- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul17°C▼
- Ankara10°C
- İzmir19°C
- Konya13°C
- Sakarya13°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep14°C
CADILAR BAYRAMINDA ŞAPKASIZ KALMAK

M. Ali ABAKAY
Malum, bizde cadılık kavramı yok, olmadı, olacağa da benzemez. Yalnız bir tas suyun falına, bir fincan kahvenin telvesine, el ayasına, bilmem neyin nesine bakarak fal açanlar hiç eksilmedi.
***
Derler ki sarayların birer falcısı eksik olmazdı, önceleri. Hatta tarihimizde mevcut olduğu söylenilen sihirbaz yakma olaylarını abartanlar, Batı, Cadıların tarihte sabit olmasına rağmen diri diri yakılmalarını kabul etmemekte çaresizdir. Bunu kabul etmeseler, " Haydı cadıların diri diri yakılmalarını kabul etmiyorsunuz, Jean Dark'ı kim yaktı?" sorusuna muhattap olacaklardır?
Deliren insanların içine şeytan girmiş denilerek, meydanlara odun taşıyan kimlerdi?
Giyotini biz mi icad ettik?
***
Falcılarla büyücülerle yatanlar kalkanlar biz olmadık. Lakin fala ve büyüye alıştırılanlar, bizde daha çok. Hem inancın bunu yasaklayacak hem senin sayın fazla olacak? Bu orantısızlığın sebebi de inancın gerektiği gibi yaşanmaması ve sulandırılmasıdır, adeta.
***
Bu falcılığın ve remlin şeytan işi olduğundan kimsenin şüphesi yoktur, olamaz da. İnanç cephesinden yasaklanan fal, sihir ve reml, şeytanın okları olarak bilinir.
Bu çağda halen gazetelerimizin sayfalarında ne idüğü belürsüz fal köşeleri bulunmakta ve kişi, gazetesini alırken fala meraklı ise, fal sayfasına ya da köşesine bakmadan gazeteyi okumaz.
***
Hoş, fal konulu siteler de yok değil. Bu sitelerde birçok büyü bozma, insanları birbirinden ayırma ya da bağlama adı altında bir nevi insanların üzerinden para kazanılmaktadır. Kimi zaman dernekleşme adı altında çalışanların ruh çağırma seansları da düzenlediği bilinenler arasında yer alıyor:
-Leyla Hanımın ruhu geldinse üç defa öksür!..
***
Bizde bu yola tevessül eden oldukça, bu işi bilimsel ölçülerde sürdürenler olacaktır:
-Yay Burcu, ay çekiminde...
-Dönence oğlak ve Zodyak...
Emin olun bazen kendisini kaptırmak ister, insan söylenene. Eskilerin gezegenlere verdiği isimlerle batılının verdiği isimler farklı. Bu gezegenlerin yol haritaları bir acayip!..
Arada bir GSM Operatörleri vasıtasıyla gelen fal reklâmları olmaz değil. Nedense maaşların alındığı döneme rastlandığı söylenir, durulur ya da ay sonlarına doğru.
Maaşı almışsanız sevdiğinizle önünüzde mutlu bir gelecek vardır, ay sonunda iseniz, bir para beklemiş olursunuz.
***
Bir ara "Yıldızname" ismi altında insanların dünyasını karartan ve kendilerine gayipten haberli süsü veren, kişileri hipnotize edip onların nesi varsa alıkoyan, böylelikle varlıklı olan tipler vardı. Şimdi de sosyetenin gözde mekânlarında medyumlar cirit atarak, helal yoldan para kazanmamış kimselerin yanında günlerini gün edip durur.
Boyunlarında zincire takılmış değişik metal parçaları ile değişik giyimli, tuhaf bakışlı, başka bir gezegenden gelmiş misali bu işe kendisini adayanlara soyulduklarını bilmekten uzak kişilerin arasındaki samimiyet, düşmana karşı taş çıkartan bir görüntü arz ediyor,. Özellikle Yılbaşı öncesi ve sonrası kehanet (!) ileri sürenler, gerçekleşmesi muhtemel olan konular, ileride olunca kimi politikacıların da gözdesi oluvermektedir, sanki.
***
Bizim malum medyanın magazincileri arada bir başları sıkışınca hemen Fransız birinin yazdığı ve ne anlama çekilirse mana kazandığı şiirlerinden, yazılarından yola çıkar: Nostradamusun Kehanetleri!..
Nostradamus ile kalkıp yatanlar, ne haberler kotarmaktadır, bilen bilir. Garibimin belirttiği kimi olacak (!) olanlarla ne ilgisi kurulabilir.? Aynen Tanrının Arabaları'nı yazan Eric Von D. gibi, kendince uydurtanlar, sonuçlara bakıp ne kadar haklı olduklarını bir de anlatmazlar mı?
Bunlar ya sopa yememiş ya da gözleri açılmamış sığırcık yavrusu gibi.
Bizim medyacıların kehanetlerini nasılsa sorgulayan yok. Onların kehanetleri, günümüzde önümüzde apaçık durmaktadır ve kendileri bu kehanetlerinin neden gerçekleşmediğini bilmektedir.
***
Hem fal bakmak günahtır hem bakarsınız. Hem üfleme-püfleme men edilmiştir, siz yaparsınız. İstediğinizde kurşun döktürürsünüz, sonra döktüreni din istirmarcısı olarak lanse edersiniz.
Bizde inanca müdahale etmek için bahaneler çok:
-Bu adam Cinci Hoca!..
-Utanmaz büyü yaptı. Hem de sakal bırakmıştı. Ona güvendim.
Artırabiliriz bu tarz ifşaatları.
Peki siz neden bu tarz yollara başvurdunuz?
Yahu biz, karpuzcudan Şeyh icad ederken, Şeyhe mürid olanlar nereden türedi?
Adama dergah bile yapanlar, şimdi nerededir? Kamuoyunu yıllarca meşgul edenler, falla büyü ile sihir ile uğraşırken, Karpuzcu Şeyh, kime üfledi, bu üflemeler kime ne kazandırdı ne kaybettirdi?
***
İnsanlık üzerinde kara bulutlar estirenler, yanlarında geleceğe dair izler ve işaretler belirtenleri maaşa bağlamakta, onların dediğinden dışarı çıkmadıkları da söylenir durur.
Bizim medyanın zorla ünlü yaptıkları isimlerin bazıları, "Fala inanma falsız da kalma" saçmalığını realite haline getirmeye ahd etmiş görünüyor. Herşey iyi de tıkırda da arada bir bunların açıklamaları, insanı zıvanadan çıkartmıyor değil.
Bizim medyanın şarapseverleri, batıl inançları arasında falı saymazlar. Zodyak onları çarpsın. Ki akılları başlarına hiç gelmez. Gören gözleri hakikate yabancıdır. Kulakları hiç duymaz.
Avrupa'da insanlık dramları yaşanmakta iken, onlar yanıbaşında yaşanan dramlardan uzak dururlar. "Güçlüler ayakta kalır zayıflar yok olmak zorundadır" felsefesine iman edenler, insan haklarını nereye koyarlar? Onlar, medyanın falcıları aratmayan öngörüsü ile geleceklerine dair pespembe tabloların hayalinde iken, alaşağı olan düşünceleri ve yaptıkları ile halen kendilerini topluma, halka yön gösterici olarak mı sanır?
***
Bir ara bizim medya cenahından medyumlara aşırı talep vardı. Medyumcuları aratmayan adamlar, bilimsellik adı altında programlara katılır, engin düşünceleri ile kimi gönülleri feth ederdi. Sonradan köşelerine çekilen bu isimlerin ne derecede itibar kaybettiğini bilmekten uzak değiliz.
Sahi yapılmak istenen bir çeşit falcılık, büyü değil miydi?
Şimdi o ekran benim bu ekran senin koşmayanlar, vazifeleri tamamlandığı için köşelerinde inzivaya çekilirken, vicdanları rahat mı?
-İslamı yanlış tanıtıyorlar!..
-Bunlar tümüyle yanlıştır.
-Allah'tan utanmazlar, bunu kabul etmiyor!..
Hatta mizah alanında "Tavuk kurban olarak kesilebilir." biçiminde takılmalar da yok değildi. Kendilerini kendi imalatı kehanetlere adayanların sesi soluğu çıkmıyorsa bunun hikmeti nedendir?
***
Kalkıp kahve fincanlarını mı yasaklayalım?
Kıymeti kendinden menkul adamlar, sokaklara dökülür:
-Bakın kahve falı yasaklandı, sıra en masum talebimiz kahvenin yasaklanmasında. Bunlar 4. Murad'ın çağdaş versiyonu.
Elbette fala inanmayı bir kenara bırakın, bu saçmalıklarla uğraştığımız yok. Hayatın her alanında bir tuzak misali bekleyen ve adına fal diyebileceğimiz tuzaklarla örülü hayatımızda biz onların fallarda ne görmek istediklerini bilmeye biliyoruz -kendileri de bilmektedir- herşeyi açıklamaya gerek yok, aslında.
***
Bir gazete falını kaleme alanlar, ne sıkıntılar çeker, bilir misiniz? Her gün on iki fal açıklamasını yazacaksınız, birbirine benzer ifadeleri ikna gücünüzle kurgulayacaksınız.
Yerel bir gazetede çalışan arkadaşıma sormuştum:
-Bu fal köşesini nasıl hazırlıyorsunuz?
-Eskiden elimizdeki bir kitaptan her gün yazardık, şimdi sanal ortamdan indiriyoruz. Epey de okunuyor.
Gelin de şaşırmayın.
-Fal köşesinde bugün şunlar yer alıyor. Hiç okudunuz mu?
Bana baktı ve acı acı gülümsedi:
-İnanın okumuyorum. Bizim çocuk artık yetişkin. O, bunları indirir, sayfaya aktarır.
Merakta kalabilirsiniz, fal köşesinde nelerin yazıldığına dair. Öyle anlatılmayacak şeyler değil:
-Mutlu bir gününüzdesiniz. Bekar iseniz evlenebilirsiniz. Boşanmış iseniz kısmetinizi kollayın.Çünkü bu hayatta tek maaşla geçim çok zor.
Arkadaşımın, çöpçatanlık kokan bu açıklamadan sonra ilk işi, oğlunu çağırmak oldu:
-Oğlum, yarın fal köşesi kaldırılacak.
-Neden baba?
- Evladım, Ramazan Ayı başlayacak. İlk sayfamızda fal, sihir hakkında ayetlere, hadislere yer veriyoruz. Bir de fal köşesi... Bunlar bir arada gitmez!...
Ben bu köşenin kaldırılmasına sebep olan anlayışa hayran kaldım.
Yok yok gazete sahibi Kayserili değil, öz be öz Diyarbakırlı.
***
Günümüzde çağdaş cadılar, çirkin yüzlerini saklayarak, daima güleryüzlü görünüp, tatlı sözlerle konuşup, hayatımızn içinde bize yaşamı zehretme yolunda büyük çaba içindedir.
Siz ne çabuk unuttunuz Pamuk Prensese elmayı verip onu uyutan cadıyı?
***
Fal açmanın iskambil kâğıtları ile de açıldığını bana hatırlatan bir dostumuza, Avusturalya'da tavuk iç organlarını örten zara bakılarak fal açıldığını da biz haber verelim.
Falcılar, Afrika'da albino hastası çocukları kaçırıp öldürerek azalarını yemeyi ve kanlarını içmeyi tavsiye ediyor.
Bizdeki falcılar da hala halkın cahil, nankör, kıymet bilmez olduğunu sanmakta ve halka rağmen halk adına var olduklarını biliyor.
09.05.2012
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.