06 Kasım 2025
  • İstanbul17°C
  • Ankara15°C
  • İzmir18°C
  • Konya17°C
  • Sakarya16°C
  • Şanlıurfa25°C
  • Trabzon16°C
  • Gaziantep21°C

CİHAN AKTAŞ'TAN: GÜZELLİĞİMİZİ NASIL TANIMLAYABİLİRİZ...

Kimi başörtülü kadınlardaki süslenme merakı, arayışı, böylelikle ortaya çıkan bazen sapla samanın birbirine karıştığı abartılı sahneler, şu dönemde çok ilgi gören (aslında hemen her zaman, mesela II.

Cihan Aktaş'tan: Güzelliğimizi nasıl tanımlayabiliriz...

cihan-aktas-4Kimi başörtülü kadınlardaki süslenme merakı, arayışı, böylelikle ortaya çıkan bazen sapla samanın birbirine karıştığı abartılı sahneler, şu dönemde  çok ilgi gören (aslında hemen her zaman, mesela II. Abdülhamit döneminde de gündemi işgal etmiş olan) konulardan biri. Yozlaşma işaretlerini öncelikle kadınlar üzerinden okuma eğilimine sahip İslami kesimler, nevzuhur kadın dergilerinden, rengârenk eşarplardan, rastgele örtülmüş şallardan, dar tuniklerden söz ediyor. Sosyolojiyi ihmal eden bu bakışın doğru bir okuma yaptığından emin değilim. Bana kalırsa genç başörtülü kuşaklar birkaç sebeple tepki vererek kendi tarzını arıyor: Sistemin çirkinleştirme operasyonlarının sebep olduğu eziklik birikimi, bunlardan biri. Bir diğer sebep ise kendine özgü, huyuna husuna yakışan bir tesettür tarzı arayışı... Eleştiri konusu olan Müslüman hanımların önemli kısmının geçmişte olduğu gibi takvayı kendini görünmez kılmaya bağlayan, anlamlı bir ayrıksılığı ise cesaretlendiren bir cemaat bedeni içinde yer almadığı da hatırlanmalı.

Daha önemli bir arayış sebebi de genç kuşakta bir önceki kuşağın tecrübelerinin bıraktığı şöyle ağır bir izlenim: Müslüman erkekler anneleri gibi klasik tesettürlü kadınları yanlarına yakıştırmıyor, onlarla evlenmiş olsalar bile zamanla ilgilerini yitiriyorlar.

Buradan hareketle başörtülü genç kızların giyim kuşamlarında somutlaşan farklı bir tarz arayışında aynı zamanda bir protesto tutumu seçilebilir. Yani ille öyle yaygın kabullere, modaya göre süslü püslü değil o, ama herhalde klasik örtünmenin dışında bir tarz oluşturmak için uğraşıyor.

Daha sıradan bir sebep, her rüzgâra açık bir gençlik çağının güçlükleri... Bunun da sorumlusu gençler değil, bir önceki ilkelerine göre yaşama savaşı vermiş kuşak olsa gerek.

Yazının devamı için: http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=19021

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.