05 Kasım 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara5°C
  • İzmir15°C
  • Konya8°C
  • Sakarya11°C
  • Şanlıurfa16°C
  • Trabzon16°C
  • Gaziantep12°C

CİHAN AKTAŞ'DAN: MUHABBET SARAYI, PLAZAYA KARŞI

Kentsel dönüşüm yaşayan mahallede metro istasyonuna giderken önünden geçtiğim peş peşe sıralanmış birkaç kahvehane var, etrafları buldozerlerle, iş makineleriyle çevrili.

Cihan Aktaş'dan: Muhabbet sarayı, plazaya karşı

cihan-aktas-4

Kentsel dönüşüm yaşayan mahallede metro istasyonuna giderken önünden geçtiğim peş peşe sıralanmış birkaç kahvehane var, etrafları buldozerlerle, iş makineleriyle çevrili. Gün boyu ve akşamları geç saatlere kadar makine sesleri ve eşlik eden tozlar kahvehanelerden yükselen sesler ve dumanlarla yarışıyor. Korunaklı plaza şantiyesinden yayılan sesler, mahalledeki hızlı değişimin kaçınılmazlığını bildiriyordu yazdan bu yana. Makineler büyük bir hızla ilerliyor ve yakında kahvehaneleri dümdüz edecek; yerlerine bu yakanın en büyük AVM’sinin yapılacağı söyleniyor. Gözlerimin önüne getirebiliyorum geceyi: Bütün sesler AVM karaltısı tarafından yutulmuş. Şimdilik buna engel olan sadece mevzuat: Kahvehanelerin bulunduğu zeminlerde payı olanların tamamına bir türlü erişilemediği için, projeler donduruldu. Böylelikle denilebilir ki bütün mahallenin geçmişi bir süreliğine kahvehanelerde yaşayacak.

Her şeyden önce nedir mahalle? Aklıma “selam” geliyor. Tanıyor ve tanışıyorsunuz. Göz aşinalığı var ve selam esirgenmiyor. Eşiğinden çıkıp giderken yaşlılar ve çocuklar konusunda gözünüzün arkada kalması gerekmiyor büyük ihtimalle. Küçük parkta ebeveyni refakat etmeden oynayan çocuklar var. Bir apartman dairesinde yalnız yaşamakta olan yaşlı veya hasta insana yönelik göz, gönül ve kucak olabilir, mahalle. 1960’larda yazdığı “Bizi aşktan koru” isimli kitabıyla aile kurumunu ve Batı’nın aşk anlayışını eleştiren Susanne Brogger, 1970’lerde bu eleştirilerinin ilk kısmını gözden geçirme ihtiyacını niye duyduğunu şöyle izah etmişti, Duygu Asena’ya: “Çünkü aile engellileri, hastaları ve çirkinleri koruyan tek kurumdur.”

Mahalle de bir bakıma geniş mi geniş ailedir. Engellinin, bebeğin, elden ayaktan düşmüşün beşiği de sayılabilir.

Mahremiyet sınırları kademeli olarak ilerler. Evin, apartmanın, bahçenin (avlunun), sokağın eşikleri… Her bir aşamaya mahsus yeni öğrenmelerle kamusal (çoklu karşılaşmaya açık) alana yöneliriz. “… O halde burada yine bir özel-kamusal dikotomisinden değil, mahremiyet merkezini oluşturan bir nüveden başlayarak katman katman farklı düzeylerde toplumsallaşma ve mahremiyet olanağı veren dış mekânlara doğru bir açılımdan söz edilebilir” diye tanımlıyor Uğur Tanyeli. (1) Mahalle bir bakıma aileden kamuya öğretici bir geçiş rolü üstlenen “sıcak kamu” alanı. Öyle ki sağladığı bir alt yapıyla kendi renklerini ilettiği kamusalı yeniden tanımlama başarısını gösterebilir. İhtiyar nedir bilinir, çocuk oyunu nedir, yaşanır, komşu komşuya ayna olur, köşesinde bucağında dünya meseleleri komşuluk gündemleriyle harmanlanarak konuşulur. Eşik eşik ilerlerken dikkatli, ilgili, farkında olmanız gereken şeyler ve durumlar göz ardı etmenize izin vermeyecek işaretlerle kendilerini hatırlatır, önemlerini öğretir.

Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/19517/muhabbet-sarayi-plazaya-karsi

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.