon16°C
  • Gaziantep19°C

BESMELE İLE ARINDIR KENDİNİ, ÇAĞIN HER TÜRLÜ KİRLİLİĞİNE KARŞI

M. Ali ABAKAY


Ey Can- 34  

Yoruldum, eskisi gibi kalmadı takatim, yorgunluğun lekeleridir, suskunluğum. Hind kumaşını kör makas nasıl kesmezse,  beni  kesmiyor, artık gündeme getirilmek istenen kimi konular, Ey Can!..

Suskunluğumu kırmak istemedim, uzun zaman. Gel insanız ve etle kemiğe ruhun üflenmesiyle yaratılmışız, Ey Can!..

Sessizliğimizi bızmasak bile efendiliğimizi koruduk, öyle büyütüldük edeble… Çağın içinde elleri kolları bağlı, dili kelepçeli durmanın adıysa hoşgörü, biz bu hoşgörünün uzağındayız, Ey Can. Taşları bağlamışlar ve üzerimize gelenlerin sıfatı belliyse, paçalarımız parçalanmışsa aşağıdan yukarıya doğru, sen ne dersin Ey Can!..

Ey Can, dahasını sorarsan, içimdeki dünya sığmıyor, küçücük kalan yüreğime, yüreğimize. ..

Ey Can, seslenişlerim uzun süre durdu, bilmekteyim, ihmal ettiğimi senin.

Ey Can, ifritlerle uğraşmaya, onlarla boğuşmaya adadığım ömrümün son baharında şeyatin kol geziyor, etrafımızda.

Her yanımız, yaralı, parçalı, acılı, kanlı, kederli, gamlı, yaslı…

Övünecek neyimiz kalmış ki şaşırmaktayım, açıkça.

Biz böyle mi olacaktık?

Kalkıp haykıracaktık doğruları ve medeniyetimizin mirasçısı olduğumuzu söyleyecektik…

Şak şak şak!... ve som altından lale ki tasmasıyla beraber…

Hani haykıracaktık, tüm zerrelerimizle beraber?

Hakk’a ait olmayan ve Hakk’ı kabullenmeyen ne varsa, insanlığa huzur getirmekten uzak ne varsa sahip çıkmayacak, o mekânları paylaşmayacaktık…

Onlar gibi olmayacak ve O’nun dediği biçimde yaşayacak, getirdiği ile hayatımıza şekil verecektik?

Kimimiz bize bunu söyleyip, saf değiştirmedi mi?

Bazısı bize, ezberlettiğinin tam tersini yaptığında ne öfkemiz kalmıştı ne karşı koymamız. Çünkü onlar gibi olmuştuk, yağan yağmur suyundan biz de içmiştik.

Gazete köşelerinde yazılanlara, televizyon ekranlarında anlatılanlara baktığımda mevcut yapımın yerine kendimi daha farklı görmekteyim. Yapılanlara baktığımda bazılarının gösterileni , yazılanı, benimsetilmek isteneni sorgulaması lazım. Bizim gören gözlerimiz var, işiten kulaklarımız var, fikreden beyne sahibimiz. Tam teslimiyet, nereye kadar?

Ey Can, medeniyetimizin sahibi olmamızdandır, bize reva görülen bilmekteyim, biliyoruz, bilmeye devam ediyoruz.

Ey Can, mızrakların çuvala artık sığmadığı devranda bize düşen mızrakların rengini sormak düşmüş. Savaşların değil, istilaların televizyon yayınlarıyla bize seyrettirildiği ortamda Rabbıma sığınıyorum.

Rabbim, onlara nasıl bir sarsılışla devrileceklerini göster.

Rabbim, haksızlık yapanların zulmüne karşı mazlumların dualarını bilmekteyiz ki karşılıksız bırakmazsın. Onların yaptıklarından haberdarsın… İbret almayanların yaptıkları tarih tekerrürü artık olmasın.

Rabbim, sen her şeyi bilmektesin. Bu haksızlıkların ve yapılanların artık tahammül sınırını aşması karşısında elimiz bağlı kılındı, dilimiz dönmüyor, kalbimizden buğz ederek lanetlemekteyiz, olanı-biteni. Bizi bir hardal danesi mesahabesine düşen inancımız sebebiyle kuşkuya düşürme.

Ey Can, ne dememi beklersin, bu durumda?

Ey Can, daha küçük cetvellerle masalara pineklemiş olanlar, artık sınırları kurşun kalemlerle değil, resmen insan kanıyla çizmektedir, kıpkırmızı hatlarla.

Ey Can, yazamıyorum, eskisi gibi. Anlamaktayım, seni.

Ey Can, ellerimiz semaya kalkar ve sığınağımız olan duada gönüllerin kenetlenmesi gerekir.

Ey Can, yapılanların bilinmesi artık elzemdir.

Ey Can, kumda oynayan çocuklar gibi didişenler, kumdan yaptıkları kalelerin bir deniz dalgasıyla yıkıldığına ağlamaktadır. Beni üzen kumdan kalelerin yıkılması değil, o beyinsizlerin ağlamasıdır. Onlar, nasıl bir sarsılışla yıkıldıklarını hiç düşünmüyor mu?

Ey Can, canımdan aziz bildiğim kurban, sınanmaktayız, çok büyük bir imtihandan geçmekteyiz.

Ey Can, biz hala arabeskin acılı mı tatlı mı olması gerektiği üzerine fikirler üreten bir toplum olmaktan çıkmadık.

Ey Can, biz son zaman içinde şucu bucu futbolcu meselesine tekrar daldık. Gayya kuyusuna dönen ve gittikçe kirlenen fikir platformunda, topçularla popçular arasında bırakılmak istenmemize üzülmekteyim.

Ey Can, bir şeyi ya doğru ya yanlış bilmemiz gerekirken, kalkıp kelime oyunlarıyla uğraşmaya, fikirleri iğdiş ederek, başka yönlere düşünceyi çevirmeye, Hakk ve Batıl olanın arasına Arafî düşünceler sığdırtmaya ne gerek vardır?

Ey Can, zamana asra ve and olsun ki insan, zararda ve ziyanda ve husrandadır. Zararda, ziyanda ve husranda olan insanın sadece dört bölümü zarardan, ziyandan ve husrandan istisnadır.

Ey Can, biz futbolun kendisini istemezken kalkıp bize kurdurulan mahalle takımlarına ne isimler veriyorduk, küçükken. Bize ufuk açıcı olan her şeyi kapatanlar, bir topun arkasından koşturarak, enerjimizi sttaiğe dönüştürmediler mi?

Açtığımız köfte salonlarına verdiğimiz isimleri unuttuk mu?  Köftesi onlardan, yeşilliği bizden, içeceği kendilerinden  gelen işyerlerine utanmadan inandığımız değerlerin ismini verirken hiç utanmadık, utanç içinde olmadık. “Rızkın onda dokuzu ticarettedir.” diyenler, uyacağımız ölçüleri bize hatırlatmadı.

Asitli içeceklerin bizdeki ismini sorgulamayanlar, yerli versiyonunu besmele ile içmediler mi? Bu çok yaraladı, bağrımdan beni, Ey Can!..

İçtiğimiz, yediğimiz, teneffüs ettiğimiz, giydiğimiz,  kullandığımız ne varsa bizim olmaktan çıktı!... Bize ait olan ne varsa onlarınkini atmaya niyet ederek başlamak lazım değil mi? Önce şu nefsten başlamalı ki utandırmalıyız, kendimizi. Biz, kendimizi değiştirmeye ve ıslah etmeye niyet etmedikçe, doğruyu bulma arayışı, zararla, ziyanla ve husranla neticelenecektir. Bizi, doğru yola ulaştıran her şeyden kopuk iken, sözde ve kelime oyunlarıyla kendimizi kandırmaktan öte ne yaptık, şu son asırda?

Ey Can, muhabbetle gözlerinden öperim. Biliyorsun fazla bir şey söylemediğimi. Söylediklerimi anlarsın, anlamaktasın, anlaman lazım. Çıkar önce üzerindeki sana ait olmayan elbiseleri, ayağındaki ayakkabıyı, kolundaki saati, gözündeki gözlüğü…. Yok yok, önce beyninde olan gereksiz şeyleri silmen lazım. Muhabbetin nerede ise, unutma ki ol muhabbet üzre haşrî olur insanın… Resetle çarpık olan her şeyi ve arın çık, yıkan duygu zemzeminde ve kirden eser kalmaksızın haykır, “Ben buradayım!...” diye. Unutma ki “Besmele “ ile başlamak gerek, her hayırlı işe.

Ey Can, Besmele ile arındır kendini, çağın her türlü kirliliğine karşı: Bismillah….

18.09.2012
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.