- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
BİLAL CAN: MUSTAFA KUTLU İLE MEKÂNLARI GEZMEK
Her şeyin bir usulü vardır ve usul olmadan vusule erilmez. Usul aslında o işin kapısıdır. O işi yaparken o kapıdan girmek, o işin usulüne göre hareket etmek demektir.
01 Şubat 2024 Perşembe 15:32
Bu yüzden de Kuran'ı Kerim'de "evlerinize kapıdan giriniz" uyarısı yapılır. Evine kapı haricinde bir yerden giren usulsüzlük yapmış olur. Yemek yemenin, giyinmenin, yolda yürümenin, insanlarla konuşmanın, farklı etkileşim biçimleriyle farklı eylemlerde bulunmanın, kısacası hem bireysel hem de toplumsal hayatımızda usul ve esaslar bellidir. Nettir. Dünyevi hayatımızda yerine getirdiğimiz her hal ve davranışı belirli bir usul ve davranışa göre yerine getiririz. Sosyal bilimciler bunu toplumsallaşma biçimi adı altında kültürlenme olarak adlandırır. Kültürlenme, bir nevi dünya hayatında edinilen pratiklerdir. Bu pratikler bizi biz yapan, bizim dünyaya karşı bakış açımızı belirleyen usul ve esaslardır. Bunlarsız toplum, toplumdan ziyade bir kitle olur, kitle, birbiriyle hiçbir bağı olmayan bir nicel anlamda kümülatif, sayıca çok insan kalabalığıdır. Ve bu durum birçok toplumun hâlihazırda karşılaşmaya başladığı sorunlardandır. Modernizmin "birey" inşasında toplumdan bağımsız bir varlık prototipi olarak tanımlanır "birey". Kendine özgü olmayan, ısmarlanmış bir projedir. Reklamlarla, çeşitli manipülasyonlarla yönlendirilebilen, belirli açılardan üretici-tüketici döngüsü içerisinde sindirilen ve ona verilmiş rolleri bu bağlam içerisinde yerine getiren küresel köyün bir vatandaşıdır birey.
Her şeyin bir usulü olduğu, bu usule göre hareket etmeyenin vusule erilemeyeceği gerçekliği, insan için buna uygun bir hareket alanı geliştirme zorunluluğunu doğurur: kapıdan girmek. Mekânlar arasında dolaşmanın da bir usulü vardır. Gezmek, keşfetmek, farklı yerleri görmek, insanoğlunun merak duygusunun bir tezahürü olarak tanımlanır. Gezip görmek için de bir usule ihtiyaç vardır. Bu durum tecrübî bilgi denilen ve kadim bilgiyle harmanlanmış bir usulle anlam bulur. Eskinin Kalenderi dervişleri, bir şehre girmeden önce, şehre hâkim bir tepeden oradaki büyük zatlardan manen müsaade isterlermiş. Çünkü girecekleri şehir, orada mukim olanların evi ve bu evlere onlardan izin almadan girmek adapsızlık olarak algılanır. Bu nedenle, müsaade istemek bir tür nezaket ve incelik örneği…
Devamı: https://www.kitaphaber.com.tr/mustafa-kutlu-ile-mekanlari-gezmek-k6061.html
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.