BU PORTRELERDE YAZARLAR DA VAR, SPORCULAR DA

Portre yazmak, farklı bakış açılarıyla ele alınacak olursa; çok da tercih edilen ya da sanıldığı kadar kolay vücuda getirilen bir tür değildir. İçinde hayal unsuru barındırmayan, anlatılan kişinin ruhsal ve fiziksel özelliklerinin anlatıldığı portre yazıları; iyi bir gözlem gücünün yanında hoşgörüsü bol bir yürek sahibi olmayı da ister.

Gün geçtikçe insanlığı içine çeken enaniyet batağı ne yazık ki bireyselleşmiş bir toplum olmamıza sebep oldu. Kendinden başkasını görmeme, görüp de beğenmeme, iyiyi görmezden gelip kötüyü nazara verme gibi hastalıklı durumlar pek kabul edilmese de, bir örümcek ağı gibi dört bir yanımızı kuşatmaya başladı. Kibir, yoğun bir şekilde kalpleri esareti altına almayı başarıyor. Böyle bir ortamda beğendiği, takdir ettiği kişileri yazmak hoşgörülü ve engin bir yürek istemektedir.

Toplum nazarında tanınan bir kişinin anlatılması zordur. Hatta sürekli göz önünde olan bir kişinin anlatılması pek de cazip gelmeyebilir. Onunla ilgili sürekli haberlerin yapıldığı, hakkında bilinmeyenlerin çok az olduğu kişileri anlatmak oldukça zor bir uğraştır. Bu tarz anlatımlarda öne çıkması gereken husus, anlatıcının kullandığı üsluptur. Portre yazarı anlatacağı kişiyi öyle bir üslupla anlatmalı ki, kişinin hakkında her şey bilinse bile bu porte ilgiyle okunabilmeli.

Fahri Tuna, birbirinden ünlü ismin yer aldığı ve 2010 yılında Değişim Yayınları’ndan çıkan Akşamın Aydınlığında Portreler kitabında kullandığı üslupla bir solukta okunan bir çalışmaya imza atmış. Kitapta dikkati çeken en önemli ayrıntı; yerli yerinde kullanılan mizah dili, samimi tespitler ve gözü kara cümleler…

Edebiyattan sanata, spordan siyasete birçok isim var

Fahri Tuna, birçoğunu birebir tanıdığı kişilerin arasından seçtiği kırk ismin portresini yazarken, ilk göz ağrısı mizah yazarlığının nimetlerinden de oldukça yararlanarak yazılarını kaleme almış. Hakan Şükür, Osman Suroğlu, Ahmet Kot, Aykut Kocaman, Cihat Zafer, Faik Baysal gibi birebir tanıştığı kişilerin yanında Mehmet Akif, Cemil Meriç, Kemal Sunal, Barış Manço gibi isimlerin de portrelerini yazan Fahri Tuna, kısa ama akılda kalıcı tespitlerle dikkat çekici bir anlatımla portrelerini oluşturmuş.

Hakan Şükür için “Çok Şükür Hakan’ınımız Var”, Halit Refiğiçin “ Dünyalı Bir Yorgun Savaşçı”, Cemil Meriç için “Türk Düşüncesinin Everest’i” ifadeleri kitapta yer alıyor. Çarpıcı ifadelerin yanında biyografik bilgileri de ihmal etmeyen Fahri Tuna, bu anlamda zengin bir içerik de ortaya koymuş oluyor.

Adapazarı’nda kültür, sanat ve edebiyat adına ne yapılıyorsa bazen işin ucundan tutan, bazen işi tek başına omuzlayan Fahri Tuna, Adapazarı’nın engin ikliminden de bu kitabında oldukça faydalanmış. Türkiye Yazarlar Birliği Sakarya Şubesi eski başkanı olarak birçok faaliyete imza atan Fahri Tuna, son yıllarda Adapazarı’nın kültür sanat faaliyetlerinde etkin olmasındaki önemli isimlerden biridir. Bunda gayretli olmanın yanında, Adapazarı’nın kültür, sanat ve spor dünyasına kazandırdığı sayısız yeteneğin de payı büyüktür.

Akşamın Aydınlığında Portreler kitabında yer alan Adapazarlı isimler şöyle: Aykut Kocaman, Bülent Uygun, Ekrem Karaberber, Faik Baysal, Hakan Şükür, Hatice Bilen Buğra, Hüsnü Gürsel, İbrahim Zaman, Köfteci Yavuz, Mehmet Selahaddin Şimşek, Şenol Demiröz, Tacettin Özkaraman, Tarık Pekerler, Tuncay Şanlı.

Fahri Tuna’nın Akşamın Aydınlığında Portreler adlı kitabı, bu alanda dikkate değer eserler arasında sayılabilecek yetkinliğe sahip bir çalışmadır. Mizahi yaklaşımlar, biyografinin yanında yapılan yer yer sıra dışı yorumlar eseri benzerlerinden farklı kılmaktadır. Görünen o ki portre çalışmalarına devam eden Fahri Tuna’nın kaleminden daha birçok âşina yüzle karşılaşacağız.

Mustafa Uçurum, dunyabizim.com