07 Kasım 2025
  • İstanbul17°C
  • Ankara14°C
  • İzmir17°C
  • Konya12°C
  • Sakarya16°C
  • Şanlıurfa18°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep17°C

BURAK KILLIOĞLU'NDAN: İSTİKLAL MARŞI NİYE RAHATSIZ EDİYOR?

Atatürk Üniversitesi’nde düzenlenen “Bin yıllık darbe 28 Şubat” adlı konferansa katılan gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, açılışın İstiklal Marşı ile yapılmasını doğru bulmamış.

Burak Kıllıoğlu'ndan: İstiklal Marşı niye rahatsız ediyor?

Bu durum, biraz şöyle bir intibaya sebep oluyor gibi. Siyasi tavırlarını, haklı olarak, halka karşı olan müesses nizama ve militarist dayatmalara göre ayarlayan Müslüman zihinlerin bazıları, muhalefet etme yetilerini (pek çok neden olsa bile) mevcut iktidara karşı gösteremiyorlar ve hala “eski defterleri” açmaktan medet umuyorlar. Böylece de, her daim prim yapan “muhalif” vasfını da yitirmemiş oluyor ve ortaya bir siyasi tavır koymuş gibi yapıyorlar. Yoksa, bu milletin gönül tahtında oturan İstiklal Marşı’nı “resmi ideoloji” öcüsüyle bağdaştırmanın açıklaması yok gibi duruyor.

 

BÜYÜK İSRAİL’İN YOLLARINI YAPMAK

BDP’li Aysel Tuğluk, “Öcalan, Türkler için şans; Kürtler için ise vazgeçilmez bir iradedir” demiş. AKP’nin önce açılımla deneyip Habur’daki rezaletle geri adım atmak zorunda kaldığı güya “çözüme” yönelik adımların sonuncusu olan “müzakere süreci”nin somut bir meyvesidir yukarıdaki sözler. “Terörle müzakere eden (affedersiniz) şerefsizdir” diyenler, şimdi hangi gerekçelerle terör örgütüyle masaya oturuyorlar, bilinmez. Ancak, sözümona “çözüm sürecinin” kimi hangi konularda cesaretlendirip, hangi sonuçları doğurduğu meydandadır artık. Bir terör örgütünün elebaşı, neredeyse bir kanaat önderi, bir bilge olarak pazarlanma noktasına gelmiştir ve uyumaya devam etmekte olan Anadolu insanı, olan bitenleri (sonuçlarını hesaba katmadan) boş gözlerle izlemektedir. Karşı çıkan her kim olursa olsun, “çözüm sürecini baltalamak” saçmalığına muhatap olurken ve bölgedeki diğer gelişmelerle birlikte bakıldığında açıkça bir “Büyük Kürdistan” vücuda getirilirken, terör örgütünün elebaşını “büyük bilge” olarak da pazarlarlar, bir “şans” olarak da.

Kuzey Irak’taki kırmızı çizgilerini kendi eliyle silen, “sıfır sorun” diyerek hemen her milli meselesinin üzerine bir bardak soğuk su içen Türkiye, Büyük İsrail’e giden yola yine kendi eliyle taş döşüyor. İşin acı tarafı, bütün bir millet olan biteni “çözüm” diye izliyor. Bir yandan “terörle bir yere varılmaz” diyenler, öte yandan ise bizzat terör örgütüyle masaya oturuyorlar. Böylelikle hem terörü meşrulaştırıyorlar, hem de terörle bir yere varılabileceğini (koskoca bir devleti masaya oturtmaya yani) resmen teyit ediyorlar.

Devlet bilinci ve ciddiyetinin olmaması, “stratejik müttefik”e verilen birtakım sözlerle birleşince bu sonuç da kaçınılmaz oluyor. Ahali, konuşulanların vahameti yerine tutanakları kimin sızdırdığı saçmalığıyla oyalanırken, yakında terör örgütünün elebaşını Meclis’te görmek de mümkün olur bu kafayla.

 

12.03.2013 Milli Gazete

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.