- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul16°C▼
- Ankara15°C
- İzmir20°C
- Konya15°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa21°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep19°C
DİYARBEKİR MASALLARI TÛNNE!...

M. Ali ABAKAY
Diyarbekir Masalları… Elektriğin olmadığı, ilçelere uğramadığı seneler… Çocukluk günlerimiz… Kış gecelerinde nenemizin, büyüklerimizin anlattığı masallarla büyüdük, bir parça.
Merakta bırakılan biz yaştaki çocuklar, arkası yarın şeklinde masalı keser, öbür akşam, devamını getirirlerdi. Yeni masalın bir bölümünü de anlatırlar, ertesi akşama hazırlıklı olmamızı isterlerdi.
Olağanüstü derecede masallarda sonuçta iyiler kazanır, kötüler cezasını bulurdu. Devlerin, çift başlı canavarların eksik olmadığı, “Hût” adı verilen masal kahramanlarının şehirleri yerle bir ettiği masalları korkuyla karışık dinlerdik.
Şimdi düşleyip, duruyorum o masalları. Kayda geçmemiş sözlü edebiyat ürünlerini tekrarlamaya tekrarlamaya çoğu yaşlımız unutmuştur, eminim. Sorduklarım içinde küçükken bize anlattıkları masalları kısmen hatırlıyor, onlar da bu masalları büyüklerinden duyduklarını söylüyor, şimdi.
Uzun bir geçmiş ve bu güne gelmesi tökezlenen gelenek. 1001 Gece Masallarını aratmayacak, üç boyutlu, hayvanların konuştuğu ve Hind Geleneğinden farksız, Beydebayı anımsatan, Ezopla yarışacak derecede kuvvetli, bir ders çıkartıcı masalları derleme uğraşımız başladı, gibi. Bir kısmını bildiğimiz masalları kaleme geçirmeye başladık bile…
Şevket Beysanoğlu’nun derlediği kimi masalları okudum, ayrıca dergilerde kalmış şehirle ilgili masalları toparladım. Diyarbekir Geleneği’nde şehir masallarını sonradan uydurtulmuş olanlarıyla ayırd edecek ölçütler belirledim, kendimce. Şehir Efsanelerini konu alan bir yayın da dikkatimi çekmedi değil. Zamanı geldiğinde farklı kitaplara da ulaşırıız, belki…
“Diyarbakır Masalları Yok!..” derken Değerli Dostumuz, Ağabeyimiz Mevlüt Mergen’in hazırladığı eseri de edindim. Bunca zaman sonra kendime masalların dünyasında bir hayat kurmak istiyorum, sanki. Oradaki güzellikleri, çirkinliklerin kökünü kurutan kahramanlarla arkadaş ve sırdaş olmayı düşünüyorum.
Merhum Ahmed Cahit Zarifoğlu’nun çalışmalarını da tekrar okuyacağım. Diğer yazarların masal çalışmalarını edinmemiz, birkaç ay sürer. Tezleri incelemek lazım. Halk Edebiyatı’nın önemli verimleri arasında yer alan masalları, öksüz bırakmış olmamız, söz konusu değil, elbet. Birkaç farklı köye misafir olup, kayıtlar alarak bu masalları, tekrar derlemek gerelir. Daha önce yapılmış çalışmalara ulaşırsak, bir karşılaştırma da yapmak mümkündür, elbet.
Şimdi “Diyarbekir Masalları Tûnne!...” diyemeyiz. “Çirok” adı verilen masalları bir araya getirmek, senemizi bulsa bile güzel bir uğraştır, yapacağımız. Belki bu konuda aceleci davrandığımı belirtecek dostlarımız, olabilir. Varsın, bu konuda yazmak isteyenler de uğraşıp, kitap çıkartsın. Benim, bu alanda bir problemim yok.Nihayetinde bu alan oldukça bakîr, el değmemiş. Beş-on masalı bir araya getirerek, çizgi flim dünyasından esinlenip, kitap çıkarmak da olmamalı. Bunun kendisi içinde sabit normları vardır.
“Sé Mu”, “Gürî”, “Pirabokâ Müsliman”, “Hût u Şer Mehemmed”, “Gülazer”, “ Sof’ı û Tûrık” *olmak üzere derlediğimiz masalllara eklenecek en az otuz masal vardır.
Çocukluk anılarımızda derin izler bırakmış masallar, eminim ki bize mektep görevi yapmış evlerimizde gerçek muallimler olan analarımızın, nenelerimizin mirasıydı, onların bize iyi ve doğru yolu göstermede işaretleriydi. Yoldaki bu işaretler, bizim için yanlışa düşmeme işaretleriydi.
Şimdi ana-baba biz suçluyuz, suçumuzu itiraf ediyoruz.
Uzun zamandır kendi masallları ile büyütüldüğümüz ve herkese ezberletilen Kırmızı Başlıklı Kız masalını düşünüyorum, Yedi Cüceler, Pinokyo, Heidi olmak üzere birçok masal, evrensel etiketle herkese kabul ettirilmek isteniyor, beraberinde kendi medeniyetlerinin motifleriyle beraber.
Bizde masallar yok muydu? Anlatılanları 1000 sayfalık kitapta toplayabilsem… En az ikiyüz masal, hedefliyorum, bu süre zarfında. Bazıları elbette birbirine benzeyecek… Olsun, benzerlik taşısın masalllar.
Bir ara küçüklere masalların anlatıldığı televizyon programları vardı. Çizgi flim furyası ile hayal ettiklerimiz köreldi, “Uzay 1999” dizisİyle törpülendi, “Yüzüklerin Efendisi” ile kazındı, adeta beynimizde. Simyacı ile masala dönenler, Hassan bin Sabah Efsanesiyle masallların dünyasına yöneldi.
Aslında Doğu Geleneği’nde masallar, özünü ya tarihten ya inançtan almışlardır. Mezopotamyanın kadîm kültüründen süzülen masallla, destanların etkiisnde kalmıştır. Hazreti Alinin Cengleri, Küffarın yenilgilere uğratılması, vs…
Dede Korkut Hikâyeleri de bir masaldır, özünde. Battalnameler aynı vasfa sahip.
İş şehir düzeyine indirgendiğinde, dar bir alanda çalışmak, zorlukların kendisini göstermesine yeter de artar.
Okulllarda Çevre Bilgisi ve emsal dersler, seçmeli olarak bulunmaktadır. Bu derslerde masallar şehirle ilgili derlenmeli ve öğrenciler, şehirlerindeki masallların tadına varmalı.
Herkesin masalı kendisinedir, adeta. Yıllardır bize anlatılan masalllara inanmakta zorlanan bizler, dünün masalların bugüne dair bize ışık tutacağına inanıyoruz.
Bize anlatılan birçok masal oldu, yerli-yersiz. Biz, şehrimize dair masalları öğrenirsek, çok şey kazanacağız.
Nasreddin Hoca Fıkraları, hemen hemen çok yerde aynıdır . Keloğlan Masalları, değişmez vasıflara sahiptir.
Biz bu fıkralarla masallları belleğimize kazımışken şehre dair anlatılan masalllarla çok bilgi kazanacağız. Haksızlık yapanın yanında hakszlığın kalmadığını, bir topal sineğin Nemrudun hakkından geldiğini de öğreneceğiz.
Masal dünyamızı zenginleştirirken, geçmişe yolculuk da başlayacak, gibi. Çünkü, masallarda insanın geçmişteki beklentilerinin geleceğe yansıması vardır, izdüşümleri vardır.
TYB, Polatlı Belediyesi ve TRT Çocuk İşbirliğiyle düzenlenen "Hala Anlatacak Masallarımız Var" Masal Yarışması haberini okumamız, bize bu yazıyı yazdırdı. Şehirlerin masalları ne zaman yazılacak? Bu sorunun da cevabı muhtemelen her ilde kurulmasını beklediğimiz Şehir Araştırmaları Merkezi'nin oluşumuyla sağlanacaktır. Bekleyelim ve görelim.
……………………………..
(*)Kelimeler: Tûnne: Yok, kalmadı, bitti., Sé Mu: Üç saç teli, Gürî: Kel, Pirabokâ Müsliman: Müslüman Cin, Hût u Şer Mehemmed: Canavar ile Aslan Mehemmed, , Gülazer: Sarıgül, Kız adı, Sofî û Tûrık: Sofu ile Torbası
12.09.2012
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.