- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul15°C▼
- Ankara9°C
- İzmir17°C
- Konya12°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa18°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep12°C
CİHAN AKTAŞ'TAN: ALEVİ SÜNNİ SOFRASI
Aynı masanın, aynı sofranın etrafında bir araya gelmeden sorunlarımızı çözebilir miyiz? Kürt sorunu, İslam ve kamusallık tartışmalarının ardından şimdilerde Alevilik etrafında tartışmalara yoğunlaşmaya başladık.

Aynı masanın, aynı sofranın etrafında bir araya gelmeden sorunlarımızı çözebilir miyiz? Kürt sorunu, İslam ve kamusallık tartışmalarının ardından şimdilerde Alevilik etrafında tartışmalara yoğunlaşmaya başladık. Belli bir doku içinde kendi bağlantıları ve yorumlarıyla var olan inanç, yorum ve ilişkilerin tek tipçi kamusal alana taşınması, yığınla eksik, kusur, ihmal ve istismarla yüzleşmek anlamına geliyor.
Sıklıkla dile getirdiğim gibi kervanın yolda düzülmesine alışkın bir toplumuz. Sorun oluşturmaya başlayan konuları kendi aramızda uygun bir dille konuşmayı geciktirdikçe (dış odaklara bağladığımız) komplolardan ve plastik projelerden yakınmaya devam edeceğiz.
Kamusal alan, çoklu karşılaşmalar alanı, bazen bir meydan, bazen de bir sofra/masa. Karşılaşmaların oluşturduğu yüzeysel tanımalar, tanışma amacıyla kurulan sofra/masada gelişiyor. Herhangi bir masa toplantısı, bir atölye çalışması daha sınırlı bir tanıma anlamına geliyor. Sofra olarak masada bir araya geldiğimizde ise başka türlü bir tanımanın, muhatap almanın yolu açılıyor. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır ya… Sohbet veya söyleşi nasıl bir mekânda, hangi şartlar altında daha bir murat edilene yakınlaşabilir? Frank Lloyd Wright’ın Japonya usulü üzerinden tasarladığı gibi koltuk ve sandalyelerden kalkıp sedirlerde otursak birbirimizi daha dikkatli dinleyebilir miyiz? (Wright, Japonya tecrübesi üzerinden şöyle düşünmeye başlamıştı: Sandalye koltuk tek yönlü, sedir çok yönlü bir kavrayış sağlıyor. Tabii Wright, sedirin Osmanlı mimarisine ait olduğunu da fark etmişti sedir çalışmalarında. )
Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=19285
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.