DOĞAN SİLLELİ'DEN: D.MEHMET DOĞAN'I DİNLERKEN

Konferansın konusu ' Millî Kültür ve Dil ' adını taşıyordu. Göktürk Kitabeleri, Atabetül Hakayık, Kaşgarlı Mahmut çizgisinde, Selçuklu ve Osmanlı yoluyla günümize ulaştırılan konuşmanın altı çizilecek cümleleri şöyleydi:

* Alfabe değişikliği ve dil devrimi Türkçe'ye vurulan iki darbedir.

* Ruslar Türk Dünyasının dilini Kıril Alfabesi ile değiştirdi. Biz kendimiz değiştirdik. Ruslar Ermeni ve Gürcü Alfabelerine dokunmadılar...

* Harf inkılâbı hangi dil ve devlet için olursa olsun büyük bir kırılmadır...

* Devletin dili Türkçe olmalıdır. Resmi Gazetedeki tamimler, genelgeler, demeçler Türkçe olmalıdır...

* Dil şuuru uyandırmak lâzım...

* Karamanoğlu Mehmet Bey'in dil ile ilgili beyanı bir efsanedir. Ben bunu on yıldır söylüyor ve yazıyorum...

* Türkçe medeniyet dilidir. Bunun böyle olmadığını iddia eden ilim adamları çıkmıştır...

* Türkçe'yi en iyi koruyan ve kullanan Osmanlı Devleti olmuştur. Fakat bu Osmanlıca değil, Türkçe'dir...

* Orhun Yazılarını biz okuyamadık bir Danimarkalı âlim okudu. Uygur yazısı daha uzun süre kullenıldı. Uygurcayı Moğollar bile kullandı...

* Türk Dili, 1500 senelik mazisi olan dildir. Değişik alfabeler kullanılsa da dil Türkçedir...

* * *

Bu güzel tespit ve değerlendirmeler, üzülerek belirtelim ki, dinleyici sorularının değerlendirmelerinde kendini göstermedi. Cevaplarda :" Ben görüşlerimi belirtiyorum siyasi yorumlara girmem..." sözünü çok kullandı. Türk Dil Kurumu üyesi, sözüm ona; büyük Türk dilcisi Agop Dilaçar'la ilgili bizim sorumuza:

" Şahıslarla uğraşmayalım. O Türk Dil Kurumu başkanı değildir..." derken değerli konuşmacının Karamanoğlu Mehmet Beyle uğraşması gençlerden gelen birkaç soruyla büyük zaman aldı. Kafaların aydınlanması yerine kısmen kararmasına sebep oldu. Sorularla ilgili açıklamalarda dilde yapılan ciddi hataları, ' ciddi tasarruf ' şeklinde ele alması, uydurukça dili yumuşatarak 'Dil Devrimi ' ile birleştirmesi düzeltilmesi gereken hususlar durumundaydı...

Fakat her şeye rağmen konferans güzelve konuyu bilenler açısından faydalıydı.

Onun için yazımı konferansta Mehmet Doğan tarafından anlatılan bir fıkra ile bitireceğim:

" Dil Devrimine karşı en iyi savunmayı, Ali Fuat Başgil yapmıştır. O zamanın Başbakanı İsmet İnönü'ye Danıştay, Sayıştay ve Kamutay gibi kelimelerin milli kültüre darbe olacağını belirtmiştir. Bir süre sonra Başbakan İnönüden telefon alan Ali Fuat Başgil:' Kamutay'ı kurtardık, feket diğer taylar kaldı...' mealinde açıklama yapmıştır. Bu taylar at olamadığı için millete zulmetmeye, çitme atmaya devam etmektedir. Bu meseleler konferanslarla değil " Millî ve Sivil Anayasa " ile olacaktır...