30 Nisan 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara21°C

DÖRT KITAYA SESİNİ DUYURAN MÜSTESNA BİR ÂLİM

Abdullah el-Akil’in 'Çağdaş İslami Hareket ve Davet Önderleri' isimli çalışması, 60 önemli Müslümanı, mücahidi, âlimi ele alıyor yazar. Bunların içerisinde elbette ki Mevdudî de var. Fatih Pala yazdı.

Dört kıtaya sesini duyuran müstesna bir âlim

23 Eylül 2015 Çarşamba 15:54

22 Eylül 1979’da, dünya üzerinde o gün yaşayıp ve sonrasında da yaşayacaklar içerisinde İslam gibi bir yüce hayat sistemine bağlı olan, onun davasını güden her Müslümanın uzaktan ya da yakından bir şekilde tanışık olacağı bir simamız, bir âlimimiz, bir davetçimiz Ebu’l Âlâ el-Mevdudî, yüce Rabbine ruhunu teslim etmişti. Evet, ruhunu teslim etmişti Rabbine; lakin davasını ve mücadelesini de kendinden sonraki İslam sevdalılarına emanet vermişti. Pakistan toprağında doğmuş, büyümüş, yaşamış olmasına rağmen dünya çapında etki uyandıran Müslüman bir şahsiyettir Mevdudî. Bugün, kilometrelerce uzağındaki Türkiyeli Müslümanlar olarak bizler, onu Allah Teâlâ için seviyoruz, takip ediyoruz ve rahmet dualarımızda yalnız bırakmıyoruz. Tabiî ki her güzel merhum Müslüman için talep ettiğimiz dar-ı beka komşuluğunu, onun için de istiyoruz.

Onu, bu sefer İhvan-ı Muslimin Hareketi’nin müsteşarı Kuveytli Abdullah el-Akil’in kaleminden tanımaya koyulacağız. 2012’de Neva Yayınları’nca Türkçeye kazandırılan Çağdaş İslami Hareket ve Davet Önderleri isimli kitap çalışması, 60 önemli Müslümanı, mücahidi, âlimi ele alıyor yazar. Bunların içerisinde elbette ki Mevdudî de var. Abdullah el-Akil, çalışmasını oluştururken, yazdığı şahsiyetlerle aynı çağda yaşamış olması, hepsinin vefat etmiş olması -çünkü hayatta olanları yazmanın fitnelerinden emin olunmayacağını düşünüyor- ve ilmiyle amil olan İslam davetçilerinden biri olmaları kriterleri uyarınca hareket ediyor. Her bir şahsiyete şamil olan şu sözlere yer veriyor kitabının başlarında: “Onlar, özgürlüğün simgesi, değerli bir eğitimci, müceddid bir davetçi, şehid bir mücahid, doğru bir tacir, becerikli bir gazeteci, usta bir yazar, mesaj sahibi bir şair, hedefi olan bir romancı, bilge bir ekonomist olmak gibi bir makam ve mevkide olanlardır. Hepsi de Allah’ın izniyle hayırda yarışmıştır.”

Çağdaş bir Müslüman lider, düşünür ve davetçi: Mevdudi

Mevdudî ismini ilk kez 1949’da Pakistanlı Mesud Âlim en-Nedvî’nin bir konferans çerçevesinde Kuveyt’e gelmesi ve Cemaat-i İslamî’den bahsetmesi üzerine duyar Abdullah el-Akil. En-Nedvî, cemaatin lideri Mevdudî’den bahseder de bahseder. Hem kalemiyle hem de kelamıyla İslam’ı ve Müslümanları nasıl savunduğunu anlatır. Mevdudî’nin kitaplarından da hediye eder bu gelen misafir. Akil ve arkadaşları, bu kitapları okuyunca yazılanların İhvan-ı Muslimin ve şehid imamHasan el-Benna’nın risaleleri ile büyük bir paralellik olduğunu görürler. Bunun üzerine bu kitaplar, 1950’de Kahire’de tekrar yayınlanır. Öyle ki, başta Mısır olmak suretiyle Arap dünyasındaki bütün İhvan mensupları arasında büyük yankı uyandırır kitaplar.

Mevdudî’nin –rahmetullahi aleyh- 23 yaşında yazdığı İslam’da Cihad kitabı Urducadan Arapçaya çevrildiğinde, İhvan yönetimi bu eseri okunması gereken kitaplar listesine dâhil eder. ŞehidSeyyid Kutub, Mevdudî’den her zaman “Büyük Müslüman” olarak bahseder. Hatta şairMuhammed İkbal bile gençlere bu kitabı tavsiye eder.

El-Akil’in Mevdudî’yle asıl tanışması, 1960’ların başlarına tevafuk eder. Kuveyt’e yaptığı ziyaretlerin birinde onun evine misafir olur Mevdudi. Her ziyaretinde burada gerçekleştirmiş olduğu sohbetleri, konferansları, sempozyumları, dersleri, sorulu-cevaplı toplantıları çok faydalı, oldukça bereketli geçer. İlerleyen zamanlarda el-Akil de Pakistan’a misafir olduğunda onunla defalarca görüşür. Genellikle Mevdudî, evinde misafir eder dostlarını, kardeşlerini. Bu ziyaretleşmelerinde şahid olduğu güzellikleri anlatmadan edemez el-Akil. Kendini ziyaret edenlere sevinç ve mutluluk verecek tatlı ve nükteli fıkralar anlattığını, Müslümanların konumlarına değindiğini, onların bu hale gelmelerindeki sebepler ve bu durumlardan nasıl çıkılacağının üzerinde durduğunu, ince ilmî meselelere girdiğini, ilmî meselelere girerken de delilleriyle en iyi şer’i hükmü çıkardığını, Müslüman dünyadaki hastalıkları teşhis edip zorba tağutlara, halkların sırtına binip onları ezen, ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını çalan, karınlarını ve ceplerini haram parayla dolduran, ekini ve nesli yok etmenin aymazlığında olan idareci bozuntularına karşı koyduğunu ifade ediyor el-Akil.

Her cümlesinde övgüsünü esirgemeyen el-Akil, sözlerinin bir yerinde Mevdudî’yi şöyle tasvir ediyor: “Çağdaş bir Müslüman lider, düşünür ve davetçidir. Allah, ona hikmetli görüş, derin kavrayış, ilimde sabır ve gerçeği düşünme melekesi bahşetmiştir. Gündemde olan olayları ve düşünceleri araştırmış, konular üzerinde akıl yürüterek marifet ve bilginin peşine düşmüş, yanlış ile doğruyu birbirinden ayırt ederek belgelendirmiştir. Batı düşüncesini tarafsızca eleştirmiş, iyi yanlarını alarak kötü yanlarını terk etmiştir. İslam’ı, hayatın her alanındaki sorunlara çözüm olarak ortaya koyabilmiştir.” Şehid Hasan el-Benna’nın da bu metodu takip ettiğini söyleyen el-Akil, izlediği ilmî metodlar sayesinde Müslümanları gerçek İslam formuna uygun olarak şekillendirdiğinin da kaydını düşüyor.

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/21547/dort-kitaya-sesini-duyuran-mustesna-bir-lim.html

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.