- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
BİR EFSANE, BİR KAHRAMAN, BİR AZİZ: DOSTOYEVSKİ
Üç Büyük Usta* adlı denemesinde Stefan Zweig, “19’uncu yüzyılın en büyük üç romancısı” olarak kabul ettiği Balzac, Dickens ve Dostoyevski’nin insani ve edebi kişiliklerini, çok leziz bir üslupla bize sunar.

18 Eylül 2024 Çarşamba 11:01
Ona göre, bu üç yazarın her birinin kendine göre bir alanı vardır. Balzac, toplumun; Dickens, ailenin; Dostoyevski’de insanlığın ve bireyin dünyasını anlatır.
Daha önce, Zweig’ın Balzac ve Dickens portreleri hakkında yazmıştım. Araya uzun bir süre girdi; Dostoyevski için kısmet bugüneymiş.
Dostoyevski’nin doğumu da ölümü sembollerle yüklüdür. Bir yoksullar evinde doğar. Gözünü dünyaya açtığı yerde açlık kol gezmekte, hastalık hep en yakın mesafede durmaktadır. Hayattan olabildiğince uzak, ölüme son derece yakındır. Son nefesini ise bir işçi mahallesindeki binanın dördüncü katında verir. Hastalık, yoksulluk ve sefalet zinciri etrafını sarar ve 56 yıllık ömründe bu çemberin dışına çıkamaz.
Hayatının ilk yıllarını küçük kardeşiyle paylaştığı dar bir bölmede geçirir. Gece gündüz okur, Bir müptelalığa dönüşen okuma, onu gerçek dünyadan koparır ve fantastik bir dünya yaratır kendine. İçine kapanık bir çocuktur. Askere yazılır. Orada da kendi başına kalır, hiçbir arkadaş edinmez, bir nevi inzivaya çekilir. Karanlık bir dünyadadır, hastalık hastalığına kapılır ve daha genç yaşta içini bir ölüm korkusu sarar. Hem kendinden hem de bir bütün olarak dünyadan ürkmeye başladığı o günlerde, ilk sanatsal eserini yazar.
Yorumlar
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.