27 Eylül 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara17°C
  • İzmir23°C
  • Konya20°C
  • Sakarya20°C
  • Şanlıurfa27°C
  • Trabzon19°C
  • Gaziantep25°C

BİR MEDENİYET VE İRFAN SOFRASI OLARAK TYB VE D. MEHMET DOĞAN

Musa Kazım ARICAN

14 Ağustos 2025 Perşembe 11:04

Yazı, insanın en sessiz ve en derin izidir. Söz, uçup gidebilir; ses, rüzgârın uğultusuna karışabilir. Fakat yazı, insanın kendine ve başkalarına attığı mühürdür. Bu mühür, yalnızca mürekkep ve kâğıtla değil, bir irade ve bir ahlakla atılır. İşte Türkiye Yazarlar Birliği (TYB), bu iradenin, bu ahlakın kurumsal suretidir.

TYB’nin serüveni, sıradan bir dernek hikâyesi değildir. O, bir irfan muhafızlığı, bir medeniyet hafızasıdır. Kanaatimce şu ifadelerde bu çizgi net olarak görünür: samimiyet, istikamet, fedakârlık, özgünlük, tarafsızlık, kuşatıcılık… Bu kelimeler, sivil toplumun çoğu zaman unuttuğu emanettir. Çünkü çağımız, ya tarafgirliğin dar sokaklarında boğulur ya da köksüz bir evrensellik hayaliyle kendi kimliğini yitirir. TYB, bu iki uçurum arasında bir köprü kurar; köprünün temellerini ise merhum D. Mehmet Doğan’ın elleriyle atmıştır.

Üstadımız D. Mehmet Doğan’ın vizyonunda yazarlık, sadece kelime üretmek değil, toplumun vicdanını diri tutmak anlamına gelir. Ona göre yazar, gündelik rüzgârlara kapılmayan bir fenerdir. Gündemi değil, zamanı aşar; güncele ve gündeme esir olmaz; kalabalıkları değil, hakikati gözetir. Bu yüzden TYB’nin faaliyetleri -Ahlâk Şûraları, uluslararası şiir şölenleri, şehir tarihi yazarlığı projeleri, bilge yazarlar projesi, Mesnevi okumaları- birer “etkinlik” değil, medeniyetin kalp atışlarıdır. Her biri, kültür toprağında açılmış bir çiçek, geçmişin kokusunu geleceğe taşıyan bir nefestir.

Yazarın derdi yalnız kendi memleketiyle sınırlı değildir; fakat kökleri toprağa basmayan bir ağacın gölgesi olmaz. D. Mehmet Doğan üstadımız, yerli ve milli duruşu evrensel ufka taşımanın bir dil seferberliğiyle mümkün olacağını savunurdu. Eserlerin başka dillere çevrilmesi, uluslararası irfan sofralarına taşınması, yazarın hem kendine hem dünyaya karşı sorumluluğudur. Çünkü irfan ve medeniyet, yalnızca korunacak bir miras değil; paylaşılınca büyüyen bir bereket ve nimettir.

Ne var ki, kültürün ve sanatın geleceği yalnız yazarların sırtında taşınmaz. Şairler, akademisyenler, sanatçılar, düşünürler ve edipler; masa başındaki bilgiyi sokağa, salona, sahneye ve kürsüye taşımalıdır. Kanaatimce, akademi ile sivil toplum arasındaki mesafe, hem düşüncenin hem eylemin ufkunu daraltır. Oysa D Mehmet Doğan’ın hayatı, bu mesafenin nasıl kapatılabileceğinin yaşayan örneğidir: teori ile pratiğin, fikir ile eylemin, kelime ile hayatın buluşmasıdır.

TYB’nin hikâyesi, aslında bir “gönüllü hafıza inşası”dır. Geçici politik rüzgârların değil, kalıcı değerlerin izini sürmek… Popüler olana değil, doğru ve sahih olana yönelmek… Kökleri unutmadan, dallarını gökyüzüne uzatmak… Bu yolculuk, her nesilde yeniden başlamalıdır. Çünkü medeniyet dediğimiz şey, tek bir kuşağın omzuna yüklenmez; o, zincir halkaları gibi birbirine eklemlenen iradelerden örülür.

Merhum D. Mehmet Doğan’ın ardından TYB’nin önünde iki büyük görev vardır: Birincisi, onun kurduğu fikrî mimariyi muhafaza etmek; ikincisi ise onu yeni zamanların ihtiyaçlarına göre yeniden inşa etmek. Bu, hem sadakat hem cesaret ister. Sadakat, mirası korur; cesaret, onu donmuş bir anı olmaktan kurtarır.

Bir gün tarihçiler TYB’yi yazdığında, belki de şu cümle ile başlayacaklar: “Onlar, D. Mehmet Doğan öncülüğünde kelimenin şerefini korudular.” Bu şeref, ne unvanlarla ne ödüllerle ölçülür; yalnızca bir medeniyetin kalbine dokunabilme kudretiyle ölçülür. Ve TYB, eğer tüm neferleriyle ve TYB ailesi olarak bu kudreti diri tutarsa, geleceğin kültür atlasında yalnızca bir isim değil, bir yön olacak; yalnızca bir kurum değil, bir medeniyet ve irfan sofrası olarak anılacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.