- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul20°C▼
- Ankara22°C
- İzmir23°C
- Konya24°C
- Sakarya19°C
- Şanlıurfa28°C
- Trabzon20°C
- Gaziantep27°C
"BULGARİSTAN GÖÇMENİ RAMAZAN USTA" PORTRESİ

Fahri TUNA
Bulgaristan Göçmeni Ramazan Usta
ÇALIŞMAK İÇİN YARATILAN ADAM
“Allah çalışana verir” atasözüne “tam inanmış mümin adam”dır; hep çalışır, daima çalışır, durmadan çalışır.
89 göçmenidir; bilenler bilir: Bulgaristan Devlet Başkanı Jivkov, 1980’lerin ortalarında zulmünü o kadar arttırmıştır ki, Müslüman Türklerin ne adını bırakmıştır, ne en temel inanç özgürlüklerini; 60 yıldır adı İsmail olana Dimitri, yetmiş yıldır adı Fatma olana Elena adını vermiştir; demokrattır gerçekten komünist rejim; yüz binlerce Türkün eline Bulgar İsimler Sözlüğünü tutuşturmayı ve “gavur adını seçme özgürlüğünü” kullandırmayı da ihmal etmemiştir.
Ramazan Usta, hatırlamaz “gavurların verdiği gavur ismini”; “unuttum” der ne zaman sorulsa, “gelmez aklıma” der, bilinir ki Ramazan Usta bıçakla, çakıyla kazımıştır zihninden, ondan hatırlamaz “acı hatırayı.”
Ramazan Usta Kuzey Bulgaristan’nın Varna vilayetinin Sarıkovanlık köyünde doğup büyümüştür. Evlâd-ı Fâtihan’dandır; asırlarca evvel Anadolu’dan göçen bir ailenin çocuğudur.
Eşi ve dört kızıyla yaşayıp giderken, 89 Zulmünde canını zor kurtarıp Adapazarı’na göçmüştür. Beşköprü’de “her gün bir tuğlasını koyarak inşa ettiği” üç katlı evinde oturmaktadır şimdilerde.
İşi torunlarıyla “mahallenin süt ihtiyacını karşılayan” Sarıkız’a bakmak olan Nazife Teyzeyle evlidir kırk yıldır. Meryem, Hatice, Belgüzar ve Emine adlarında dört kızı vardır Ramazan – Nazife çiftinin. Ve torunları Murat, Zeynep, Nazife, Şehran, Özge… masmavi gözleri, sapsarı lüle lüle saçlarıyla Tuna nehrini, yeşil Balkan Ovalarını, tütün denklerini hatırlatır torunları yürüdükçe.
Ramazan Usta “çalışmak” için yaratılmıştır; onu daha bir kez otururken, dinlenirken gören yoktur; sadece namaz kılarken ve yemek yerken dinlenir.
Ramazan Usta için gün sabah ezanıyla başlar, yatsı namazını kıldığında biter. Elinden ustalık geldiğinden, gün ağarırken yollara koyulur, akşama değin çalışır, gün batarken işi bırakır, yemeği yer, yatsıyı kılar ve yatar; işte size Ramazan Ustanın yirmi dört saati.
İçkiden sigaradan, kahvehaneden nefret eder; “tembel tembel pineklemeye” tahammülü yoktur çünkü.
Kalfa olarak aldığı bir işi yoksa, bu kez ev yanlarında bir aşağıya bir yukarıya koşturur; konu komşunun ihtiyaçlarını görür, kendi evi ve damadı Hüseyin’in evinde bir şeyler yapar.
Matraklıkta değme komedyenlere taş çıkartan Hatice’nin kocası “Damat Hüseyin Paşa”ya göre; “Ramazan Usta General, Hatice Albay”dır; komuta zinciri generalden başlar, albaydan kendisine aktarılır ve “işler en güzel şekilde tamamlanıp tekmille generale bildirilir.”
“Her evin soğan soyması ayrı olur demiş” eskiler, demek onlar da geçinmenin yolunu öyle bulmuşlar.
Türkiye’ye göçtüğünde “Can” soyadını tercih eder Ramazan Usta; “canımı dişime takıp çalışan adamım ben” dercesine.
Anavatanı Türkiye’de yirminci yılına giren Ramazan Usta, kısa boyu, kıvırcık sarı saçları, masmavi gözleri, durmadan ama hiç durmadan çalışıp durmasıyla, mahallemizin “Maradonası”dır;
Ramazan Usta;
Çalışmak için yaratılmış adam.- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.