- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
03 Kasım 2025- İstanbul17°C▼
- Ankara15°C
- İzmir18°C
- Konya16°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa21°C
- Trabzon14°C
- Gaziantep19°C
DOÇ. DR. MUSTAFA TEKİN'DEN: TEYZEM NEDEN FEMİNİST OLDU?
En baştan söyleyeyim; feminizm, paradigmaları, hedefleri ve argümanları itibarıyla karşı çıktığım bir ideoloji ya da sosyolojik bağlamda söyleyecek olursak sosyal bir harekettir.

Fakat problemin bir başka boyutuna burada değinmeliyiz. O da feminizme eleştiriler getirmekle birlikte, ülkemizde kadın-erkek ilişkileri bağlamında sorunların giderek arttığını da görmemiz gerekir. Bu sorunların önemli bir kısmı, dini ve geleneksel değerlerin dönüşmesi ile ilintilidir ve bu değerler dönüştükçe kadın, erkek, ev, aileye dair ciddi, sorunlar ajandamızda birikmeye devam etmektedir. Bu bağlamda mevcut sorunlar ne tek başına erkek ne de tek başına kadınla ilintilidir. Toplumda bu çerçevede değişen değerler kadın ve erkeği birliklte dönüştürmektedir. “Ev” bir yuva ve mutluluk kaynağı olmaktan çıkarak, bir hapishane şeklinde algılanmakta; dolayısıyla herkes mutluluğu evinin dışında aramaktadır. Erkek ve kadınlar mutlu olabilmek için gözlerini dışarı çevirmektedirler.
Feminizm düşüncesi, Batı dünyasının seküler mentalitesinden hareketle kadın ve erkek dünyalarını dualist bir biçimde ayırmasından mülhem, kadınla erkek arasında başından itibaren rekabetçi bir ilişki öngörmektedir ki, bu konuda kadınların özgürleşmesinin dine ve erkeklere karşıt tutumlara endekslenmesi önemli bir donedir. Dolayısıyla Batı düşüncesi, bir yandan Tanrı-insan arasında, diğer yandan Hobbes’un “insan insanın kurdudur” sözü üzerinden insan-insan arasında çatışmacı bir ilişki kurarken, feminizm de bunun bir uzantısı olarak kadın-erkek arasında bir çatışmacı ilişki inşa etmeye çalışmaktadır. Belki “Tevhid”in bu bağlamda bozulduğunun göstergelerinden birisi olarak okumak gerekir bu süreci.
Kur’an, “Mü’min erkek ve kadınlar birbirinin velisidir” (9/Tevbe, 71) derken, kadın ve erkeği birleştirici bir dil kurmaktadır. Şimdi toplumda erkekler, kadınlara bu birleştirici ve yumuşak dil üzerinden hitabetmedikleri, davranmadıkları için, aralarındaki ilişki bir rekabete dönüştüğünden, kadınlar da erkekler de yeni arayışlara girmişlerdir. Bu arayışları hiç şüphesiz mutluluğu elde etmek üzerine kuruludur. Ancak, kadınlar bunu feminizmin erkeklere karşı konumlandırıcı dili üzerinden yapmaktadırlar.
Şimdi başlıktaki soruya gelelim; “Teyzem niçin feminist oldu?” Birincisi, eniştem Kur’an’ın birleştirici dilini kaybettiği ve ikincisi, teyzeme peygamberin hanımlarına davranışlarını ve merhametini sergilemediği için. Feministler, himaye istemiyorlar ama kadınlar ne istiyor diye bir kere daha sormalılar bence.
15.05.2014 Milat Gazetesi
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.